"Bu şerefsiz biraz daha bu tarafa doğru bakmaya devam ederse benden çok pis dayak yiyecek. Takım arkadaşı falan demem ağzına sıçarım haberin olsun."
"Ne? Tae bana niye diyorsun bunları? Bakıyorsa bakıyor ne yapabilirim."
"Git rahatsız oluyorum de." Ona neden böyle davranmaya başlamıştım birden? Çünkü onu anonim sandığım için konuşmuştum bir nebze ve onun olmadığını anladığım zaman otomatikman konuşma amacım bitmişti.
Ciu : neredesin?
Tramonto : konum atayım istersen gel yanıma ne dersin?
Ciu : yani aslında fena fikir gibi durmuyor
Ciu : düşünülebilir bir teklif
Tramonto : cazip geldi mi?
Ciu : aylardır kendini bir sır gibi saklayan sen beni yanına davet ediyorsun cazip gelmeme gibi bir durumu olamaz
Tramonto : ya kötü biriysem
Tramonto : ya da karşına çıktığım zaman hayal kırıklığına uğrayacağın biriysem
Tramonto : ne yaparsın
Ciu : zor soru
Ciu : ben sanırım bunun cevabını bilmiyorum
"Ben dayanamayacağım artık." Taehyung bir hışım masamızdan kalkıp öğle arasının başlangıcından beri gözünü üzerimizden ayırmayan Matteo'nun masasına gitti. Daha olayı kavrayamamıştım ki Matthew da konuşmaya başladı.
"Hak etti pezevenk."
"Ne! Ne yaptı da hak etti?" bir şey demeden omuzlarını silkip telefonuyla oynamaya devam etti. Somin makyajını tazeliyordu. Mark yemek yerken Allie de müzik dinliyordu. Bir arada oturuyorduk ama herkes kafasına göre takılıyordu. Bu havayı seviyordum.
"Ne söyledin çocuğa da kalkıp gitti?"
"Bebeğim." Dedi Taehyung yanağımı sıkarken. "Gitmesini söylemek dışında hiçbir şey söylemediğime yemin edebilirim ama kanıtlayamam."
"Hayvan." Dedim artık acıyan yanağımı bırakması için eline vururken "Senin yüzünden lise hayatımı manita yapmadan bitireceğim. Gül gibi çocuktu kaçtı gitti." Dedim sinirle. Yalancı bir sinir desek daha doğru olurdu çünkü gitmesi ya da kalması pek de umurumda değildi.
"Kızım sen daha geçen gün banane o çocuk-"
"Somin." Diye bağırdım "Rujun taşmış." Somin asla taşmayan rujuna geri dönüp onu düzeltmeye uğraşırken Matthew başını telefonundan kaldırmamıştı.
Tramonto : sadece birkaç dakika düşün
Tramonto : ne söyleyebileceklerini
Tramonto : nasıl bakacağını, nasıl güleceğini sadece bir an düşün
Tramonto : eğer o kişi değilsem çekip gidecek misin?
Ciu : kötü bir insan değilim
Ciu : eğer sana karşı bir hissim yoksa bunu sana açıkça söylerim ve inan bunu yaparken tüm samimiyetimle yaparım
Ciu : evet aylardır konuşuyoruz belki ama ben bilmiyorum
Ciu : anonim olmana o kadar alıştım ki bazen keşke sende beni bilmeden sohbet edebilsek diyorum
Ciu : siyah ekranla konuşuyormuş gibi hissediyorum
(görüldü)
Ciu : şu an beni görebiliyor musun?
Tramonto : bilmiyorum
Tramonto : gözlerimi her kapattığımda seni görmem sayılıyorsa
Tramonto : seni görebiliyorum
Ciu : Kırık cambaz
Tramonto : efendim
Ciu : bazen gerçekten beni seviyor musun yoksa sadece dalga geçmek için mi bu kadar kelimeleri iyi kullanıyorsun diye düşündüğüm zaman dilimleri oluyor
Ciu : şu an olduğu gibi
Tramonto : bu kadar ay oldu diyorsun
Tramonto : samimiyetimin ya da hislerimin gerçekliğini hissetmiyor musun?
Ciu : bilmiyorum
Ciu : hiçbir şey bilmiyorum
Ciu : ne senin hakkında ne ailem ne arkadaşlarım hakkında ne de
Ciu : ne de kimsenin hakkında
Tramonto : sakin ol
Tramonto : tamam bilmiyorsun hiçbir şey sakin ol
Tramonto : demedim say
Ciu : hep böyle yapıyorsun
Tramonto : ne yapıyorum?
Ciu : böyle işte
Ciu kullanıcısı çevrimdışı.
Henüz zilin çalmasına 20 dakika vardı ama kendimi pek iyi hissetmiyordum. Midem bulanıyordu ve başım deli gibi ağrıyordu. Ah , dün o kadar çok ıslanmıştık ki acısının çıktığı belliydi.
"Ben sınıfa çıkıyorum." Deyip ayağa kalkarak sınıfa doğru ilerledim.
"Hasta olmayı düşünmüyorsundur umarım."
"Hasta olmak kendiliğinden olmuyor muydu ya?" diye mırıldandım arkamdan gelen Matt'e.
"Sana hasta olacağını söylemiştim şu haline bak bembeyaz kesilmişsin." Elini yanağıma koydu. "Buz gibisin kansızlığın falan mı var Jiwoo."
"Matt, fazla abartıyorsun hasta falan değilim." Dedim yanağımı elinden kurtarmak için bir adım geriye giderken "Ve tenim buz gibi de değil." Kafasını iki yana sallarken hızla beni orada bırakıp gitti. Omuzlarımı silkip yavaş adımlarla okula girdim, zil çalmıştı.
lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıınn, sizi seviyore...
![](https://img.wattpad.com/cover/89556313-288-k780947.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
okyanus kırıntıları || bwoo
Cerita PendekKim Matthew x Jeon Jiwoo ufacık tefecik ruhların arasında sıkışmışken ellerim ve üzerleri doluyken çiziklerle yaralarıma çiçek bağlamaya çalıştığın gün cennet cehennemle birleşti. ⓒ2020 || nepenthe