19 Eylül 1942

62 3 0
                                    

Bugün saat beşte diğer avcı eri Kolinsky beni uyandırdı. Nöbet sırası bana gelmişti. Saat altıya kadar ben bekleyecektim giriş katında. Kendimi zorlayarak kalktım. Elime tüfeğimi aldım. Bodrumun bir sürü engellerle kapatılmış kapısının önündeki tüm engelleri kaldırıp merdivenden yukarı kata çıktım. 

Hava oldukça soğuktu. Ellerim buz tutacaktı sanki. Bedenimin havayla temas ettiği her yerde bir soğukluk hissediyordum. Ellerimde ve yüzümde. Kafamdaki bereyi iyice yerleştirdim ve bir tane pencerenin yanına gelip oturdum. Ara sıra dışarıya bakıyordum.

Bir saat sonra bodruma inip herkesi tek tek uyandırdım. Saat altıyı biraz geçe hepimiz hazırdık. Çavuş Kolarov telsizle diğer mangalarla iletişim kurdu. Yedi mangadan da cevap alabildik ve hepsi bize yolda olduklarını bildirdiler.

Evin kapısını oldukça dikkatli açtık ve Çavuş Kolarov en arkada, ben ve Kolinsky en önde ilerlemeye başladık. Her adımımızda dikkatliydik. Çevre binaların herhangi birinde bir Alman olabilirdi. Buluşma yerine kadar yaklaşık yirmi ev vardı. Buluşacağımız yer ise bir kiliseydi. Çavuş Kolarov herkese emir verdi:

"Dağılalım arkadaşlar, girebileceğimiz kadar çok eve girelim. Her eve iki kişi girsin. Birisinde tüfek diğerinde makineli tüfek olsa daha iyi olur. İyi şanslar!"

Ben yanıma Popovich'i alıp hemen sağımızdaki eve girdim. Evin bodrum katı yoktu. Giriş katı temizdi. Üst kata çıktık. Odalara ikimiz birden giriyorduk. Popovich makinelisi olduğu için önden giriyordu. Oldukça sessizdik. Derken odalardan birinde bir radyo sesi duyduk. Almanca bir şeyler konuşuluyordu. İkimizde içeride kimlerin olduğunu anladık. Parmaklarımla üç işareti yaptım Popovich'e. Ardından yine parmaklarımla üçe kadar saydım. Kapı zaten yarı açıktı. Tekmeleyerek kapıyı açtım ve içeriye tüfeğimi doğrulttum. Bir Almanı vurdum. Ardından Popovich daldı odaya ve diğer askeri de o vurdu. Popovich güldü:

"Adi herifler. Ha-ha! Faşist liderlerini dinlerken nefeslerini kestik. Ha-ha-ha! Hadi diğer evlere geçelim."

Aşağı kata koşarak indik ve dışarı çıktık. Çavuş Kolarov karşımızdaki binanın önündeydi ve bizi görünce rahatladı. Silah seslerini duyunca telaşlanmıştı sanırım.

Yol oldukça genişti. Gidiş geliş iki şeritti. Kendi bulunduğumuz taraftaki diğer iki binayı dostlarımız temizlemişti zaten. Karşı binalara gittik ve orada Çavuş Kolarov'a ve tim komutanlarımıza yardım ettik. Evlerin sekiz tanesi temizlenmişti. Kiliseye kadar olan diğer evlerde herhangi bir aksiyon yaşamadığımız için buraları detaylı anlatmıyorum. Çünkü asıl olay kilisedeydi.

Biz kiliseye vardığımızda kilise avlusunda bir sürü Alman gördük ve çok yaklaşmadan kilisenin hemen yakınındaki bir binaya girdik. Bir baktık ki diğer mangalarda orada saklanıyor. Yedisi de oradaydı. Çavuş Kolarov gelir gelmez diğer manga çavuşlarıyla kısacık bir toplantı yaptı. Sonra planı gelip bize açıkladı:

"Avluya bizim mangadan bir asker ateş edecek ve Almanlara burada olduğumuzu haber vereceğiz. Alexei! Bu tür görevlere alışman senin için iyi olur. Bu görevi sana veriyorum. Daha sonrasında hep beraber bu binadan çıkıp avlu duvarlarını atlayacağız. Avlu kapısı bize çok ters kalıyor. Oraya gitmekle vakit kaybedemeyiz. Duvar diplerine mayın döşemiş olabilirler. O yüzden ilk önce birkaç asker atlayacak. Sonra biz onları takip edeceğiz. Duvardan atlamakta olan askerler için yardım ateşi açın. Duvardan atlar atlamaz. İlk gördüğünüz Almanı indirin. Başarılar Yurttaşlar! Hataya yer yok! Alexei tüfeğini al ve bir Almanı indir!"

Tüfeğimi aldım ve hiç zaman kaybetmeden pencereye koştum. Sohbet eden Alman askerlerden birini seçtim. Nişan aldım ve kafasına mermiyi sapladım. Tüfeğin kolunu çektim ve diğerini de indirmeye çalıştım ama onu öldürememiş omzundan yaralamıştım. Zaten ilk ateşten sonra bizim askerler avluya atlamaya başlamıştı. Ben de onlara katılmak üzere aşağıya koştum.

İntikamın ÇağrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin