Sabah uyandığımda son birkaç günün yorgunluğunu vücudumdan uçup gitmişti. Heyecandan uyuyamamıştım ama Lee ile artık Türkçe anlaşabileceğimi düşündükçe birkaç aydır kaybettiğim enerjimin yeniden vücuduma dolduğunu hissediyordum.
İşte en çok sevdiğim bölüme geliyorduk. Bana Türkçe laf sokabileceği günlerin yakında olduğuna inanıyordum.
Evden erken çıkıp kapısına dayanmak istemiyordum. Günler sonra ilk defa onu hazırlanırken izleyecek olmamın sevincini tarif etmem mümkün değildi. Onu korkutmadan eski düzenimi yeniden sağlamam gerekiyordu. Bileğimdeki Lee'ye ait sevdiğim hindistan cevizi kokusu geçmek üzereydi.
Ona yakın olmak için daha fazlasına ihtiyacım vardı.
Dün bütün gecemi arama ihtimaline karşı telefonuma bakıp durarak geçirmiştim. Ama arayan soran olmamıştı. Sabahın olmasını zor beklemiştim ve şimdi de eve sığmıyordum.
Balkoncuğumda bir kahve keyfini daha erteleyerek üstümü değiştirip evden çıktım. Apartmanın önünde oturarak bekleyecektim Cho'yu. Belki de beni almaması için ona mesaj atmalıydım. Böylece otele daha çabuk giderdim.
Telefonumu çantamdan çıkardım. Narin'den gelen bir mesaj olduğunu görünce aklıma ilk gelen şey kovulup kovulmadığımdı.
Acilen konuşmalıyız
Alelacele yazılmış bu mesajı okuyunca iki gün önce alış veriş merkesinde gazetecilere yakalandığımız an aklıma geldi. Gazetelere düşüp düşmediğini henüz araştırmaya zamanım olmamıştı ama haber çıkmış olsa bile Lee'yi kovacak değillerdi ya. Kesin ben kovulmuştum.
Rehberimde Narin'in ismini bulduğumda kafamda ona anlatacaklarımı sıralamaya başladım ama daha ilk çalışta açınca hepsini unuttum.
"Günaydın, gizli senarist."
Sesindeki neşe beni biraz rahatlattı. Narin gülebiliyorsa hala bir işim var demekti. Rahat bir nefes alarak kaldırıma oturdum.
"Böyle söyleme." dedim. "Utanıyorum."
"Eh, o zaman," dedi samimi bir alayla. "Alış veriş merkezinde gazetecilere yakalandığınız için birazcık çıkışsam sorun olmaz herhalde."
Kalbim yerinden çıkacak gibi oldu.
"Nereden biliyorsun?" diyebildim.
"Aslında elimde bir gazete var." Masasının arkasındaki koltuğunda döndüğünü biliyordum. "Bence herkes biliyor."
"Kovuldum mu?" dedim umutsuzca.
"Hayır, tatlım." dedi. İçtenliği beni her zaman ayakta tutuyordu. "Yani kovulsan ben aramazdım herhalde." Telefonun ucunda bir sessizlik oldu. Sonra sesinin ciddileştiğini hissettim. "Ama daha dikkatli olmalısın. Çocuğa çok önem veriyorlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerin Üstüne
Teen FictionDerya bir senaristtir. Fakat yeteneği bir film şirketi tarafından kullanılmaktadır. Hayran olduğu Güney Koreli ünlü ve yakışıklı oyuncu Lee Min Won'nu kendi ülkesinde görmek için bir senaryo yazar. Ve ortalık karışır. Kendini tahmin edemediği bir...