Keyifli okumalar...
*Bu bölümü HtcYslbs adlı okuyucuma ithaf ediyorum ^_^
-Birce-
Kahverengi dörtgen bir şeklin içine yerleştirilmiş siyah bir üçgen onun ortasındaki soluk kırmızı... Desenler birbirinin aynısı olarak koca bir alanı kaplıyor. Bakışlarım halının her karesinde gezinirken bir şeklin bile diğerlerinden farklı olmadığını gördüm. Biz insanlar da böyle miydik?
Dinleme zahmetine girmediğim konuşmaların kulaklarıma uğultu halinde sesler olarak dolması can sıkıcı olsa da saygıdan oturduğum koltuktan kıpırdamıyordum. Geleli bir saat olmuştu ve evdeki kullanılmaktan solmuş halıdan bir bacağı adını bilmediğim kuvvetli bir yapıştırıcıyla sehpaya tutturulan tahta parçasına kadar bütün herşeyi sessizce incelemiştim. Zaten bildiğim eşyalar tekrardan zihnimde canlanmıştı. Hanife teyzenin evine yıllardır yeni hiçbir eşya girmemişti.
"Kız, Birce geldiğinden beri ağzından tek laf çıkmıyor." İsmimi işittiğimde yere diktiğim gözlerimi karşımda oturan Hanife teyzeye çevirdim. Annem ve Hanife teyze de dahil olmak üzere odanın içindeki diğer iki kadında gözlerini üzerime çevirmişti. Huzursuzca oturduğum yerde kıpırdandıp dudaklarıma her zamanki tebessümümü yerleştirdim. Yıllardır yüzüme yerleştirmeye alışık olduğum bu tebessüm iyiyim, sohbetinizi dinliyorum demenin sessiz bir yoluydu.
"Kızında iyice güzelleşmiş, Samiha." Zeynep teyzenin anneme söylediği sözler karşısında sessizce iç çekerek tırnaklarımı avuç içime batırdım. Bana iltifat ettikleri falan yoktu. Kızın güzelleşmiş ya da kızın büyümüş gibi sözleri her işittiğimde içimde bunları söyleyen insanlara karşı bir duvar örülüyordu adeta. Zaman bana bu sözlerin imalı bir ses tonuyla dudaklardan dökülmesinin iltifatla hiçbir alakası olmadığını göstermişti. Zeynep teyzenin bu sözlerinden sonra hemen ardından kalıplaşmış o sözü işittim.
"Benim kız kardeşimin oğlu var is-"
"Yok, Zeynep. Ben kızımı şuanda evlendirmeyi düşünmüyorum."
"Yirmi yaşında kız evlendirmeyip de ne yapacaksın? Valla benden demesi senin yüzünden evde kalacak bu kız."
"Ben okumak istiyorum, Zeynep teyze." Kendimi tutamayıp söze girdiğimde şaşkınlık dolu bakışları da üzerime çekmiştim. Annemse bu isteğimi bildiği için sessiz kalıp başını önüne eğmekle yetinmişti.
"Ne okuması kız?!" Alay dolu ses tonları kulaklarıma dolduğunda içimde bir yerlerin paramparça olup içimi kanattığını hissettim. Boğazımı temizleyerek başımı dikleştirdikten sonra onların gülmelerine rağmen konuştum.
"Okuyup sınıf öğretmeni olacağım ben. Öğrenciler yetiştireceğim."
"Samiha sen bu kıza çok yüz veriyorsun. Bu kızı bir an önce evlendir." Zeynep teyzenin benimle konuşmak yerine tekrardan annemi doldurmaya başlaması sinirime dokunmaya başlamıştı.
"Anne ben eve gidiyorum." Annemin bir şey söylemesini beklemeden oturduğum koltuktan kalkarak kapıya doğru ilerlemeye başladım. Arkamdan söyledikleri lafları işittiğim de adımlarımı hızlandırarak evden çıktım.
Sessizliğin misafiri olan sokaklarımızda yürürken babetlerimin çıkardığı hafif sesleri dinleyerek başım önde yürüyordum. Eve gidip o dört duvara kendimi kapatmak istemiyordum. Birazcık olsun sokakta dolaşmamın kimseye bir zararı olmazdı sonuçta. Sadece biraz dolaşıp eve dönecektim. En azından içimdeki bu öfke dinene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Kokusu:BARUT
Ficción GeneralYaşatmak... Bazı insanlar, bazı insanları yaşatmak için doğarlar. Kendileri için değil başkası için yaşarlar. Her gün belki de yüzlerce insanın acısına bir nebze de olsa merhem olabilmek için saatlerce ayakta, uykusuz bir halde oradan oraya koşturup...