Bölüm ~3~ Hayat Devam Ediyor...

1K 148 29
                                    

Keyifli okumalar.

Medyada müzik var, açıp okuyun derim ;)

Not: Bu bölüm biraz geçmiş odaklı oldu ve yarım yarım verdim. Pat diye geçmişini önünüze koymak istemiyorum. O yüzden yarım kalmış falan gibi düşünmeyin devamı diğer bölümlerde gelecek :)
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

2 saatlik blok dersin üzerine bir saatlik ara vermişler, sonrasına da üç ders daha sıkıştırmışlardı. O üş saate nasıl katlandığımı bir ben bir Rabbim bilir. Ders biter bitmez de sınıftan çıkıp bahçedeki her zaman oturduğumuz bankın oraya gittim. Beni bekleyen Zeynep'i görmemle adımlarımı iyice sıklaştırıp yanına yaklaştım. Beni fark ettiğinde tebessümü hemen yüzüne yerleşmişti. "Selamun aleyküm" diye neşeyle konuşup o da bana doğru yaklaştı. "Aleyküm selam Zeynoş" deyip sarıldık. Ders çıkışlarımız denk gelmişti. Beraber yurda yürümeyi teklif ettiğimde havanın soğukluğunu bahane edip gelmek istememiş olsa da uzun çabalarım sonucu galibiyeti elime tutuşturmuştu. Kol kola girip uzun yolculuğumuza başladık.

Havadan sudan bayağı bir konuşurken çalan telefonumla lafım yarıda kalmıştı. Ekrana baktığım an kayıtlı olmayan numarayı görünce tanıdık olup olmamasına baktım. Zeynep de eğilip kim olduğuna bakmış ve bir şey demeden geri kaldırmıştı başını. Numara oldukça tanıdık gelmiş olsa da kim olduğunu anlamamıştım, daha fazla beklemeden cevapladım. Kaldırım taşlarını izlerken karşı taraftan herhangi bir karşılık gelmesini bekliyordum. Duymamış olabileceğini düşünerek bir kez daha alo diye seslendim. "Alo? Begüm? Benim kızım."

Duyduğum sesle yerimde kalakaldım. Sinir katsayım hızlıca artarken ne yapacağımı ne diyeceğimi bilememenin stresi sarmıştı bedenimi. Tavrımın değişikliğinden Zeynep de durmuş büyük ciddiyetle gözlerime bakıp ne oldu dercesine göz kırpmıştı. Yüzüne boş boş bakıp hiçbir tepki vermezken telefondan tekrar yükselen sese odaklandım.

"Uzun zamandır görüşemedik, kaç kere aradım hattını kapatmışsın. Zar zor buldum bu numaranı kızım. Niye böyle yapıyorsun? İnsan hiç haber vermez mi annesine? Nasıl da endişelendim." dedi. Ve benim hatlarımı bin kat daha germişti. Endişelenmiş... Hangi binbir gece masalından bir alıntıydı bu? Ya da yalanın kaçıncı seviyesiydi? Nedenini sorgulamayı bırakalı uzun zaman olmuştu, yine de içimdeki o merak hiç sönmeyecek bir ateş şeklinde beklemede duruyordu. Söndürmeyecektim. Geç de olsa, hayatımdaki nedenlerin cevaplarını elbet bir gün bulacaktım. Ve o gün, hem benim hem de çevremdekilerin yepyeni hayatları olacaktı...​

Sinirden sulanan gözlerimi Zeynep'in telaşlı gözlerinden ayırmadan olabildiğince sessiz bir şekilde konuştum "Unutmuşum, ani bir karardı."

Evet gerçekten de ani bir karardı. Onun sesini bir daha duymamak için önüme gelen ilk operatör bayisine girip hattımı kapatmış, kendi adıma yeni bir hat almıştım. Yaklaşık 3 ay olmuştu. Ve eninde sonunda bana ulaşmayı başarmıştı. Koskoca 3 ay geçmesine rağmen sanki daha dün berabermişiz gibi konuşuyor oluşu, benim onu istemiyor oluşumu bile bile bana yanaşmaya çalışmasıydı benim sinirlerimi zıplatan. Nasıl yapabiliyordu bunu aklım almıyor. Yaşanmışlıklar insanı bazen arsızlaştırabiliyormuş demek ki.

"Daha ne kadar gelmeyeceksin evine kızım? Arayı ne diye bu kadar açıyorsun?"

Ayaklarım, ellerim, tüm bedenim kasılmıştı onun bu vurdumduymazlığı karşısında. İçimden bir ton laf geçse de hiçbiri dilime vurmuyordu ve bu durumum beni daha da sinirlendiriyordu. Beynimin sinirden patlayacağını hissediyordum. Başıma giren ağrı ile gözümden düşen yaşa engel olamamıştım. Omzumda hissettiğim el ile ne ara yere indirdiğimi bilmediğim bakışlarımı Zeynep'e çevirdim. Yüzündeki hüzün beni kendime getirmişti. Tebessüm edip hızlıca gözlerimi sildim.

YALNIZLIĞIM OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin