Sekizinci Bölüm

29 2 0
                                        

Merhabalar ;

Yeni bölüm aşağıdaki gibidir. :)))) 



Sekizinci Bölüm...

  "Bu kız beni sever, bu kız beni öldürür, bu kız bana güzel hayaller gördürür."  

Son feci bisiklet -Bu kız 

Ağabim gidene kadar canımı okumuştu. Neyse ki az da olsa onu ikna etmeyi başarmıştım. İnat damarı kuruyasıca... Staj dönemine kadar daha çok vardı. Birilerini katil etmeden alnımın akıyla okulu bitirsem ne mutlu bana. Ağabim giderken çok huzursuzdu. Beni sürekli kontrol edeceğini biliyorum. Bu baskı altında ne yaparım onu da hiç bilmiyorum. İşi bırakma fikri inceden inceye içimi sızlatsa da yapmam gerekenin en iyisi bu yoksa sonunu düşünmek bile istemiyorum.

Aradan iki hafta geçmişti ve ben Ahmet Bey'e görünmemek için büyük bir caba sarf etmiştim. Her gün ağabime ne yaptığımla ilgili rapor veriyordum neredeyse. Cuma akşamları olduğu gibi kızlarla televizyonun karşısına geçmiş film izliyorduk. Film kiraladığımız dükkânda büyük bir tartışmaya girmiştik. Sebebi ise Şule'nin Karanlığın elli tonu filmini izlemek istemesi ancak Serap'ın buna şiddetle karşı çıkmasıydı. Serinin ilk filmini izlerken Serap kalp krizi geçiriyordu neredeyse. Kitabı okurken iyiydi de izlemesi kabul etmeliyim ki insanı allak bullak ediyordu.

Filmi izlerken Serap her erotik sahnesinde televizyonu kapatmak istemiş kapatamadıysa eğer bizim gözlerimizi elleri ile kapatmaya çalışmıştı. Tabi filmim büyük kısmını Serap'ın parmaklarının arasından izlemiştik. Tekrar aynı şeyi yaşamak istemediğimden bende Şule'ye karşı çıkmak durumunda kalmıştım. Şule de filmi yine de kiralamış biz Serap ile başka bir film seçmiştik. Şimdi oturmuş üç kız Düğün dernek iki filmini izliyoruz. İki film arasındaki yedi farkı bulun bakalım? Komik değil mi? Bence de. Dükkânda da gülme krizinin elli tonuna yaşadım. Ne yapa bilirdik ki Serap romantizmin her türlüsüne rest çektiği için şimdi Fikret'in motorlu bisikletin üzerinde yaptığı akrobasi hareketleri ile romantizme doymuş haldeyiz. Gerisini siz düşünün artık.

Telefonum çaldığında kızlara filmi durdurması için işaret verdim. Şule Oflayıp puflayarak filmi durdurunca bende telefonu açtım, tabiî ki arayan yine ağabimdi. Akşam içtiması için arıyordu belli ki.

"Esme Gül İstanbul emret komutanım!" Dedim bezmiş bir şekilde telefonu cevaplarken. Ağabim ise gülüyordu. Gel de delirme. Yaptığım hatanın cezasını böyle çektiriyordu bana. Huzur vermeyerek.

"Ne yapıyorsun?" Ağlayacağım şimdi. İki haftadır bu sorulardan gına gelmişti. Ağabim binlerce kez farklı şekilde bu sonunun kombinasyonu ile beni taciz etmişti.

Ne yapıyorsun?

Şimdi ne yapıyorsun?

Ne yapıyorsun şimdi?

Anlat ne yaptın?

Nerdesin?

Kiminlesin?

Cevap ver?

Arkadaş Türkçe dersinde bile özneye bu kadar soru sorulmadı yüklemi bulmak için benim günahım ne? Esme gül'ün suçu ne söyleyin bana...

"Ağabi bu gün tam beş kere aradın bu da altıncı eve girdiğimde sana Z raporunu vermiştim. En son aradığından beri faklı bir şey yapmadım. Eğer çok merak ediyorsan söyleyeyim. En son film izliyorduk halada izliyoruz az önce de çitlediğim çekirdeği Şule'nin kafasına attım. Şule "Ne?" diye ciyakladı. Her zaman ki gibi yerde puflardan birinde yüz üstü yatıyordu. Kafasına attığım çekirdeği duyunca yerinden fırlayıp kafasında kabuk aramaya başladı. Gülmemi bastırmaya çalışıp ciddi olmaya çalıştım ama ağzından kıkırtılarımdan birazı firar etmişti bile. Şule ağabim duymasın diye sessizce bana küfürler ediyordu.

Esme Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin