'27 Mayıs'
"Pazartesiden nefret ediyorum!" Baekhyun tüm okulu inletecek bir şekilde bağırdığında Chanyeol onu kolunun altına almıştı. Boştaki eli saçlarını karıştırırken mırıldandı.
"Beni görmeyi sevmiyorsun yani?" Baekhyun karıştırılan saçları yüzünden mayışık bir gülümseme ile uzun olana bakmıştı. "Sanırım sevmeye başlayabilirim."
Sehun ikiliye bakıp kıkırdıyordu. Sonunda birlikte olmalarına sevinmişti. Hala tam olarak olayı kavrayamamış olsa da... Olayı kavrayamamıştı çünkü çok saçmaydı. Chanyeol Bahar Festivalinde onu çekiştirerek götürdüğünde kurulan oyun stantlarında oyun oynamışlardı. Sonra Chanyeol, Baekhyun'a, onunla birlikte oyun oynamayı hep sevdiğini söylemişti. Her zaman onunla oyun oynamak istediğini söylediğinde Baekhyun saçma bir şekilde onu sürükleyip okulun o anlık boş olan havuzuna çekiştirmişti ve üstüne atlayıp öpmüştü. İşte böyle saçmaydı. Elbette Chanyeol söylediklerinden sonra ona teklif edecekmiş ancak atak Baekhyun'dan gelince kısa süreli bir şok geçirmiş ve Sehun havuza gelmeden önce kendini havuza atmıştı. Baekhyun'un Sehun'a anlattıkları bunlardı ve oldukça saçmaydı. Tıpkı ikilinin aralarındaki sevgili ilişkisi gibi... Dışarıdan bakan kişiler onları sadece arkadaş olarak görürlerdi. Çünkü randevu için bir yerlere gitmek yerine evlerinde buluşup Playstation ya da online internet oyunları oynuyorlardı. Gerçekten tuhaf olsalar da birbirlerine uygun oldukları kesindi.
"Hey Sehun!" arkasından duyduğu tınılı sesle o tarafa döndü. Luhan ona gülümseyip yanından geçerken Günaydın demiş ve sınıftan içeri girmek için hamle yapmıştı. Ancak o an Sehun'un dikkatini çeken şey Luhan'ın sırtındaki çantaydı. Bu içibe tarifsiz bir mutluluk vermişti.
"Luhan!" kısa olan ona döndüğünde Sehun gülümsedi ve "Hediye mi kullandığın için teşekkürler." Diye söyledi. Luhan yüzünde parlak bir gülümseme yayıp sınıfa girmişti. Sehun kırmızı yanakları ile sırıtmıştı.
"Ben de aynı şekilde hissediyorum..."
......
Uzun kemikli parmakları beyaz tenis topunu kavradığı sırada, Sehun hala sabah ki çanta mevzusunu düşünüyordu. Gerçekten çok mutluydu. Bu Luhan'ın ona değer verdiğini gösterirdi değil mi? Onun hislerini öğrenebildiği için mutluydu. Ancak ona bir cevap vermesi gerekiyor muydu emin değildi. Elbette onu seviyordu. Çok fazla seviyordu. Ancak utanıyordu ve Luhan'da ona müsaade ettiğine göre bir süre cesaretini toparlamak için bekleyecekti ve gerçekten hazır olduğunda ona söyleyecekti.
Üzerinde hissettiği gölge ile başını kaldırdığında Chanyeol'un ciddi suratı ile karşılaşmıştı. Eğilmiş yerde top toplayan Sehun'a bakıyordu ve bu biraz... Rahatsız ediciydi. Chanyeol ciddi konularda bile ciddi olamayan biriyken şuan bu kadar ciddi olması korkutucuydu.
"Şu korkunç bakışlarını silmelisin Channie." Baekhyun yanlarına gelen sevgilisine bakıp söylenmişti. Ancak Chanyeol Sehun'a bakmaya devam ediyordu.
"Cevap vermeyecek misin?" Chanyeol'un ani sorusu resmen zincirleme bir reaksiyonun başlamasına sebep olmuştu. İlk önce Sehun elindeki topu heyecanla elinden kaçırıp Baekhyun'un kafasına isabet ettirmişti ve bu tamamen mucize gibi bir kaçırıştı çünkü Baekhyun oldukça uzaktaydı. Ardından başına top isabet eden Baekhyun yana devrilip başını tutarken diğer topların bulunduğu sepeti devirmişti. Yere dökülen toplar kortta tenis oynayan Kyungsoo'nun ayağına gelip o da üzerine basınca sahayı inletecek bir çığlık atıp yere düşmüştü. Aynı zamanda raketini savurduğu için vurduğu top şaşkınlıkla ona bakan sevgilisi Jongin'in kafasına isabet etmişti. Sehun ve Chanyeol olayı şokla izliyorlardı. Sanki Son Durak filminin bir sahnesi gibiydi. Şükür ki ciddi bir yaralanma falan olup ölen olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What If I Said "Don't Go!"
Short StoryOrange adlı animenin Exo uyarlamasıdır. Dearlittlelu itiharla sunar. İyi okumalar dilerim... (BxB Yaoi fictir. Homofobik olanlar ve rahatsızlık duyanlar okumasın.)