BÖLÜM 1 ▪ KEHRİBAR

502 20 7
                                    

🕯

Kurumuş yaprakları denize savuran rüzgar ensemi yalarken tenim akan soğuğun iliklerime işleyişini yudumladı.

İçimdeki huzursuzluk beni her seferinde aynı yere getiriyor, yine deniz kenarında kasvetli ifademle beraber sahil boyu yürüyordum.

Siyah eldivenlerim uzun parmaklarımı üşümekten koruyamıyor, üstümdeki kabanım koyu denizin kasvetine eşlik edercesine omuzlarımda ki hafif olmayan ağırlığını koruyordu. Kışın bu şehre bağışladığı zarif kar tanelerinden biri üst dudağımda konakladığında, dilim refleksle dışarıya kıvrılıp onu içeriye taşıdı. Dudaklarımın arkasında kaybolan kristal varlığını sunmadan yok olmuş, kıyıda ilerleyen bedenim yavaşlamıştı.

Alçakta kalmış deniz önümde iyice matlaşırken, düşen güneş bu matlığa iyice bulanıyordu. Tamamıyla gözden kaybolduğu sıra da titreyen telefon elimi cebime attırdı. Ekranı karşılayan soluk yüzüm bilinmeyen numaraya dikilmiş kızıl kahve gözlerime sahiplik ederken, telefonu açıp kulağımda ki yerini buldum. Kısık bir nefesle "Alo" diye konuştuğum sıra adımlarım durdu, sesim sanki boşluğa yuvarlanmış gibi karşılığını alamadı. Ve gür biçimli kaşlarım birbirine yanaştı.

Bedenimin aniden kilitlenmesiyle gözlerime düşen görüntüler dişlerimi birbirine kenetledi. Belki birkaç saniye belki de daha kısa bir zaman dilimi içerisinde beliren kehribar rengi sert gözlerin gözlerime şahlanıp bilincimi sarması, uçuruma koşan kızın kendini sivri kayalıklara bırakması ve peşinden karnıma saplanan metalin etimi yarmasıyla keskin acıyı görmenin ötesine geçip tüm uvuzlarım da hissettim. Acıyla kasılan bedenim iyice gerilirken zihnime dikilen son görüntülerin tohumları boynuma dolanan kızıl yılanın kalın gövdesiyle geldiği yere sürüklendi.
Küçük kadının zarif bedeni tutulup arkasında kalan gecenin siyah denizine doğru çekilmeye başlandığında, göz bebekleri irileşerek harelerinin üzerine çekilip kızıl kahvelerini karanlığa boğdu ve soğuk suyun sarmaladığı beyaz tenin sahibi çırpınmaya çalışsa da hareket etmeyi başaramayarak derinlere gömüldü.

🕯

Yüzümü tokatlayan suyun soğuk serinliğiyle titreyen bedenim irkilerek kasılırken sırtımı geriye atıp hızla gözlerimi açtım. Geceyle sevişen mavinin tutunduğu gökyüzüne dikilen bakışlarım yanıma düştüğünde, aniden bedenime kapanan dalgayla kalkıp oturduğum yerde öksürmeye başladım. Ciğerlerim göğüs kafesimin altında sıkışıyor boğazım parçalanırcasına yırtılıyorken, dilimdeki tuzlu tat yavaşça dudaklarımdan kucağıma akıyordu.

Kırık bilincim parçalarına sızıp yavaşça olanları birleştirirken ıslak parmaklarımı avuçlarıma mızrakladı. Hızla ayağa kalkan bedenim etrafında yalpalayarak döndüğünde bu kumsalda daha önce bulunmadığımı fark ettim. Gece ışığının altına saklanmış bu karanlık yere nasıl gelmiş olduğumla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Esen rüzgarın soğuk kamçıları sertçe sırtıma geçiyordu. Arkama dönerek uzun ağaçların gömüldüğü ormana doğru ilerlemeye başladım.

Adımlarım yorgun, omuzlarım çökmüş, ağır geliyordu zayıf bedenime. Sanki günlerdir hareketsiz kalmış çöken bir vücutta hapsolmuş gibi hissediyor, karanlığın içerisinde tedirgince yol almaya çalışırken hiçbir şey göremiyordum. Ağaçların birbirine çarptığı dallarının uğultularını dinlerken herhangi bir canlının sesini duymak için kulak kesiliyordum, ama kimse yoktu.

Bu yerin suskunluğu daha da ürkmeme sebebiyet verirken titreyen alt dudağımı dişlerimin arasında ezmeye başlamıştım. Sanki boğazımı parçalara ayırana kadar bağırsam da sesimi duyup yardımıma gelen olmayacaktı. İçimdeki bu hisse karşı yine de bağırmak istiyordum ama nefes almakta bile zorlanan ciğerlerim şimdilik ses tellerimi dilimden sakınıyordu. Burada ne işim olduğumu anlayamıyordum.

NEFRİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin