9

3.3K 275 105
                                    

Teneffüs zilinin çalmasıyla gözlerimi sıkıca yumdum ve olacakların düşüncesiyle bir süre açmadım.

"Lydia?" Aiden'in sesiyle açtığım gözlerim önce sınıftan çıkan Stiles'a takıldı. Kırmızı alarm!
"Aiden, benim şimdi gitmem gerek. Öğle arası görüşürüz tamam mı?" Cevap vermesini beklemeden sınıftan çıktığımda içimden bir ses Aiden'le sevgililiğimizin çok da uzun sürmeyeceğini söylüyordu.

Stiles Scott'ı bulmadan ben Stiles'ı bulduğumda, derin nefes alıp koluna yapıştım. Onu engellemem lazımdı.
"Lydia kolumu bırakır mısın? İşim var." Dedi düz bir sesle. Aldırmadım.
"Kavga çıkartmaya gidiyorsun." Gülümsedi.
"Haklısın." Dedikten sonra boştaki eliyle, kolundaki elimi kolayca çekti. "Kavga izlemeyi seviyorsan tam yerindesin." İlerlemeye başladı. Peşinden gittim.
"Kime gidiyorsun?"
"Önce Scott'a."
"Hayır." Deyip önüne geçtim.
"Evet." Boş taraftan ilerlediğinde, tekrar önüne geçtim.
"Haksızsın."
"Hayır haklıyım." Bu sefer durdu.
"İki dakika konuşalım, sonra ne yaparsan yap. Tamam mı?"
"İyi." Dedikten sonra kollarını birbirine bağladı.
"Seni dinliyorum?"
"Burda mı?" dedim etrafa bakarken. Koridor kalabalıktı.
"Nerede konuşalım istersiniz Bayan Martin?" Gözlerimi devirdim.
"Boş bir alınganlık yapıyorsun. Scott'ın hiçbir suçu yok, o konuşmayı dinlememiş gibi davranmayı keser misin?"
"Öyle mi?" Dedi tek kaşını kaldırarak. "Scott gelip bana söylese ne olurdu? Annesi onu öldürür müydü? En fazla ne yapabilirdi ki? Aklım almıyor."
"Hâlâ bilmediğimiz şeyler olabilir." Dediğimde bir süre sustu. Düşünüyordu.
"Ne gibi?"
"Henüz bilmiyoruz." Hafifçe gülümsedi.
"Ama öğrenebiliriz?" Aynı şekilde gülümsedim.
"Öğrenebiliriz." Dedikten sonra uyarıcı ses tonumla devam ettim. "Ama şimdi, ağzını sıkı tutacaksın. Tamam mı? Gidip olay falan çıkartmak yok."
"Tam-" Cümlesini tamamlayacağı sırada durdu. "İyi de, babama bir sürü şey dedim? O gidip Melissa'ya söylerse, Scott da bildiğimi öğrenir. Herkes öğrenir?" Gözlerimi kocaman açtım.
"Haklısın.." Sonra düşündüm. Ne yapabilirdik?
"Aslında... Bir fikrim var." Dediğinde umutla ona baktım.
"Ne?"
"Babamı arayacağım, buluşmak için. Ona aslında her şeyin bir şaka olduğunu söyleyeceğim. Yani aldatma konusunu anladığımı anlamayacak. Sabah Scott'la görüştüğümü, onun da, babamın evlerinde olduğunu ve sohbet ettiklerini söylediğini anlatacağım. Sonrasında da, aklıma böyle bir şaka yapmak geldi, derim."
"Vaov!" dedim. "İnandırması zor, azıcık saçma. Ama başka bir plan bulamazsak uygulanabilir." Yüzünü buruşturdu.
"Sensin saçma." Sonra ukala bir gülümseme takındı. "Ayrıca, daha iyi bir fikrin olduğunu zannetmiyorum." Derin nefes alıp cevap vereceğim sırada, ismimin seslenildiğini işittim.

