Mission •

986 57 71
                                    

Multimedia: Sarada.

Gözlerimin üzerine biriken ağırlık, uyku ve üzüntüden sıçramış izlerin varlığıydı. Zar zor gözlerimi açıp gözlüğümü kenara koyduğum da bütün vücudumun kaskatı kesildiğini hissettim. 

Bütün gece burada mı durmuştum? Büyük ihtimal kriz geçirirken kapının önünde uyuyakalmıştım. Kollarımı ve bacaklarımı esneme hareketi yaparak açarken gözlerim pencerenin ardına takıldı. Gökyüzünün hafif pembeliği ve soluk maviliğinden daha sabahın çok erken saatleri olduğunu anlamıştım.

Kendimi tükenmiş hissediyordum, bacaklarımı göğüslerime doğru çekerek başımı bacağıma yasladım ve cenin pozisyonu alarak oturmaya devam ettim. Düşüncelerim birbirine karışmıştı, ne hissedeceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Bu da benim ilk defa kendimden beklemediğim dengesiz davranışlarıma sebep oluyordu.

Gözlerimi kapatıp uyumaya devam edeceğim sırada penceremden gelen sesle irkildim ve başımı yavaşça kaldırdım. Gün ışığından dolayı gelen kişiyi pek çözemesem de mavi gözlerden kim olduğunu anlamıştım. Boruto parmağıyla camı tıkladıktan sonra içeriye dikkatle baktı ve gözlerimiz buluştu. 

Mavi gözleri donarken camı hızlıca sürgüsünden zorlayarak kaldırdı ve içeriye atlayarak endişeli adımlarla yanıma doğru yürüdü. "Sarada! Ne oldu -tebasa?" İçimden kıkırdamak gelmişti, uzun zamandır dattebase gibi bir kelime kullanmamıştı. Ağrıyan gözlerimi ona dikerek omuz silktim ve bir şeyler söylemek için ağzımı yokladım ama kelimelerin hepsi boğazıma tıkılmıştı.

Önümde eğilerek oturdu ve eğdiğim yüzüme bakmak için başını aşağıya doğru indirdi. Yüzümün her zerresini incelemesi beni huzursuz etse de bir şey çaktırmadım ve "Neden geldin?" diye sordum. Sesim beklediğimden daha yorgun ve titrek çıkmıştı, Boruto da bunu fark etmiş olacak ki kaşlarını çatmış ve daha dikkatli bakmaya başlamıştı.

"Göreve çıkmamız lazımmış." dediğinde kaşlarımı çattım ve "Siz Anbuda değil misiniz?" diye mırıldandım.

"Öyleyiz ama bu görev özel olduğu için şu anki Chuuninlerin hepsinin bu göreve gelmesi şart -tebasa." dedi ve derin bir nefes aldı. Şu anki chuuninler gelecekse Shikidai'ler de gelecekti. Uzun zamandır toplu bir göreve çıkmamıştım, antrenmanlarımı da aksatmaya başlamıştım. Belki bu görev bana iyi gelebilirdi.

"Peki." dediğimde Boruto ayağa kalktı ve elini uzattı. Uzattığı eline bakarak gözlerimi ona çevirdiğim de yüzünde aceleci bir tavır vardı. Tereddütle elimi ona uzattığımda elimi kavradı ve beni ayağa kaldırdı. Uyuşan ayaklarımı umursamayarak aynanın karşısına geçtim ve kendime baktım.

Yüzüm tamamiyle çökmüştü ve gözlerimin çevresi fark edilecek bir şekilde kızarıktı. İçimden söylenirken dağılmış saçlarımı elimle düzelttim ve yatağımın yanındaki görev çantamı aldım. Nasıl olsa her şey içindeydi ama bu kıyafetlerle görevde rahat olamayacaktım. Boruto'ya dönerek "Beni aşağıda bekler misin?" dediğimde anlamayan bir ifadeyle "Neden ki?" dedi.

Sinirle üzerine yürüyeceğim sırada Boruto kızardı "Ah! Pardon dur hemen gidiyorum -tebasa." dedi ve pencereye çıkarak aşağıya atladı. Kıkırdayarak dolaptan siyah şortumu ve kırmızı üstümü çıkardım daha sonra dirseğimin biraz yukarısında olan siyah çoraplarımı ve ninja ayakkabılarımı çıkararak giydim.

Hazır olduğumda çantamı ve görev cübbemi alarak aşağıya atladığımda Boruto ellerini ceplerine koymuş umursamaz bir ifadeyle yürümeye başlamıştı. Bende ona yetiştiğimde ikimizde sessizdik. 

"Sarada sana ne oldu?" dediğinde omuzlarımı dikleştirdim ve gülümseyerek ona döndüm. "Bir şey olmadı, bir şeye sinirlendim sonra da ağladım. Bilirsin, sinirlenince kötü oluyorum." dediğimde Boruto kahkaha attı. "Bilmez miyim dattebasa?"

Heaven's EyesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin