"Birinci dönem bitmek üzere, keşke ikinci dönemi bekleseydiniz." Dedi geldiğimden beri huysuz cevaplar veren okul müdürü.
"Ama, gördüğünüz gibi, şu an buradayım." İncelediği kâğıttan gözlerini kaldırıp dik dik baktıktan sonra devam etti.
"Tamam. Bugün hemen derslere başla o zaman." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Daha yeni taşındık biz buraya, yerleşme faslı bitmedi. Gelecek hafta başlasam olmaz mı?"
"Ders programını rehberlik öğretmeninden alırsın." Derin nefes verdim. Ayağa kalktım.
"İyi günler." Dedikten sonra kapıya ilerledim.
"Ayrıca burası büyük bir okul. İlk günden kaybolup derslere geç kalmaman için rehberlik öğretmeninin birini görevlendirmesini iste, sana okulu gezdirsin." Birilerine sora sora bulabilecekken bu kadar uğraştırması canımı sıkıyordu. Kafamı salladım.
"Şimdi gidebilir miyim, izninizle?"
"Hı hı," Kafasını salladı. "güle güle."
Kapıdan çıkar çıkmaz uzunca oflayarak, bir süre bulunduğum yerde sabit kalıp çevreme bakındım. Rehberlik öğretmeni neredeydi? İşte şimdi başlıyoruz... Yutkunup sakince sol tarafa yürümeye başlayacağım sırada bir gürültü kopmasıyla sesin geldiği tarafa döndüm. Sesle birlikte okul müdürü de çoktan kapısını açmış söylene söylene gürültünün kaynağına gidiyordu.
"Bıktım. Gerçekten bu okuldan bıktım. Bir günde bu kadar olay fazla ama!" Dudaklarımı birbirine bastırıp kaşlarımı kaldırdım. Anlaşılan gayet olaylı bir okuldu burası.
Rehberlik öğretmenini şimdilik boşvererek ben de müdürün peşinden gittim. Bahçede birbirine girmiş iki erkek öğrenciyi öğretmenler ayırmaya çalışırken, öğrenciler videoya çekip gülüşüyorlardı. Ne muhteşem ama...
"Stiles! Yeter bu kadar!" Dedikten sonra hala yumruklar savuran öbür çocuğa döndü bir öğretmen.
"Theo, siz beni duymuyor musunuz? Yeter diyorum! Ye-ter! Sizi disipline göndereceğim."
"Sizce," dedi adının Stiles olduğunu öğrendiğim çocuk öğretmene dönerek. "disiplin bizi korkutur mu? Şahsen benim umrumda değil." Dedikten sonra adının Theo olduğunu öğrendiğim çocuğun yakalarını bırakıp kendi üstünü düzeltti ve gülümsedi. "Galiba Theo'nun da umrunda değil. Hay aksi..." Gülüştüler. Sanki az önce kavga edenler okuldaki başka iki öğrenciydi. Stiles, Theo'nun omzuna hafifçe vurup uzaklaşırken, gülümsemeyi de ihmal etmiyordu. Theo da, kaşlarını çatmış sinirden köpüren öğretmenleri ve müdürü yoksayarak yüzlerine bile bakmadan okulun çıkış kapısına yürüdü.
"Devamsızlıkların sınırda!" diye bağırdı arkasından okul müdürü.
"Tamam!" dediğinde sesi gayet neşeli çıkıyordu. Kalabalık dağılırken yüzümde ufak bir tebessüm belirdi. Bu okulu şimdiden çok sevmiştim.Derin bir nefes alarak ders programımı almak üzere, rehberlik öğretmenini bulmam gerektiğini hatırladım. Nasıl bulacağımı düşünürken tekrardan okula girdiğimde, giriş kapısının karşısında "rehberlik servisi" yazdığını görmemle sevinçten neredeyse dans edecektim. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde, az önce kavga eden çocuğu, Stiles'ı görmeyi beklemiyordum.
"Merhaba?" Rehberlik öğretmeni bana döndüğünde, Stiles da bakışlarını ondan çekip bana dikti.
"Ben yeni öğrenci, Lydia Martin. Ders programımı almak için geldim."
"Tabii," dedikten sonra hafifçe gülümsedi. "Kaçıncı sınıfsın?"
"Üç." Bir süre bilgisayara bir şeyler yazdı, bununla birlikte yazıcıdan ses çıkmasından on saniye sonra ders programım elimdeydi.
"Teşekkür ederim." Durdum. "Bir dee," Cümlemi tamamladı. "Müdürümüz birini görevlendirmemi ve onun sana okulu gezdirmesini istedi." Gülümsedim.
"E-Evet?"
"Her yeni öğrenci için bunu istiyor. Neyse, bizim de Stiles'la işimiz bitmişti zaten." Şaşkınlıkla kaşlarımı çattığımda, Stiles'ın da benden farkı yoktu.
"Ne? Ben mi gezdireceğim okulu? Daha neler..." Bana bakıyordu.
"Bugün çok hareketli bir gün geçirdin Stiles, heralde yeni arkadaşına okulu gezdirsen yorulmazsın." Onları izliyordum.
"Ama..."
"Yarın yine gel Stiles, konuşacaklarımız bitmedi. Şimdi, sevecen ve nazik bir şekilde arkadaşına okulu gezdir. Nazik ol," Göz kırptı. Stiles ise derin nefes alıp ayağa kalktı.
