ŞEY İŞTE YA !

18 4 7
                                    

Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki bu bölüm Kerem ve Toprak bölümü.
Yani içinde başka pek bir karakter yok.
Neden böyle bir bölüm yaptım hemen söyleyeyim.

Artık bu çiftin birleşmesi gerekiyordu.

Her ne kadar Can'ı çok sevsem de böyle bir şey yaptım.

Kendimi nasıl hissetsem bilemedim dhhsgsgsgs.

Her neyse iyi okumalar...

Keremden...

Umrumda değilsiniz demiştim değil mi?

Ama umrumda işte! Bir yanım Toprağa niye kızıyorum sadece yanlışlıkla dudakları değmiş ona inan dese de.

Sanırım beni asıl kızdıran yanlışlıkla yada bilerek fark etmez , dudaklarının değmesi kısmıydı.

Hala düşündükçe içim parçalanıyor be!

Öylece sokakta yürürken köşedeki tekel dikkatimi çekti.

Evet ben kavga edince içen tipik erkek karakteriydim.
Ama tabi en yakışıklıları.

Tekele girip istediklerimi alıp kayalıkların oraya gittim.

Şansıma bizim tayfadan kimse burlarda değildi. Hava da iyice kararmıştı tahminimce saat 00.00 civarlarında falandı işte.

Toprak'tan....

Ağlayarak koşarken gidebileceğim en mantıklı yere gittim.
Tabi ki de Ateş'in yanına.
Dertleşebileceğim birine ihtiyacım vardı. Ve bu kişiler genellikle Ateş yada Özgür olurdu. Kerem de tabiki.

Artık Rüya da bizim grupta olsada ona anlatacak kadar yakın hissetmiyordum kendimi. Ama Ateşle fazla yakınlardı.

Ateşin evine geldiğimde

Bir yandan kapıyı Ateş açsın dua ederek zile bastım.

Kapı hemen açıldı.

-Hey Toprak! Neden ağlıyorsun? Kanka sen iyimisin?

Koşarak üstüne gidip sıkıca sarıldım.
Ve mırıldanarak "hayır"dedim.

-Tamam minik prenses sakin ol önce ve oturup bana her şeyi anlat tamam mı bitanem?

-Tamam.
Dedim hıçkırıklarımın arasından.

Ateş sanki benim abim gibiydi. Yeri geldiğinde ise yaramaz bir kardeş.
Genellikle yaramaz kardeş olurdu ama bu sefer rolleri değiştirmiştik sanırım.

Hemen bir çırpıda her şeyi anlattım.
Saat fazla geçti ama umursamadım sonuçta ailem 2 gün önce 3 aylık bir iş seyahatine gitmişlerdi.

Ben Ateşe olanları anlattığımdan yarım saat geçmişti ama o hala Kerem ve Mete'ye saydırıyordu. Arada Can'a da sövüyordu.

Can'ın suçu olmadığını biliyordum.
Belki de bilmiyordum.
Ah kafam cidden karışık.

-Toprak bence ben Keremle konuşmalıyım.

Kafamı kaldırarak ona baktım.

REALLY NIGGA? REALLY?

-Ateş bunu denedim. Ona gerçekleri anlatmama rağmen hala aramalarımı cevaplamıyor.

Allah'ım çıldıracağım!

Bir an önce evime gitmeliyim Ateşin yanında Kerem için ağlamak istemiyorum.

-Neyse Ateş her şey için çok teşekkür ederim prensim. Dedim ve yanağını sulu sulu öptüm.
O da beni öptükten sonra kendimi dışarı attım.

NEDEN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin