"İyi olacak." Dedi Chanyeol. "Sana da ulaştı mı? Mektup?"
.....
Chanyeol'un sözlerinden sonra birlikte yakındaki parka gidip bir banka oturdular. Sehun hala Chanyeol'un mektup olayını nereden bildiğini anlamlandırabilmiş değildi. Ona da mı mektup gelmişti. Yüreği ağzında Chanyeol'un tekrar konuşmasını bekliyordu. Biraz sonra da Chanyeol cebinden çıkardığı zarfı Sehun'a uzattı.
Zarf tıpkı kendisine gelen gibiydi. Sadece rengi farklıyıdı. Üzerinde yine Chanyeol'dan Chanyeol'a gönderildiği yazıyordu. Sehun dikkatlice zarfın içindeki kağıtları çıkarıp okumaya başladı.
"Sevgili Park Chanyeol,
Hey selam 18 yaşındaki ben. Nasılsın? Umarım sağlığın yerindedir. Bu mektubu sana on yıl gelecekten yazıyorum dostum. Senden istediğim çok önemli bir şey var. Beni yıllardır rahatsız eden büyük pişmanlığım var. Senden onu silmeni istiyorum. Benim yaptığım hataları yapmanı istemiyorum."
"Luhan'a geldiği ilk gün yanımızda gelmeyi davet etmememiz gerektiği yazıyordu. Ancak o gün eve gidene kadar mektubu okumadım. Yani çoktan davet etmiştim." dedi Chanyeol elini çenesinde gezdirirken. İkili sessizce oturmaya devam ettiler.
"Sende o gün mü aldın mektubu?" Chanyeol'un sorusuyla Sehun başını kaldırıp ona baktı ve onayladı. "Evet. Bana da buna benzer bir zarfla geldi." Zarfı Chanyeol'a geri uzattı.
"Hepsi bu kadar mı?" diye sordu. Chanyeol başını olumsuz anlamda sallayıp "Luhan'ı kurtarmam gerektiğini de söylüyor." Dedi.
"Sadece bir pişmanlık var; Luhan'ı kurtarmak... Tahminimce gelecekteki ben ve Chanyeol aynı şeyi düşünüyorlar."
"Endişe etmene gerek yok, tamam mı Sehun?" Sehun Chnayeol'a döndü. Arkadaşı ona tüm samimiyeti ile gülümsüyordu. "Onu kurtaracağız." Ardından Chanyeol elindeki kağıtları Sehun'a uzattı.
"Bunları sana bırakıyorum, Sehun-ah. Bu ayın yirmisi Luhan'ın doğum günü."dedi ve devam etti. ""Doğum gününü öğrenmeni ve ne hediye istediğini sormanı istiyorum." Gelecekteki bizler doğum gününü geçtikten sonra öğrenmişiz. Yani kutlayamamışız."
"Anladım. Kutlamalıyız. Çok az zamanımız var." Sehun onu onaylayarak başını salladı.
.....
Hep birlikte oturmuş öğle yemeklerini yiyorlardı. Jongin her zaman ki gibi tavuklarıyla aşk yaşarken Kyungsoo'da başka şeyler yemesi için onu zorluyordu. Sonunda biraz da olsa kendi yaptığı çöreklerden yedirmeyi başardığında gülümsemişti. Artık Jongin'in daha sağlıklı beslenmesi gerektiğini düşünüyordu.
"Hey Luhan!" Chanyeol'un kalın sesi kulaklara dolduğunda herkes başını çevirip ona bakmıştı. Luhan'da başını kaldırdığında Chanyeol şapşal sırıtışını yüzüne yaydı. "Doğum günün ne zaman?" diye sordu sıraya yaslanıp Luhan'ın yüzüne daha da yaklaşırken. Bu yakınlaşmadan rahatsız olan ikiliyi göremezden gelerek.
"Bu ne alaka şimdi Yeol?" Kısa olan tek kaşını kaldırarak sormuştu. Chanyeol hemen lafa atlayıp kendi doğum gününü söyledi. "Benim ki 27 Kasım. Şimdiden söyleyeyim. Unutma tamam mı?"
"Sen salak mısın Chanyeol? Daha doğum gününe beş ay var!" Baekhyun, Chanyeol'a 'mal mısın?' bakışı atıp başını onaylamaz bir şekilde sağa sola salladı. "Nerde hata ettim ben?" diye söylenip ellerini yüzüne kapattı. Bunu üzerine Chanyeol yerinden kalkıp kısa bedene yaklaştı ve kollarını etrafına sardı. Daracık sıraya kendi bedenini sığdırmaya çalıştı.
"Beni sevmen hata mı sence?" sorusu Baekhyun dışında kalanları şoka sokarken kısa olan ellerini yüzünden çekip Chanyeol'a baktı. "Sorgulamaya başlamadım desem yalan olur." Dedi. Onlar dışında kalan dörtlü ağızları yerde gezerken Baekhyun bir süre daha Chanyeol'un yüzüne baktı Ardından kocaman gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What If I Said "Don't Go!"
Short StoryOrange adlı animenin Exo uyarlamasıdır. Dearlittlelu itiharla sunar. İyi okumalar dilerim... (BxB Yaoi fictir. Homofobik olanlar ve rahatsızlık duyanlar okumasın.)