"Stiles Stilinski, yeni öğrenciye okulu gezdiriyor. Vaov! Bir de ders çalışsaydım."
Kendince gülerken yanıma geldi.
"Fazla konuşmaa," Rehberlik öğretmeninin sözü üzerine kafasını sallayarak kapıyı açtı ve geçmem için "nazikçe" elini uzattı.
"Baş üstüne." Kapıyı kapattığında ilerlemeye başlıyordu ki durdurdum.
"Bunu yapmak zoruna değilsin, başka birinden isteyebilirim."
"Gel hadi." Diyerek kolumdan tutup ilerlemeye başladı.
"Kolumu bırakır mısın?"
"Pekâla," Aynı hızda yürümeye başladığımızda merdivenlere yöneldi.
"En üst kattan başlayalım." Kafamı salladım. Çok can sıkıcı bir durumdaydım. Gergindim.
"Ee Lydia," dediğinde ona döndüm. "dönem bitmek üzereyken yeni bir okula geçmek nasıl bir duygu?" Gülümsedim.
"Kendi isteğimden burada değilim, zoraki."
"Neden?" Bir sonraki katın merdivenine gelmiştik.
"Annem ve babamın işleri işte. Ben de pek anlamıyorum. Ama alıştım."
"Ben de annemle babamı pek anlamıyorum ama artık anlamaya da çalışmıyorum. Alıştım." Dedi beni taklit ederek. Sonra gülümsedi. Tebessüm ettim.
"Aslında kaba değilmişsin, hala ismini öğrenemediğim rehberlik öğretmeni neden özellikle kibar olmanı istedi ki?"
"Bugün mutlu günümdeyim, enerjiğim. Nazikliğim ondandır, pek çekilmem yoksa normalde." Kafamı sallayarak gülümsedim. "Ha bu arada, onun adı Melissa."
İkiye ayrılmış büyük kapısının üstünde kocaman harflerle "KANTİN" yazan yere geldiğimizde durdu.
"Burası kantin, görmüşsündür zaten kapıdan." Kapıları açıp kısaca içeriye göz atmamı bekledikten sonra geri kapadı.
"Bu kat üçe ayrılmış durumda, şimdi baktığımız taraf kantin, karşısı," dedi kafasıyla işaret ederek. "Müzik sınıfı." Sonra orta kısmı gösterdi. "Burası da resim atölyesi." Merakla içeriye daldım, şansıma sınıf boştu. Çünkü cidden direk içeri dalmıştım.
"Ne o? Resme ilgin mi var?" Dedi yanıma gelerek. "Evet." Dediğimde dudaklarını büzüp kafasını salladı.
"Vaov. Ciddi ciddi çiziyorsun yani?"
"Aynen. Bir ara seni de çizebilirim istersen." Umursamazca omuz silkti. "Olabilir."Alt katları dolaşmaya başladığımızda nedendir bilmem, yüzü düşmüştü. Bir anda umursamazlaşmıştı ve daha aceleciydi. Resimle ilgili bir şey mi onu böyle yapmıştı yoksa kendi gıcıklığı mıydı, onu bilmiyorum.
Labaratuvardan da çıktığımızda, koridorda köşeyi dönecekken biriyle çarpıştım.
"Çok üzgünüm..." Dedi kafasını tutup gözlerini kısarken. Sonra Stiles'ı fark etti.
"Oo Stiles," dediğinde, Stiles gözlerini devirdi. "Evet geç hadi dalganı, yeni kıza okulu gezdiriyorum. Ben, Stiles Stilinski okul tanıtımı yapıyorum. Hadi Scott hazırım, cidden bak." Kollarını kelebek yapıp beklemeye başladığında, Scott kahkahalara boğuldu.
"Ya ben Bayan Melissa'yı çok seviyorum. Birtek o seni dize getirebiliyor. Ahahahahah!" Gülmeyi kesmemesi sinir bozucuydu çünkü ortada komik bir şey yoktu.
"Tamam, yeter bu kadar, ben gidiyorum. Okulu gezdirdiğin için teşekkürler Stiles."
"Daha bitmedi ki?"
"Daha bitmemiş ki?" Dedikten sonra yine kahkahalara boğuldu Scott.
"Scott görüşeceğiz seninle."
"Görüşürüz kanka." kahkahaları bitmişti ama gülümsüyordu. Yavaşça el sallayarak uzaklaştığında, ben de yürümeye başladım. Arkamdan gelmedi ama seslenmesi uzun sürmedi.
"Burası Beacon Hills Lisesi, güzelim." Durdum. "Kaçıp gitmek yerine ayak uydurmalısın!"OKUYUP VOTE VE YORUM YAPANLAR NE İSTİYORLARSA OLSUN İNŞALLAAHH
EE BEĞENDİNİZ Mİ BAKALIM?
SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜÜZZ
-bu gidişle çok klişe olucak demedi demeyin ama bu tarz yazmak eğlenceli... değişik başka kurgular da deneyeceğim.-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEACON HILLS HIGH SCHOOL ||stydia
Fanfiction"Burası Beacon Hills Lisesi, güzelim. Kaçıp gitmek yerine ayak uydurmalısın."