"Somin, hızlı olsana kızım." Onu arkamda bırakıp maçı en önden izlemek için önlerde yer aradım ama neredeyse her yer doluydu her yer.
"Of senin yüzünden arkada kaldık." Diye sitem ederken telefonuma gelen mesajla sinirlenmemeye çalıştım. Çok kalabalıktı. Yani şaşırmamak lazımdı aslında. Bizim okul ve karşı takım okulunun neredeyse tüm öğrencileri buradaydı.
Tramonto : basketbolcuların girdiği yerin en önünde iki tane boşluk var.
Tramonto : beş milyon saattir görmeni bekliyorum
Tramonto : hiç dikkatli değilsin güzelim
Ciu : GÖRDÜM
Ciu : teşekkür ederim
"Somin gel şurada iki tane boş yer var. Başka biri oturmadan önce gidelim." Anonimin dediği yere oturduğumuzda en öndeydik ve girişteydik. Çok heyecanlıydım bu maçı alacaklarına emindim ama yine de heyecanlıydım. Ve iki takımda sahaya girmişti. Tae gülerek bize el sallarken diğerleri de bizim okulun olduğu yere doğru dönmüşlerdi. Tezahüratlar havada uçuyordu.
"Matteo sana bakıyor." Omuzlarımı silktim.
"Önemli olan benim ona bakıp bakmamam. Ki gördüğün gibi bakmıyorum." Somin'nin sen asla iflah olmaz bir salaksın bakışlarını aldıktan sonra bağırmaya başladım.
Ve maç başlamıştı.
----------------------------
Maç 30-36 skorundaydı ve gerideydik. Maçın bitmesine 16 dakika kalmıştı. Matthew böyle oynamıyordu. Matthew'ın bu maçta oynadığından daha iyi oynadığını biliyordum. Benimle yaptığı maçta bile daha iyi oynamıştı. Neden odaklanmıyordu? Çok basit hatalar yapıyordu ve her hatasında kendisine kızıyordu. Sadece kendisi de değil bizim okulun öğrencilerinden Matthew'a hunharca bağıranlar da ortaya çıkmaya başlamıştı. Aptallardı kendileri bu kadar bile oynayamazdı.
Kesinlikle odaklanmıyordu.
"Matthew." Diye bağırdım sanki beni bu kadar seste duyabilecekmiş gibi. Ama beni duymuştu. Muhtemelen sahaya çok yakın olmamızdan kaynaklanıyordu. Gözleri gözlerime odaklandığında birkaç saniye hızlı hızlı nefes aldım.
"Odaklan. Sen bu maçta yaptıklarından daha iyisisin." Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm geçerken kafasını tamam anlamında salladı.
Maçın bitmesine 12 dakika kalmıştı.
Durum 35-36 olmuştu. Ama maçın bitmesine neredeyse birkaç dakika anca kalmıştı. Matt topu karşı takımın elinden kurtardığında topu ustalıkla attı. Bu atış bize 3 sayı kazandırmıştı. Ve aynı anda maçın bittiğine dair düdük çaldı.
38-36
Kazanmıştık, artık yarı finaldeydik.
Ciu : kazanndıık
Ciu : söylemiştim gerçekten çok iyiler
Mesajlarım iletilmemişti bile.
Tüm öğrenciler sevinçle yerlerinden duramazken Somin ile birbirimize sarıldık. Sahaya baktığımda ters giden bir şeylerin olduğu aşikardı.
"Neler oluyor bunlara? Neden sevinmiyorlar?"
"Bilmiyorum ama Tae ve diğerleri Matt'i dövecekmiş gibi bakıyor." Somin gerçekten haklıydı. Matt elleriyle saçlarını sertçe düzeltirken bir yandan da Taehyung'a bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ama onu dinlemiyordu.
Ne olursa olsun Taehyung asla karşısındakini dinlememezlik yapmazdı.
Çok sinirli olmadığı taktirde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
okyanus kırıntıları || bwoo
Historia CortaKim Matthew x Jeon Jiwoo ufacık tefecik ruhların arasında sıkışmışken ellerim ve üzerleri doluyken çiziklerle yaralarıma çiçek bağlamaya çalıştığın gün cennet cehennemle birleşti. ⓒ2020 || nepenthe