Dark History •

729 43 40
                                    

"Uzun zaman olmuştu, Kawaki."

Boruto'nun sesindeki saf öfke ve nefret iliklerime kadar işlerken ürperdiğimi hissettim. Boruto herkese karşı yardımsever ve sıcakkanlı bir insandı. Bu kadar öfke ve kin gütecek kadar Kawaki denilen çocuk ne yapmış olabilirdi ki? Endişeli gözlerle Boruto'ya bakarken Boruto da Kawaki'den gözlerini çekti ve endişe gözlerinin mavisinde parladı. Bakışları yumuşarken bir nevi endişelenmemem gerektiğini söylüyor gibiydi. Buruk bir şekilde tebessüm ettiğinde kafamda plan yapmaya çalıştım. Aramızda Shikadai'den sonra en zeki bendim, bir şeyler yapmam gerekiyordu.

Kawaki "Boruto, ha?" dudakları alayla yana kıvrıldı. "Seni gördüğüme sevindim, eski dostum."

Boruto "Ne yazık ki ben sevinmedim. Burada ne işinin olduğunu sormadan önce derhal Sarada'yı bırak." dedi dişlerini sıkarak. Kawaki onun sinirlendiğini fark ettiğinde keyiflenerek omuz silkti ve "Üzgünüm ama kız bize lazım," dedi. "Uchiha'nın kanını taşıyor."

Şaşırmış bir ifadeyle başımı döndürmeye çalıştım ama tek görebildiğim Kawaki'nin ensesiydi. Boruto'da şaşırmış bir ses tonuyla "Uchiha ile ne işiniz olabilir ki?" dedi. Kanımın çekildiğini hissettiğimde çakramı gözlerimde odakladım ve sharinganımı uyandırdım. Gözlerim, kızıllığa bürünürken üç virgül de onunla beraberinde belirdi. Kawaki'nin yandaşlarından birisiyle göz göze gelmeye çalışıyordum lakin herkes savaşmak ile meşgüldü. En sonunda Shikadai beni fark ettiğinde göz odağını gözlerime çevirdi ve anlamış bir ifadeyle karşısındaki çocuğu gölge tekniği ile kontrol altına aldı. Çocuğu benim gözlerime doğru çevirdiğinde dudaklarımın arasından "Genjutsu." diye bir fısıltı döküldü.

Kendimi çocuğun zihninde bulduğumda derin bir nefes aldım ve anıların gözlerimin önünden şerit gibi geçmesine izin verdim. Kawaki'nin çocukla olan bir anısını dikkatle izlerken amaçlarını öğrenmeye çalıştım.

Kawaki ile beraber bir mahzenin merdivenlerinden iniyorlardı. Çocuğun elindeki meşale ateşini hissedebiliyordum, mahzen karanlıktı ve karanlık Kawaki'nin kemikli yüzünü gölgeliyordu. Merdivenlerin son basamağına bastıklarında ilerlediler ve bir taş tabletin önüne geldiler. Kawaki taş tabletini göstererek "Bu bizim hedefimize ulaşmamıza yardım edecek." dedi. Çocuk kaşlarını çatarak "Lakin bu taş tableti sadece Uchiha olan biri okuyabilir." dedi.

Kawaki çocuğa doğru döndü ve gri gözlerini kısarak "Doğru," dedi. "Bu yüzden Sarada Uchiha bize yardım edecek. Nam-ı diğer Uchiha Prensesi."

"Neden bize yardım etsin ki?" dedi çocuk tek kaşını kaldırarak. Kawaki ise soğuk bir şekilde gülümsedi. "Tuzak kuracağız. Muhtemelen diğer chuuninlerle göreve çıkacaklardır. O sıra onu bir şekilde kendimize çekeceğiz."

Birden bir girdaptan çekildiğimi hissettim.

Bu bir tuzaktı.

Kawaki benim çakramı farketmiş olacak ki bedeni gerginlikle kasıldı. "Boruto bu bir tuzak!" diye bağırdığımda Kawaki tıslayarak bedenimi daha sıkı tuttu. Boruto sırtındaki katanasını belinden çıkardığında Kawaki birkaç adım geriye zıpladı ve "Şimdi!" diyerek komut verdi. Kawaki'nin belindeki mührü gördüğümde anlamayan gözlerle kaşlarımı çattım ve mührü incelemeye başladım. 

Mühür bir çağırma jutsusuydu.

Kawaki'nin arkadaşlarından birkaç tanesi önümüze sis topu attığında her yeri beyaz bir toz tabakası kapladı. Saniyeler sonra vücudumu bir çakra kaplamış gibi hissettim ve gözlerimi açtığımda artık savaşın ortasında olmadığımı gördüm. Kimse yoktu, ağaç yoktu, köprü yoktu.

Kawaki, jutsuyu çağıran çocuk ve ben vardık.

Kawaki derin bir nefes alarak kemikli ellerini belime koydu ve beni omuzlarından aşağıya indirerek ayakta durmamı sağladı. Bu durumda ona saldırmalı mıydım? Yoksa konuşarak hedeflerini öğrenmeye mi çalışmalıydım? Eğer ikisini aynı anda genjutsum altına alırsam buradan kaçabilirdim, evet.

Heaven's EyesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin