Bölüm 11

181 5 6
                                    

Derya

"Tamam. Arabayı aldım, onu almaya gidiyorum şimdi."

Okulda girmem gereken son dersi ekerek acilen şirkete gelmiştim. Cho'nun acentede bir işi çıkmıştı ve Lee'yi otele götürme işi bana kalmıştı. Pahalı jipin kapısını kapatırken Cho hala kulağımda konuşuyordu.

"Sana ne kadar teşekkür etsem az, Derya. Acil bir grup çıktı. Mete şu sıralar işleri aksatıyor."

Aslında planımda eve dönüp yaklaşan sınavlarıma çalışmak vardı ama Lee sabah yürüyüşte çok durgundu. Onun yanında olmak istiyordum.

"Sorun değil Cho." dedim onu rahatlatmak için. "Ben hallederim. Biz arkadaşız, birbirimizin arkasını kollamak zorundayız."

"Bu bana bir arkadaşını hatırlatmadı."

Narin'i kastettiğini anladığım için üstelemedim. Umarım aralarındaki tek taraflı olmayan gerginliğin sebebini bir gün anlardım.

"Benimle beraber acentede çalışsan aslında hiç sorun yaşamayacağım." dedi yine.

Cho'nun teklifi hala aklımdaydı. Ama acentede oturup ne yapacağımı düşünüp duruyordum. Ben kendi evimi bile insanlara tarif edemezken İstanbul'u nasıl tanıtacaktım ki?

"Düşünüyorum bunu Cho hala."

"Umarım kararını verene kadar acenteyi batırmam."

Lee aramıza katıldığından beri Cho espri yapmaya başlamıştı. Fransız kadın meselesi geride kalmıştı ve artık onu düşünmediğine emindim. Eskisi kadar gergin görünmediği için yanında daha rahattım. Tüm yaz boyunca çıkarmadığı takım elbisesi bile üstünde FBI ajanı gibi göstermiyordu onu.

"Lee'yi bana bırak." dedim yola çıkarken. "Onu sağ salim otele kadar götürebilirim."

"Sizin aranızda neler oluyor yine?"

"Hiç bir şey."

"Aranızdan su sızmıyor ama."

"Hala kendini beğenmiş olduğunu düşünüyorum Cho."

"O zaten kendini beğenmiş." Biraz durdu. "Ne zaman yanınızdan ayrılsam döndüğümde biraz daha yakınlaşmış buluyorum sizi."

"Merak etme, Koreli arkadaşına elimi bile sürmüyorum."

Sonra telefonu kapatarak beni daha fazla utandırmadı. Sabahları Lee ile yaptığım yürüyüşlerin bana iyi geldiğini biliyordum. Ama dışarıdan fark edilebildiğini hiç düşünmemiştim. Lee'nin yanında olmak bana iyi geliyordu.

Bunu Cansel ve Çilem de söylemişti. Onlar olmasa o sıkıntılı dönemlerimi nasıl atlatırdım bilmiyorum. Bana gerçek bir kız arkadaş gibi yaklaşmışlar ve dinlemişlerdi. İlişkiler konusundaki tecrübesizliğimi fark ederek hızlandırılmış kurs vermişlerdi bana. Onlara bana gerçek bir arkadaş gibi yaklaştıkları için minnettardım.

Lee teknik eğitimlere başlamıştı. Yazdığım senaryonun bir kısmında onu dövüştüğünü görebilmek için hatırı sayılır bir bölüme yer vermiştim. Televizyonda ya da sinemada filmlerini izlerken dövüştüğünü görmüştüm ama canlı olarak izleme imkanı bulamamıştım hiç.

Sabah koşusu haricinde beraber fazla vakit geçiremiyorduk. Bu eğitim onu yoruyor olmalıydı ki akşamları erkenden uyuyakalıyordu. Cansel'in uyarılarını dinleyerek her aramasını cevaplamıyordum ama uyumadan önce kendime engel olamadan yanıp sönen ışığı yeşil renge kaydırıyor ve sevdiğim yüzünü seyrediyordum.

Ah Lee.

O kadar şeye rağmen hala nasıl sevebiliyordum onu? Bu yaşadıklarımı daha ilk baştan fark edip ondan gerisin geri kaçmalıydım aslında. Ama bu benim için çok zordu artık.

Hayallerin ÜstüneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin