2.3

136 41 7
                                    

"Taehyung kendine gel ne diye bu kadar bağırıyorsun?" Tae derin derin nefes alırken Matt sessizliğini koruyordu. Ne oluyordu bunların arasında? "Sevinmiyorsun bile kazandığınıza ne bu halin? Başka bir şey mi oldu?"

"Hayır." Diye mırıldandı az önceye göre daha sakinleşmişti. "Az kalsın kaybediyorduk."

"Ama kaybetmediniz."

"Matthew." Diye yükseldi bir anda. "Ya toparlan ya da diğer maça çıkma." Ve hızla arkasını dönüp gitti. Somin'e onun yanına gitmesini işaret ettiğimde o da yanımızda ayrıldı. Baş başa kalmıştık. Koluna dokundum.

"Matt." Diye mırıldandım. "Neyin var? Bir türlü odaklanamadın. Sen o takımdaki en iyi oynayanlardan birisisin. Bu maç neden böyle oldu." Başını kaldırıp gözlerime bakmaya başladığında elimi kolundan çektim.

"Bilmiyorum ben odaklanamadım." Derin bir iç çekti.

"Diğer maça çıkmama gibi bir durumun olamaz farkındasın değil mi? Tae ve ikiniz çok iyi iş çıkartıyorsunuz." Bir şey demedi. Başını geriye atıp gözlerini sımsıkı kapattı. Sahada neredeyse kimse kalmamıştı.

Ciu : ortalık biraz gerilse de durumu toparladık sanırım

Mesajlarım hala iletilmemişti.

Bende onun gibi başımı oturduğumuz yere yaslayıp gözlerimi kapattım. Yağmur yağmaya başlamıştı. Hafif hafif yüzümüze çarparken güldüm. Yağmuru seviyordum. Islanmayı seviyordum.

"Hoşuna gitti herhalde." Gözlerimi açmadım.

"Çok." Diye mırıldandım. Yağmur şiddetini biraz daha arttırmıştı.

"Benim yüzümden kaybedeceklerdi az kalsın. Takımı bok ediyordum az kalsın. Taehyung'un dediği gibi belki de yarı final hatta final maçına çıkmamalıyım. Eminim bensiz daha iyi performans göstereceklerdir."

"Sen kafayı sıyırmışsın." Diye bağırdım. "Sensiz o maçı kaybedecekler. Bugün her ne kadar kendi esas performansını sergileyemesende son sayıları sen aldın. Kazanmalarına yardım ettin."

"Kimse böyle düşünmüyor. Ben dahil." Sinirle ayağa kalktım.

"Kalk." Gözlerini zorlukla aralayıp yüzüme baktı. "Geçen kaybettiğim maçın rövanşını istiyorum."

"Şu an mı?" diye fısıldadı. Yağmur artık gerçekten hızını arttırmıştı, sırılsıklam olmuştuk ama hava soğuk değildi. "Yine kazanırsam bir rövanş daha isteyip sonsuza kadar benimle maç mı yapacaksın?" güldü, güldüm.

"Kendine çok güveniyorsun Matt ama bu sefer ben kazanacağım ve ne istersem yapacaksın."

"Henüz bir önceki iddiadan istediğim şeyin cevabını almış sayılmam." Gözlerimi kısarak baktım. Yağmur yüzünden yüzüme yapışan saçları geriye atarken cevap vermedim.

"Hasta olacaksın Jiwoo başka bir zaman kabul oynayalım."

"Ya hayır." Diye sitem ettim. "Bugün oynasak ne olacak?"

"Hasta olacaksın." Arkasını döndü tişörtü ıslandığımız için üzerine iyice yapışmıştı. Yavaşça yanıma geldi. İstemsiz bir şekilde bir adım geriye gittim. Kafasını hayır anlamında salladı.

"Yürü oynayalım hadi." Dedi gülerek.

"İşte bu." Diye olduğum yerde zıplayarak dönmeye başladım. Bir yandan gülüyordum bir yandan da bağırıyordum. Sebebi yoktu. Matt, başını yana eğmiş bana bakarak gülüyordu. O böyle bakınca durdum. Kalbim, zıpladığım için hızlı atıyordu değil mi?

-----------------------------

Zamanı durdurma şansım olsa tam bu an olurdu sanırım. Jiwoo, karşımda küçük bir kız çocuğu gibi yerinde durmadan zıplıyor bir yandan da bağırıyordu. Kıpırdamadan sadece onu izliyordum.

Olur da bir daha göremezsem zihnimden çıkarıp tekrar tekrar izleyebilmek içindi.

Yağmur hızlandı.
Yağmur içimdeki yangını durdurmak için daha çok hızlandı.

"Hadi." Diye mırıldandım. "Başlayalım güzelim." Aniden durdu. Tepkisiz bir şekilde gözlerime bakmayı sürdürürken neden diye mırıldandım kendime. Neden?

Sonra aniden gülümsemeye başlayarak koşarak sahaya girdi. Arkasından ilerlerken zihnimi susturmayı başardım. Kalbimi zaten asla susturamamıştım.

okyanus kırıntıları || bwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin