Keyifli okumalar...
*Savaş, kalemler ve haritalar değil insanlardır. ( Osman Pamukoğlu)
-Kürşad-
Silah namludan çıkmadan önce birkaç adımla Emre'nin önüne geçtim. Kurşun karın boşluğuma saplandığında dişlerimi birbirine kenetleyerek nefesimi tuttum. Aniden bedenime yayılan acı şok ediciydi.
"Komutanım, komutanım iyi misiniz?" Emre'nin telaşlı bir ses tonuyla söylendiğini işittiğimde dizlerimin üstüne çökmüştüm. Elimi kurşunun isabet ettiği noktaya sıkıca bastırırken Emre de dizlerinin üstüne çökmüş telaşla komutanım diye söylenmeye devam ediyordu.
Eline telsizi aldığını görünce kaşlarım çatıldı. " Komutanım merak etmeyin iyi olacaksınız." Titreyen ses tonunu işittiğimde uzanarak elindeki telsizi aldım. Şaşkın bakışları üzerime döndüğünde başımı iki yana sallayarak ayağa kalktım.
"İlk bir yarama baksaydın Emre!"
"Komutanım siz vurulmadınız mı?"
"Vuruldum ama kurşun çelik yeleğe geldi. Ağız tadıyla şaka bile yaptırmıyorsun yürü hadi çıkalım."
"Böyle şaka mı olur komutanım?" Sinirli bir ses tonuyla söylediğini işittiğimde durdum ve bakışlarımı üzerine sabitledim. Birkaç dakika geçmemişti ki hatasını anlayarak sessizce ilerlemeye başladı.
Bundan aylar önce dağda çıkan bir çatışmada aynen böyle bir olayda hepsi birlik olup beni kandırmışlardı. Tam olarak karşılık vermesem de en azından durumu değerlendirdim.
"Komutanım biz size şey yaptık diye yaptınız da aklım çıkıyordu ama."
"Şimdi beni anlamışsındır. O gün ben endişeyle ambulansı ararken hepiniz gülüyordunuz."
"Haklısınız, komutanım. Kusura bakmayın." Elimi sırtına vurup gülümsedikten sonra evden çıktık. Diğerleri de bu sırada evin önüne gelmişlerdi.
"Komutanım silah sesleri duyduk iyi misiniz?"
"İyiyiz dimi Emre?"
"Allah gerçeğinden korusun komutanım." Emre'nin sözleri üzerine Hüseyin anlamadığını belirten bir yüz ifadesiyle yüzüme bakmaya başladı.
"Hadi gidelim daha yapacak işlerimiz var."
Köyün karanlık sokaklarında ilerlerken telefonumun sesi ayak seslerimize karıştı. Cebimden çıkardığım telefonun ekranına baktığımda Fatih'in aradığını gördüm.
"Abi, kırmızı alarm hatta siyah."
"Ne diyorsun oğlum akşam akşam? Gevezelik yapacaksan kapat işim var."
"Ben burada sizin için uğraşayım sen gevezelik de oluyor mu hiç?"
"Şuan görevdeyim boş laf edeceksen kapat sonra ararım ben seni."
"Düğününüzü boş laf olarak görüyorsan beni seni meşgul etmeyeyim o zaman abi."
"Dur lan. Ne olmuş düğüne? Tarihi öne mi almaya karar verdiler?"
"Ne öne alması bir ay daha ertelemeyi konuşuyorlardı az önce."
"Ne ertelemesi? Oğlum ben sana demedim mi o tarihi erkene aldıracaksın diye?!"
"Abi kusura bakma ama burada kaplan gibi iki kadının arasında kedi yavrusu modundayım. Ağzımı açtığım anda pençeleri ortaya çıkıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Kokusu:BARUT
Ficção GeralYaşatmak... Bazı insanlar, bazı insanları yaşatmak için doğarlar. Kendileri için değil başkası için yaşarlar. Her gün belki de yüzlerce insanın acısına bir nebze de olsa merhem olabilmek için saatlerce ayakta, uykusuz bir halde oradan oraya koşturup...