Merhaba arkadaşlar! True Love'a son hikayem demiştim ama gördüğünüz gibi ondan sonra yayınladığım üçüncü kitap ckaçfkwşdkald Aslında aklımda gerçekten hikaye yazmak yoktu ama bütün çocuklar hakkında en az bir hikaye yazmışım, Liam'a hiçbir şey yapmamışım. Vicdanım kaldırmadı jdşwdısğp
Duydum ki Wattpad'deki Liam fanfictionlarında, Liam yokmuş. Bu yüzden içinde Liam olan Liam fanficimi yayınlıyorum cjcakfjaşfıa
Kapak yine geçici, aranızda kapak yapabilen varsa çok mesut olurum. Yorumlarınızı bekliyorum!
İyi okumalar!
Toplu terapileri her zaman komik bulmuşumdur. Sadece bir terapist ve birçok sorunu olan insan... Terapist kime yetişebilirdi ki? Ancak annem başkalarının problemlerini görmenin beni daha iyi yapacağına inandığı için haberim bile olmadan ismimi yazdırmıştı. Altı kişilik bir grupla her Çarşamba buluşacaktım ve böylece her şey düzelecekti. Ne kadar saçma! İstesem tüm problemlerimi şu saniye çözebilirdim ancak yapmak için uğraşmıyordum. Ve bu terapiye gelmem yine kendim için uğraşmadığım sürece yararlı olmayacaktı. Hiçbir insanın bir başkasının tavsiyesine, acımasına veya saçma sözlerine muhtaç olduğunu düşünmüyordum. Acı da, sevgi de, öfke de hepsi insanın kendi beynindeki düşünceydi ve bu yüzden kontrol ondaydı.
Arkama dönüp annemle Bear'ın oturduğu arabaya baktım, annem de bana bakıyordu. Ellerini kaldırıp girmemi söylercesine salladığında iç çektim. Daha terapiye başlamadan düşündüklerimle bir sonrakine gelmemek için kendimi ikna etmiştim, bu yüzden içeriye doğru sadece bugünlük isteksiz adımlar attım. Yedi sandalyenin beşi doluydu. En başta terapistin kendisi, onun yanındaki sandalyede rahip gibi giyinmiş bir adam, onun yanındakinde on altı yaşlarında boş bakışlarını yere dikmiş bir kız, muhtemelen obezite problemi yüzünden burada olan bir adam, yirmi yaşlarında rengarenk giyinmiş ve burada olan bir insanın sahip olmaması gereken koca bir gülümsemeyle oturan yakışıklı bir çocuk, benim olduğunu tahmin ettiğim son sandalyenin yanında da yere çökmüş bir şekilde elindeki diş fırçasıyla kendi sandalyesini hırsla fırçalayan bir kadın.
Cidden, nereye düştüm ben?
Hepsi bıkmış bakışlarla kadını izlerken attığım ikinci adımla dikkatler bana yöneldi. Terapist gülümserken diğerleri aynı anda kafasını çevirmişti.
"Sen Liam Payne olmalısın." Kafamı aşağı yukarı sallayarak onayladım. Acaba Bear uyumuş muydu? Sabah çok erken kalkmıştı çünkü.
"Normalde on dakika geciktin ancak şanslısın ki Hope sayesinde hala başlamadık."
"Gerçekten bitmek üzere. Sadece iki dakika daha." Diyen kadın çantasından bez çıkarıp sandalyeyi iyice sildikten sonra ayağa kalktı ve yanı başında duran boş kutuya elindeki tek kullanımlık eldivenlerle birlikte attı. Sonunda önüne dönüp saçlarını gözlerinin önünden çektiğinde onu incelemekten kendimi alamadım. Uzun, kahverengi saçları ve güzel bir fiziği vardı. Buradan rengini kestiremediğim gözleri benimkilerle buluşunca tepkisizce kafamı çevirdim.
Öylece ayakta dikildiğimi fark eden terapist, "Yerine otur ve başlayalım." Dediğinde olabildiğim kadar yavaş olup yanımdaki kadının yüzüne bakma isteğime karşı koyarak oturdum. Pencereye göz attım, oturduğum yerden arabam görünmüyordu ve bu içime daha çok sıkıntı yüklenmesini sağlamıştı.
"Her terapi başlangıcında kim olduğumuzu ve neden burada olduğumuzu söyleriz. Ben Matt Harrison, buradayım çünkü insanların birbirleriyle iletişim kurarak daha iyi olacaklarına inanıyorum." Terapistin neşeyle dediklerinden sonra geldiğimden beri boynundaki haç kolyesini sıkıca tutup bir şeyler mırıldanan adam sıranın kendisine geldiğini fark edip hızla devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Therapy / LP
Fanfiction"Bunu yapabilir miyiz? Biliyorsun, ben hastayım. Temizliğe takıntılıyım." "Sorun yok, ben de sana takıntılıyım."