Hızlı yazacağım dedikten iki ay sonra bölüm yazdığımda siz ;
Bu bölümde biraz toplumsal sorunlara değineyim dedim, asıl olaylar sonraki bölümde. Sonrakinden sonraki de çok güzel olacak kafamda kurdum hepsini fdshaıfhsoı Yazılı haftama giriş yapmaktayım, araya deneme sınavları da gireceği için ancak iki hafta sonra yazmaya başlarım bölümü çok özür dilerim:(( Ama cidden beklediğinize değecek bundan sonraki birkaç bölüm. Başarılar dileyin çünkü buna çok ihtiyacım var, nasıl yetiştireceğimi bile bilmiyorum.
İyi okumalar!
*
Yorgun bakışlarımı terapi odasında gezdirirken kimsenin benden bir farkı olmadığını gördüm. Herkes yaşamaktan bıkmış görünüyordu, ''Bitse de gitsek.'' ifadesi hepimizin yüzünde yer edinmişti adeta. Üstelik yaş ortalamamız 30 bile değildi. Matt içeri girip sessizliğimizi fark edince kaşlarını kaldırmıştı. Sonuçta her hafta bizi susturup toparlamak için en az beş dakika harcardı.
"Bugün hepinizin yüzünde sıkıntılı bir ifade var. Bu yüzden herkes geçtiğimiz hafta ne yaşadıysa anlatsın bakalım. Senden başlıyoruz April." diyerek aniden konuya dalmasıyla ve asla aksatmadığı tanıtma olayını geçmesiyle şaşkınca bakakalmıştık. April bir süre sessiz kalsa da en sonunda oflayarak anlatmaya başlatmıştı.
April
Evan mesajlarıma cevap vermeyince oflayarak onu beklemeyi bırakıp okulun kapısından girdim. İki gündür hiçbir şekilde konuşmuyorduk, aramız mı bozuktu anlamıyordum. Şu zamana kadar edindiğim tek iyi arkadaştı, o da eşcinsel olduğu için birbirimizi anlayabiliyorduk en azından.
Yürüdükçe tüm gözlerin bende olduğunu fark etmiştim, bu en son olduğundan o okuldan ayrılmak zorunda kalmıştım. Gözlerim korkudan dolarken dolabıma doğru ilerledim ve çevremdeki fısıltıları duymamaya çalıştım. Daha önceki okullarımda ne tür bir zorbalık yapacaklarsa dolabımı onlara yardımcı olarak kullanmışlardı. Yutkunarak dolabımı açarken kendi kendime her ne göreceksem altından kalkacağıma dair kendime söz verdim.
Dolabımı açtığımda iç kapağa yapıştırılmış bir sürü berbat resim gördüm. Kitaplarımın yerinde de bir ton kadın dergisi. Midemi bulandıran bir maket.
"Yoksa beğenmedin mi April? Gününü şenlendireceğini düşündüğümüz resimlerdi oysa ki." Kahkahalar yankılanırken midem ağzıma yükselmişti. Yine de güçlü durmaya çalışarak dolabımı kapattım ve kahkahaların arasından dik yürüyerek geçtim.
Ta ki gülenlerin arasında Evan'ı da görene kadar.
Okula o yaymıştı. Eşcinsel olduğunu, insanların zorbalıklarından birlikte kaçabileceğimizi söyleyerek benimle yakın arkadaş olan çocuk beni insanların zorbalıklarına itmişti. Midemin bulantısı daha fazla artınca çıkış kapısına adımlarımı hızlandırdım ve okul kapısından çıkar çıkmaz ağlayarak koşmaya başladım. Bu ne zaman son bulacaktı? Ne zaman insanlara tam anlamıyla güvenebilecektim? Ne zaman insanlar kendilerinden farklı olanlara kötü davranmayı bırakacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Therapy / LP
Fanfiction"Bunu yapabilir miyiz? Biliyorsun, ben hastayım. Temizliğe takıntılıyım." "Sorun yok, ben de sana takıntılıyım."