"Lydia?"
"Gelmesen şaşardım." diye mırıldanan Stiles'a ters bir bakış attığımda göz devirdi.
"Aiden?" Önce Stiles'a, sonra bana baktı.
"Başka birinin yanında olmanı beklemiyordum zaten." Dedi imalı imalı.
"İşlerimiz olduğunu sana söylemiştim."
"Umarım işlerimizden bahsetmedin." Dedi Stiles dik dik Aiden'a bakarken.
"Hayır." Dediğimde kafasını salladı.
"Güzel."
"Siz hep beraber olacaksanız ben aradan çekileyim?" Sinirli görünüyordu. Hafifçe güldü Stiles.
"Ben de bunu demeni bekliyordum." Dedikten sonra devam etti. "Çekilebilirsin." Elini o anlamda salladı.
"Stiles..." Diye dişlerimi sıkarak fısıldadığımda eğleniyormuş gibi gözüküyordu.
"Yakında sevgili olursanız şaşırmam. Hatta belki şimdi de sevgilisinizdir." Bu dedikleri sinirlendirmişti.
"Saçmalamayı keser misin!? Ne demeye çalışıyorsun sen bana?"
"Haklısın Aiden, bizi yakıştıranlar da var tabii..." Şu an Stiles ne kadar eğleniyorsa, ben bir o kadar sinirleniyordum.
"İkiniz de saçmalamayı kesin bence. Ve Aiden, eğer senden önce de olan işlerim yüzünden bu imada bulunacaksan ilişkimizi bitirebiliriz. Ki sen de biliyorsun, biz bir gündür sevgiliyiz. Bu kadar karışman çok saçma." Dedikten sonra bir şey demeden ilerlemeye başladığımda ardımdan bir ses işittim.
"Zaten iki günlük bir eğlenceydin, bu kadarı yeterli. Sıktın." Dediğinde durdum, çünkü bir yumruk sesi işitmiştim...

-

"Ufff," Dediğinde buzu yanağından çektim. "çok mu acıyor?"
"Yok be, sen asıl Aiden'ı gör." Dedikten sonra kahkaha attı. "Kullanılamaz halde." Dedikleri hafifçe gülümsememi sağlamıştı.
"Onu neden dövdün?" Dediğimde duraksadı. Omuz silkti.
"Öyle demesi çok yanlıştı, sinirlendim. Ayrıca... Sen bana o kadar yardım ettin, ediyorsun. Ben de yardım etmeyeyim mi?" Buzu tekrardan hafifçe yanağına değdirdiğimde, hafifçe geri çekilirken dişlerini sıktığını fark edebiliyordum.
"Teşekkür ederim," Dedim. "öyle söyleceğini tahmin etmezdim. Hiç öyle biri gibi durmuyordu." Elini yanağına buz tuttuğum elimde gezindirip buzu aldı, kendi tuttu. Huylanmıştım.
"Kimse 'öyle biri gibi' durmaz, Lydia. Bunu en iyi senin anlamış olman lazımdı, bunca olaydan sonra..."
"Haklısın," Dedim. "olaylardan ders çıkartmam lazım."
Yanını işaret etti.
"Neden oturmuyorsun?"
"Buzu daha rahat tutayım diye oturmamıştım ama, şimdi sen tuttuğuna göre oturabilirim." Dedim on beş dakia boyunca buz tutmaktan kızaran parmaklarımı ceketimin cebine saklayarak. Ama fark etti. Yanına oturduğumda buzu kenara bırakıp, ceplerimden ellerimi çıkarttı.
"Sana ben iyilik yapıyorum, sen yine bir şekilde kötü etkileniyorsun. Bu nasıl iş ya.." Dedi içten bir şekilde gülümseyerek. Sonra ellerimi ellerinin arasına aldı.
"Bak şimdi ellerini ısıtacağım, bugün başka işe karışmak yok tamam mı?" Küçük çocukla konuşur gibi olduğunu fark edince güldüm.
"Tamam anne.." Sonra durdum. "Baba desem daha mantıklı olur sanki." Durdu, yutkundu. Tabii ya, manevi olarak babam yoktu artık benim. Şimdi bu sözler, iki sevgili arasında geçecek sözler gibiydi. Gerildim. Bozuntuya vermedi.
"Lydia, ciddi soruyorum. Neden benim yanımdasın? Bana yardım ediyorsun?" dedi gözlerimin içine bakarak.
"Çünkü biz aynı şeyleri yaşıyoruz, bir şekilde sana yardım etmek isterken buluyorum kendimi. Neden sana yardım etmek istemem, seni bu kadar şaşırtıyor?" Gözlerini kaçırdı.
"Çünkü bak, Scott, Malia, Allison, Kira, Liam... Hiçbiri bana yardım etmiyorken, okula daha yeni gelen ve benim sürekli sinirini bozmaya çalıştığım kız yardım ediyor. Ben gerçeği ilk öğrendiğimde, sen vardın. Ve şu an revirdeyiz. Yine, sadece sen varsın. Onlar nerdeler? Okulda bir yerlerde. Olayları duymamış olma ihtimalleri sıfır. Şimdi anladın mı?" Dudağımı dişlerimin arasına alıp bir süre sustum. Sonra etrafa baktım. Bomboş revir. Hemşire bile yok. Sanırım öğle yemeğine gitmişti. Sadece ikimiz vardık.
"Haklısın," Dedim. "üzücü. Ama belki... Onların da bir sebepleri vardır."
"Bu kadar iyimser olma Lydia. Sonra hep üzülürsün bak." Dedi arkasına yaslanırken. Ellerimi bırakmamıştı. Çekme ihtiyacı hissettim.
"Bu kadar yeterli, artık üşümüyorlar. Teşekkür ederim." Dedim yavaşça ellerimi çekerken. Kafasını salladı. Bir noktaya dalıp gittiğinde, gözlerimi mosmor olmuş elmacık kemiğine diktim. Bir an dokunma ihtiyacı hissetsem de kendime engel oldum. Bugün Stiles'la ne iyi anlaşmıştık... Sabah hariç. Sabah hariç iyiydik. Arkadaşlarının yanında olmayışı onu çok üzüyordu. Belki tüm değer verdikleri yanında olsaydı, daha az zararla atlatırdı bu kötü dönemini.
"Stiles," Dedim. Soran gözlerle bana döndü. "şey.." Söylemekle söylememek arasında kalmıştım.
"Neyse boşver." Deyip su içmek için kalkacağım sırada kolumdan tutup çekmesiyle koltuğa düştüm. Yine, yüzlerimiz çok yakındı ve göz gözeydik. Ah, böyle olmasa olmaz mıydı? Her zaman bir şekilde bu konuma geliyorduk. Elini sırtıma koyup geri çekilmeme izin vermedi ve gözlerini gözlerimden çekmedi.
"Boşver demek yok," Dedi gözlerini gözlerimden ayırmadan. "içinde tutma da söyle."
"Önce bırak da geri çekileyim?" dediğimde pozisyonunu değiştirmedi.
"Bekliyorum?" İçimden kendi kendime, "Söyle de kurtul gerizekalı." dedikten sonra konuştum.
"Dedim ya, yarın boşanıyorlar. Okula gelmeyeceğim. Bir yerlere gidelim mi diye soracaktım. Kafam dağılsın diye. İhtiyacım olacak. Ama neyse boşver. Ben kendim giderim." Dediğimde, hala geri çekilmemişti.
"Tamam." Dedi, şaşırmıştım. "Lydia... Bana cidden çok fazla yardım ediyorsun, ayrıca benim de okula gelesim yok zaten. Haberleşiriz yarın." Dediğinde hafifçe gülümsedim. Gözlerinin dudaklarıma kaydığını gördüğümde, birden geri çekildi. Yutkundu.
"O zaman ben su içeyim artık..." Dedim tekrar ayağa kalkarken.
"Bana da verir misin?" Dediğinde ona da bir bardak su doldurdum. Hızlıca içtiğinde son yudumunda boğulacak gibi oldu.
"Sakin ol şampiyon!" Güldü.
"İyiyim ben ya."
"Ona ne şüphe, kötüye bir şey olmaz." Gülümsedim.
"Eski halimize döndüğümüze göre bir şey diyeceğim. Ben çok pis acıktım..."
"Ben de..." Dediğimde ayağa kalktı.
"Hadi o zaman, gidip karnımızı doyuralım."

Nedense bu bölümü çok beğendim fşeöxidöşvhl vote ve yorumlarınızı bekliyorumm(^.^)💟
Aiden pislik çıktı pf ben de şaşırıyorum çünkü yazarken karar veriyorum siwöşssöşdeçşfşş

BEACON HILLS HIGH SCHOOL ||stydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin