Keyifli okumalar...
* Barış, savaşın başka metotlarla devamı ve silahlı savaşa hazırlığın ayrı bir şeklidir. (H.N. Atsız)
Düzenli ve seri adımlarla ilerlerken normalde çok konuşkan olan timimden hiçbir ses çıkmıyordu hepsinin aklında karakol baskını olduğuna emindim. Telsizler cevap vermedikleri için durumlarının ne olduğunu da bilmiyorduk. Kaç şehit ya da kaç yaralı vardı?
"Komutanım."
"Söyle, Selçuk."
"Karakola çok az bir mesafe kaldı ama hiç silah sesi yok. Sizce de tuhaf değil mi?"
"Selçuk haklı komutanım. Çatışma bu kadar kısa mı sürdü?"
"Bu işin içinde bir iş var ama ne? Seri adımlarla yürümeye devam!"
Yirmi dakikalık bir yürüyüşün ardından karakola vardığımızda bir kaç hasar dışında etrafta hiçbir şey yoktu.
"Baskın olduğunu haber aldık ama ortalık oldukça sakin, Süleyman."
"Valla komutanım bizde bu işten bir şey anlamadık. Bizi yarım saat süren yoğun bir ateşe tuttular ondan sonra çekilip gittiler."
"Çok mu kayıp verdiler?"
"Yok, komutanım. Bizi karakola sıkıştırmışlardı zaten neden geri çekildiklerine bizde anlam veremedik." İşittiğim sözler üzerine kaşlarımı çatıp bakışlarımı dağlara çevirdim. Amaçları neydi? Neden birden saldırıp geri çekilmişlerdi? Neyi pl-
"Köy!" Bağırarak söylediğim şey üzerine bütün timin dikkati üzerime çevrildi. "Karakol baskını bizi köyden uzaklaştırmak içindi. Köye saldıracaklar!"
"Köyde sadece altı adamımız var. Çok dayanamazlar." Murat düşüncelerimi dile döktüğün de sıkıntıyla iç çektim. Zamanında oraya varmamız imkansıza eş değerdi. Belki de çoktan köye baskın yapmışlardı.
"Komutanım, Hakan." Hüseyinin uzattığı telsizi aldım. "Komutanım baskın yedik!"
"Kaç kişiler? Biz gelene kadar dayanabilir misiniz?"
"Yirmiden fazladırlar komutanım. Başımızı zor çıkarıyoruz. "
"Geliyoruz, Hakan. Sen şimdi köydeki bütün herkesi muhtarın evine topluyorsun, anlaşıldı mı?!"
"Anlaşıldı komutanım!" Telsizi Hüseyine geri verdiğimde karşımda sabırsızca ağzımdan çıkacak sözleri bekleyen sekiz adama baktım.
"Köye saldırdılar ve o köydeki bütün herkesin canı bize emanet. Şimdi yürümeye başlayacağız. Kimsenin ağzından su molası ya da dinleme molası kelimelerini duymayacağım!"
"Emredersiniz, komutanım!"
...
Doktor Bey, sağlık ocağında gözden geçirdiğimiz mazlemeleri tekrar tekrar kontrol ederken bende köydeki okula doğru ilerlemeye başladım. Hatice abladan buradaki öğretmenin de genç bi kız olduğunu öğrenmiştim. Fırsat varken gidip tanışabilirdim belki. Hem içimdeki bu endişe ve aklımda dönüp duran düşünceler birazcık olsun beni rahat bırakırdı.
Okula geldiğimde içeriden gelen sesleri duydum. Kapıyı itip okula girdiğimde boyası dökülmüş okul duvarlarından bakışlarım sadece iki sınıf olan küçücük okulun içinde dolaştı. Sesin geldiği sınıfa yöneldiğimde kapının girişinde bir süre durarak sınıfa baktım. Kara tahtadan odayı ısıtmak için tam ortaya konan sobaya kayan bakışlarım en arkada duran iki kişiyi buldu. Fazlasıyla zayıf olan bir erkek çocuğuyla kapalı bir kadın vardı. Bahsettikleri öğretmen bu olmalıydı herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Kokusu:BARUT
Художественная прозаYaşatmak... Bazı insanlar, bazı insanları yaşatmak için doğarlar. Kendileri için değil başkası için yaşarlar. Her gün belki de yüzlerce insanın acısına bir nebze de olsa merhem olabilmek için saatlerce ayakta, uykusuz bir halde oradan oraya koşturup...