Yorum bırakmayı unutmayııınnn. :Dd
Son kez aynada yüzüme göz gezdirirken mutlu olduğumu biliyordum. Mutluydum. Ve daha mutlu olmak için uzun zaman sonra bir şey yapmak için adım atmıştım. Çantamı sırtıma asıp anahtarların cebimde olduğundan emin olduktan sonra elbisemi yanıma alıp evden çıkmak üzere kapıyı açtım. Yerde duran bir demet çiçeğin farkında dahi değildim. Elbisemi yere bırakırken çiçek buketini elime aldım.
Frezya?
Hızla odama koşup pencereden sokağa baktım ama hayır kimse yoktu. En azından dikkat çeken kimse yoktu. Her şey normaldi.
Kapıma kadar gelmişti.
Bana çiçek getirmek için.
Frezya.
Kocaman bir demet beyaz frezya ile doluydu, umudu temsil etmesi için. Ve ortasında tek bir tane pembe frezya vardı. Anlamını biliyordum. Tebessüm etmemek elimde değildi. Olduğum yerde dururken kenarından sarkan notu aldım. Gözlerim yazıların üzerini defalarca okudu.
"Umut senin varlığın. Umudu ellerinde tutarken sımsıkı gözlerini tam şu an bir iki saniyeliğine kapat güzelim. Sımsıkı kapat hatta. Kendi etrafında defalarca dön. Umudunun tüm benliğine yayılması için etrafında dönmeye devam et. Düşmekten korkma. Düşeceğin zaman kollarından tutmak için arkanda bekliyor olacağım. Beyaz frezya, pembenin hakkını bugün yerine getirme vakti." Ve döndüm.
Anonimin dediği gibi gözlerimi sımsıkı kapatıp etrafımda döndüm. Saçlarım daha çok dağılırken karanlıkta süzüldüğümü hissederek döndüm. Dengemi tekrar kurduğuma nefesim düzene girmeden telefonu elime alıp çiçeğin fotoğrafını çekerek anonime yolladım.
Ciu : sapık olduğunu biliyorum ama evime kadar gelmek de yuh yani biraz
Tramonto : rica ederim
Ciu : teşekkür etmedim
Tramonto : edersin
Ciu : seni bulacağım biliyorsun değil mi? Ev adresimi bile bildiğine göre ya gerçekten sapıksın ve beni takip ediyorsun ya da okuldan birisin.
Tramonto : kendini bu konuda yormana gerek yok
Tramonto : belki de zaten yanı başındayımdır
Ciu : hah
Ciu: böyle diyerek çevremden şüphelenmemi sağlayacaksın ve kendini tamamen soyutlayacaksın değil mi?
Ciu : yemezler koçum
Tramonto : geç kalacaksın çık evden artık
Ciu : bu haksızlık kapımda bekliyorsun ama şimdi seni göremeyeceğim öyle mi?
Tramonto : kapında beklemiyorum Jiwoo
Tramonto : evimdeyim
Mahcup bir şekilde cevap vermeden evden çıkmak için çiçeği masaya bıraktım. Birkaç adım atmıştım ki aklıma bir fikir geldi. Çiçekler için teşekkür etmemiştim ama az da olsa mutlu olduğumu biliyordum. Pembe frezyayı demetin içinden kısa boyda koparıp yanıma aldım ve evden çıktım. Fazla mı umursamıştım bir an? Tabi ki öyle bir şey olmamıştı. Herkes kendine anonim olan birini merak ederdi. Belki de burada değilim derken bile yalan söylemişti. Her neyse düşünecek en son şeyimdi.
Ne de güzel ve safsın sevgilim.
Nasıl da gözlerinin içi gülüyor öyle alelacele.
Nasıl da...
Nasıl da kırıp geçiyorsun cehennemimim içinden.
Acımıyorsun.
Cennet ve cehennemimi göz bebeklerinde karıştırırken kalbim avuçlarının içinde can çekiyor.
Nasıl da sabaha kadar yakıyorsun benliğimi
Şikayetçi değilim sevgilim.
Tanrı, şikayetçi olmamam için o saçlarını sürekli önümde savuruyor.
Şeytan, şikayetçi olmamam için seni benim karşıma çıkarıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
okyanus kırıntıları || bwoo
Cerita PendekKim Matthew x Jeon Jiwoo ufacık tefecik ruhların arasında sıkışmışken ellerim ve üzerleri doluyken çiziklerle yaralarıma çiçek bağlamaya çalıştığın gün cennet cehennemle birleşti. ⓒ2020 || nepenthe