O gece devam ettim ağlamaya hayatımız yüzünden. Sonra ise hiç bir şey olmamış gibi davranıp işe gittim. Eve geldim. Evde olmamanı fırsat bilerek uzun zamandır girmediğim odana girdim. Bu sefer değişikti. Yatağa bakamadım her zaman olduğu gibi. Şifonyerinin ilk çekmecesine baktım. Hala şapkaların ilk çekmecedeydi. Ikincisinde ve üçüncüsünde yazlık tişörtlerin duruyordu. Dördüncüsünde ve beşincisinde ise kot pantolonların. En çok kullandıklarını burada tutardın.
Tekrar şapkaların olduğu kısma döndüm. Seni ilk gördüğümde taktığın şapka bile buradaydı. Duygulanmadım. Ya da duygulanamadım. Belki de gözlerimde yaş falan kalmamıştı. Odana son bir kere baktım ve çıktım. Evi temizledim. Benim stres atmamı sağlayan tek şeydi herhalde. Ellerimle halı ve koltukları sildim. Koltukları çektim ve altını süpürdüm sildim. Daha sonra senin odan hariç tüm evi. Yine iki kişilik yemek yaptım. Genelde evde yemezdin yemek. Fakat üç yılda asla vazgeçmedim her gün, herşeyi iki kişilik hazırlamaktan.
Boğazımdan geçtiği kadar bir şeyler yedim.Daha sonra odama çıktım ve yorgun olduğum için huzursuz uykularımdan birine daha daldım.
........
O gece hiçbir şey duymadım. Ne inleme sesleri ne de başka bir şey.
Bugün haftasonunun ilk günüydü. Yani cumartesi. Genel olarak evde kalırdım. Dışarı çıkıp gezmeyeli uzun zaman olmuştu. En son bir alışveriş merkezine ne zaman gittiğimi hatırlamıyordum bile. Mutfağa gidip çorba ve pilav hazırladım kahvaltı için. Uyuyordun. Kapıyı tıklatmadan odana girdim. Yatak hiç bozulmamıştı bile. Yatağın üzerine uzanmış ve takım elbisenleydin. Kısa bir süre yüzüne baktıktan sonra yavaşça dürtükledim seni. "Jackson?" sesim o kadar kısıktı ki beni duymana imkan yoktu. Sana bu şekilde seslenmeyi özlediğimi farkettim bir an. "Jackson." dedim daha yüksek bir sesle. Gözlerini açtın,bana bakma gereği duymadan konuştun. "Git. Birazdan geleceğim."
Seni dinledim ve aşağıya indim. Kahvaltı masasını hazırlarken bir şeyi farkettim. Telefonun masanın üzerindeydi.
Duş sesi kulaklarıma dolduğunda telefonunu aldım. Şifre için önce doğum tarihini denedim. Yanlış çıktı. Sonra sırayla anne ve babanınkini. Sonra bi umutla evlilik tarihimizi, fakat o da yanlış çıktı. Sonra ise o günü denedim. 05.02.13... Ve doğru çıktı. Her seferinde bana olan nefretini mi hatırlıyordun bu şekilde yoksa bunu ilişkimizin bitişi olarak mı bilmiyorum ama bu tarihi her seferinde görmek senin gibi duygusal biri için katlanması zordu. Şifre açıldığında önüme mesaj sayfası çıkmıştı. En üstte ise Mark vardı. Üzerine tıkladım.
Jackson: Karar verdim.Mark: Olumlu mu olumsuz mu?
Jackson: Olumlu.
Mark: Senin tarafındayım.
Jackson: Umarım pişman olmam.
Mark:Umarım.
.
.
.
.
.
.
.Konuşma daha uzuyordu fakat duş sesleri kesilmişti ve her an Jackson gelebilirdi. Bu yüzden ana mesaj sayfasında geri dönüp telefonu kilitledim.
Fakat aklımda bir soru vardı? Jackson'ın kararı neydi?
![](https://img.wattpad.com/cover/69996318-288-k507921.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This Pain//Jackson Wang
FanfictionBu acı beni öldürebilirdi. Ben yinede seni seçtim.