Boruto içinde büyüyen öfke ve endişe duygularıyla kucağındaki kızı dönüp Mitsuki'ye verdiğinde Mitsuki anlamayan bir ifadeyle sarı ve parlak gözlerini Boruto'ya dikti. Mitsuki, Sarada'yı nazikçe kucağına alırken Boruto deniz mavisi gözlerini kıza dikti ve "Sarada sana emanet -dattebasa." diye fısıldadı. Mitsuki kafasını onaylar anlamda salladığında köyün girişinden diğerleri ile beraber içeri girdi. O sıra Boruto bir anda shunshin yaptı ve arkasından dalgalanan siyah pelerini gözden kayboldu.
Mitsuki en yakın arkadaşının neler düşündüğünü merak ederken başını iki yana salladı ve şuan Sarada'ya dikkat etmeye çalışması gerektiğini düşündü. Köyün içinde yürürken "Dikkatli ol, Bolt." diye fısıldadı sarı gözleri arkasından bakarken.
Boruto hızlıca shunshin yaparak kendisini hocasıyla buluşma yerinde bulduğunda yalpalayan vücudunu durdurdu ve doğrularak duvara yaslanan karanlık ve güçlü, siyah saçlı adama baktı. "Sensei, biz geldik." dediğinde Sasuke onaylar anlamda "Hm." diye mırıldandı. Siyah gözlerinin içinde merak duygusu parıldarken "Sarada nasıl, iyi mi?" diye sordu tok bir ses tonuyla.
"Şuan iyi ama Kawaki'nin aklını karıştırdığı belli." dedi çocuk düşünceli bir ses tonuyla. Sasuke'nin sinirleri gerilirken "Rivayetin diğer oğlundan mı bahsediyorsun?" dedi. Boruto'nun kollarındaki mührü ve sebebini ilk Sasuke öğrenmişti, fakat Boruto yalnız değildi. Onunla beraber Kawaki denilen çocuğun da kaderi çizilmişti ve bunun da en belli şekli ikisinin de kollarındaki dövmelerdi.
Boruto elindeki mühür izine bakarak "Evet." dedi ve elini sıktı.
Neden bana ihanet ettin Kawaki?
Sasuke, oğlanın mühür izine sinirle baktığını görünce derin bir nefes verdi ve konuyu değiştirmek adına "Sarada sana bir şey dedi mi?" diye sordu. Boruto gözlerini ellerinden çektiğinde başını olumsuz anlam da salladı. "Bilmiyor musun Sarada'yı? İnatçı işte." dedi ve hayıflandı. Sasuke boş siyah gözlerle Boruto'ya bakarken Boruto bilmiyorsun tabi... Diye düşündü. Kızıyla sadece bir defa görüşmüşlerdi ki.
Boruto, Sasuke'nin sinirlenmesini istemediği için hızla konuyu değiştirdi yoksa dayak yiyeceğini biliyordu. "Ama uyurken 'Uchiha klanı hakkındaki karanlık geçmiş' diye mırıldandı." dedi. Sasuke'nin ciddi yüzü bir anda afalladı ve çatık kaşlarıyla "Bu da ne demek oluyor? Karanlık geçmiş derken neyden bahsediyor?" dedi.
Boruto omuz silkti "Ben de anlamadım. Kawaki, Uchiha klanı hakkındaki bir şeyler yapmaya planlıyor. Bunun için de Sarada'nın aklını çelmeye çalışıyor eminim." dedi ve sinirle dişlerini birbirine bastırdı. Onu o an koruyabilseydim eğer, Sarada korkmayacaktı.
Boruto güçlü ve tanıdık bir çakra hissettiğinde hışımla arkasına döndü ve onları izleyen babasını görünce derin bir nefes verdi. "Biz döndük, ihtiyar." diye Boruto konuştuğunda gülümsedi ve gidip babasına sarıldı. Naruto, oğluna sarıldığında üzerinden bir yük kalkmış gibi hissetti sonuçta oğlu güvenli bir şekilde dönmüştü. Sasuke, iki sarışın adamı izlerken aklına Sarada geldi ve onunla hiç baba çocuk ilişkisi yaşayamadığını fark etti. Benim suçum. Diye düşündü. Fakat şimdi düşünmesi gereken bu değildi, önemli olan onun güvenliğiydi. Sasuke düşünceli bir ses tonuyla "Sarada'ya, Hokage olarak görev verme." dediğinde Naruto anlamayan bir ifadeyle "HA?" dedi ve kaşlarını çattı. Boruto, Sasuke'nin anlatmayacağını bildiğinden olayları anlattı. Naruto olanları dinlerken yüz mimikleri saniyesinde değişiyordu.
"Anladım. Sarada'nın bir süre köyden çıkmasını yasaklayacağım malum o bir Uchiha. Tekrar bir Uchiha'nın peşinden koşmak istemiyorum." dedi imalı bir şekilde ve yan gözle Sasuke'ye baktı. Sasuke gözlerini abartılı denilebilecek bir şekilde devirdi. Boruto kıkırdarken Sarada'nın bunu nasıl karşılayacağını merak ediyordu. Sinirlenince gözü kimseyi görmüyordu ve Boruto biliyordu ki Sarada çok güçlüydü.
Ve kırılgandı.
***
Adımlarımı hokage binasına yönlendirdiğimde merdivenlerden çıkmaya başladım. Dinlenmiştim ama az da olsa bir yorgunluğum vardı. Basamağın sonuncusuna bastığımda derin bir nefes verdim ve kapının önüne gelerek birkaç kere tıklattım. Acaba Nanadaime-sama benimle ne konuşacaktı? O adam gerçekten idolümdü.
"Girin." diye içeriden seslendiğinde kapıyı açtım ve içeriye doğru adım attım. Gözlerimi odada dolaştırırken içeride babamı ve Boruto'yu da görmeyi beklemiyordum. Boruto duvara yaslanmış bir şekildeydi ama içeri girmeme rağmen bana bakmamıştı. Babam ise yüzümü inceliyordu, büyük ihtimal nasıl olduğumu merak etmişti. Onca zamandır neden etmemişti?
"Beni çağırmışsınız, Nanadaime-sama." diyerek selam verdiğimde her zaman gülen suratı ciddiydi. Nanadaime başını salladığında "Evet, Sarada. Seninle konuşmam gereken bir mevzu var." dedi. Gözlerim babama ve Boruto'ya kaydığında neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum.
"Bir süreliğine köyden çıkmanı yasaklıyorum." dediğinde şaşkınlık yüzüme tokat gibi çarptı. Dudaklarım aralanırken dedikleri hala kulaklarımda çınlıyordu. Boruto'nun deniz mavisi gözleri bu sefer bana döndüğünde gözlerinde özür diliyormuş gibi bir ifade vardı. Onlara anlatmıştı bu yüzden çıkmamı istemiyorlardı.
"Ne demek bu?" dedim sinirle güldüğümde. "Görevlere çıkamazsam seviyemi nasıl yükselteceğim!"
"Sarada sakin ol-" diyen babamın sesini duyduğumda öfke vücudumu ikinci deri misali kapladı. Öfkem büyük ihtimal gözlerime tırmanmış olmalı ki öfkemin kızıllığı istemsizce gözümde bürünmüştü. Sharingan'ımla onlara bakarken babam kaşlarımı çattı ve benden ayrı bir seviyede olan gözlerini kısarak "Ben senin babanım. Senin iyiliğin için bunu istiyoruz." dedi.
Sinirle güldüğümde Boruto kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu, ben ise kızıl gözlerimle ona bakıyordum. Bana bunu nasıl yapmıştı? İlk defa kalbimi bu kadar parçaladığını hissettim.
"Benim iyiliğim öyle mi? 12 yıl boyunca neredeydin o zaman?" diye dişlerimin arasından tısladım. Ruhumun içindeki babasına kırgın küçük kız ipleri ele almış ve yaşlı gözleriyle babasını izlemekteydi. "Eğer bizi çok düşünseydin-" diye devam edeceğim sırada cümlemi yarıda bırakan ses Nanadaime'den geldi.
"Bu kadar yeter, Sarada!" diye Nanadaime-sama sesini yükselttiğinde derin bir nefes aldım ve öfkemi kontrole alarak sharinganımı kapattım. "Emredersiniz." dediğimde gözümden akan bir damla yaşı kimse görmeden sildim ve odadan hışımla kendimi dışarı attım. Boruto duvara yaslanmayı bırakıp doğruluğunda peşimden gelmek istediğini anlamıştım ama ona yandan baktığımda ona kırgın olduğumu anlamasını istedim.
Neden bana bunu yapmışlardı ki? Benim öğrenmemi istemedikleri ne vardı? Üstelik Boruto bile onların tarafındayken beni kimse anlamayacaktı. Aptal Boruto! Köyden çıkmamı bu kadar kolay engelleyemezlerdi, normalde kurallara ve emirlere çok dikkat eden bir kunocihiydim fakat şuan olaylar aklıma bulandırmaya başlamıştı ve öyle ki ruhum bunun altından kalkamıyordu. Benim güvenliğimi istiyor olabilirlerdi ama ben gerçekleri öğrenince daha güvenli olacaktım.
Gerçekleri öğrendiğim zaman yalanlar domino taşları gibi yıkılacaktı.
Gece, dolunay ışıklarının kiraz ağaçlarını aydınlattığı sıra bu işi bitirecektim.
![](https://img.wattpad.com/cover/71255114-288-k975419.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven's Eyes
ФанфикKaranlık; insanların ruhu ve zihnini kaplayan bir örtü gibidir. Bazıları kalbi daha fazla kirlenmesin diye usulca örter kara çarşafı duygularının üzerine. Ama elbet bir gün geri dönülmek üzere örtülmüştür o karanlık çarşaf ve geri dönüş ne daha saft...