Bölüm(33)

39K 2.6K 173
                                    

Keyifli okumalar...

-Meva-

Elimdeki damar yolu malzemeleriyle sedyenin üstünde oturan kadının yanına gittiğimde bana korku dolu gözlerle bakmaya başlamıştı. Daha doğrusu elimdeki malzemelere korku dolu gözlerle bakıyordu. Birazcık da olsa rahatlaması için yüzüme içten bir tebessüm yerleştirdim.

"Kazağının kolunu yukarı sıyır lütfen."

Dediğimi sessizce yaptığında venlerini elimle palpe ettikten sonra turnikeyi seçtiğim damarın yaklaşık on cm üzerinden bağladım.

"Elini açıp kapatarak hafifçe yumruk yap."

Damar yolu açacağım bölgeyi sildikten sonra branül iğnesinin kılıfını çıkardım. Sol elimle hastanın ön kolunun altından tuttuktan sonra derisini işaret ve başparmağımla gerip iğneyi deriye otuz beş- kırk beş derecelik açı oluşturacak şekilde soktum. Daha sonra açıyı azaltarak iğneyi deri içerisinde ilerlettim. Kanülün içerisine kan dolup dolmadığını gözlemledikten sonra kolunun altındaki elimi serbest bıraktım. Kanülün iğne kısmını bir cm geri çekip plastik kısmı damar içerisinde ilerlettim.

Başparmağımla damara giriş olan kısma baskı uygulayarak takılan turnikeyi gevşeterek çıkardım. Branürün dıştaki ucuna kapağı takıp kıpırdamaması için flaster takmıştım ki Ebrar yanıma geldi.

"Meva, ben serumu takarım sen gidip dışarıya bir göz atsana."

"Ne var ki dışarıda?"

"Ben de bilmiyorum askerler toplanmış doktor da yanlarında bir şeyler konuşuyorlar. Belki de bizimkiler geliyordur git bir baksana. Eğer görevden dönüyorlarsa ben henüz Burak'ın karşısına çıkmaya hazır değilim. O yüzden sen git."

"Sen de bir acayipsin. Daha düne kadar çocuğun gözünün önünden ayrılmıyordun şimdi istediğin oldu kaçıyorsun."

"Off valla ben de kendimi anlamıyorum. Neyse sen beni boşver de yanlarına git hadi. Ben hastayla ilgilenirim."

Elimdeki eldivenleri çıkarıp sağlık ocağından çıktım. Köyün girişine toplanmış askerlere ve onlarla hararetli hararetli tartışan doktor beyi görünce kaşlarım huzursuzluk içinde çatıldı. İçimdeki kara bulutlar saklandıkları yerden gün yüzüne çıkıp ruhumun üstünü kaplamaya başladıklarında adımlarımı hızlandırarak yanlarına gittim.

"Hipotermi'ye girmeden onu bulmalıyız."

Doktor Bey'in sözlerini işitince sessiz bir şekilde yutkundum. Hakan'ın bakışları beni bulunca diğerlerine kaş göz işareti yaparak beni gösterdi. Çaktırmamaya çalışarak hepsi bana kısa bir bakış atıp hemen önlerine dönüyordu. Yine ne oluyordu bu Allah'ın ıssız dağlarında? Yine kimlerin kanı akıyor? Yine kimlerin canı yanıyordu?

"Kim hipotermi'ye giriyor doktor bey?" Sorum üzerine doktor bey düz bir surat ifadesiyle yüzüme bakıp konuşmaya başladı.

"Astsubay Burak Şahin, vurulmuş." İşittiğim sözler üzerine durduğum yerde bocalasam da hemen kendimi toparlayıp derin bir nefes aldım.

"Peki şuan nerde? Hastaneye götürülüyor dimi? Durumu nasılmış?" Ard arda sorduğum sorulara doktor bey'den cevap gelmeyince Hakan sesli bir şekilde boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.

"Operasyon sırasında bir sorun çıkmış. Astsubay Burak Şahin ve Üsteğmen Kürşad Türkmen kayıp. Şimdilik Burak'ın yaralı olduğunu biliyoruz."

"Kayıp derken? Yani dağda bir yerdeler mi yoksa teröristler tarafından..." Sözlerimin devamını getirmeyip sustuğumda Hakan tekrar konuşmaya başladı.

Aşkın Kokusu:BARUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin