TP/17) Gerçekler

1.5K 124 27
                                    

"Ne demek bu!" Şaşırışının ve histerik gülüşünün ardından gelen, nasıl cevaplayacağımı bilmediğim soru. "Sana her şeyi anlatacağım ama önce sakin ol." Derin bir nefes çektin. "Nasıl? Nasıl sakin olayım?"
"Anlatacağım ama sözümü bölme, soru sorma."

Sabır dilenircesine bir nefes daha çektin içine, sonra onayladığını belli ederek kafanı salladın.

"İlk o dergiye gittiğimde, gerçekten çok mutluydum. Bir metin yazarı olmak benim hayalimdi. Bunu en iyi sen bilirsin.

Görüşmeye gittiğim gün, onun bakışları dikkatimi çekmişti. Rahatsız ediciydi, ama ben o günkü heyecanımdan çok takılmadım üstünde, yanlış anladığımı düşündüm.

Sonra işe alındım. Mutluluğum paha biçilemezdi. İlk iş günümde yanına çağırdı beni. Parmağımda ki yüzüğe bakarak evli olup olmadığımı sordu. Bu da rahatsız ediciydi ve bende gözüne sokarcasına elimi ona uzattım, evli olduğumu söyledim.

Üç dört aya kalmadan bunlar sıklaştı. Bende istifamı verdim. Jackson... Yolun ortasında sana bulaşıp seni dövdükleri gündü o gün. Biz hastanedeyken mesaj geldi telefonuma.  "Bir daha istifa etmeyi düşünme bile." O an onun yaptırdığını anladım.

Sonra beni seninle tehdit ederek taciz etmeye başladı." Göz yaşlarım yanaklarımdan aşağıya iniyordu. "Devam et." dedin. Ellerimle yüzümü silip kaldığım yerden devam ettim. "Bu rahatsızlık vericiliği geçmişti, beni korkutuyordu. Bir gün benimle birlikte olmak istediğini söyledi. Reddettim... Hemde şiddetle. Bu sefer sadece senle kalmayıp ailemle tehdit etti beni. Ji Yoon'un okuldan çıkarken ki fotoğrafları, bütün notları, aile lokantamızın fotoğraflarını bir bir önüme koydu. Çaresizdim, korkuyordum, mantıklı düşünemiyordum. Yalnızca kurtulmak istiyordum. Bende yaptım. Gözümden yaşlar aka aka yaptım, videoya çekildiğimden bir haberdim."

Hüngüre hüngüre ağlıyordum. Kalbim acıyordu. Bütün bedenim yanıyordu. Beynim patlamak üzereydi ve kendimi hiç iyi hissetmiyordum ama devam ettim.

"Sonra sana gönderdi. Aklınca sen benden ayrılacaktın ve ben ona gidecektim. Seninle o günkü kavgamızdan sonra evden arabayı alıp gittiğimi hatırlıyor musun? O gün onu ankesörlü telefondan arayıp ücra bir yere davet ettim, kimsenin göremeyeceği bir yere. Arabayı, onun arabasının üstüne sürdüm. O da direksiyonu sola kırdı, uçuruma yuvarlandı. O zamandan beri komada."

This Pain//Jackson WangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin