Konuşma 3

4.3K 483 242
                                    


"Chanyeol o uzun ayaklarına kramp girsin de yere düş!  Ya öldüm seni zürafa.!"

"Baekhyun az kaldı Tanrı aşkına."

"On dakika öncede az kalmıştı lanet herif. "

Chanyeol sinirle arkasını dönüp bana bakmıştı. " Cidden benim aklımda zorun varmış. Ya senin gibi çatlakla neden buraya geldim ki. Bekle diyorum değil mi , bu yorgunluğunu çıktığımız yer alacak."

"Ama Chanyeol çok yoruldum. Ben senin gibi her gün spor yapmıyorum, dayanıksız bacaklarım var."

"Cidden Baekhyun!" söylenip benden biraz uzak olan Chanyeol yanıma gelmişti. Elimden tutup ileriye doğru çekiştirmeye başlamıştı. "Seninle arkadaş olduğumdan beri çekiyorum. "

"Of şöyle cümleler kurmasana. Görende sanacak kötü arkadaşım." konuşurken bakışlarım ellerimizdeydi. Tanrı ellerimi sanki Chanyeol'un elleri için bu kadar küçük yaratmıştı. Ne kadar uyumluydu öyle. Desem mi Chanyeol avucunun içine ne de güzel yakıştı elim diye. Ama yok benim düşüncelerim anca içindeyken cesaretliydi dışarıya çıktıklarında ise, "Uf elin elimi terletti. Ne kadar sıcak."

"Seninki de soğuk bir şey diyor muyum ben? Her şeyimiz zıt."

"Bundan nefret ediyormuşsun gibi konuşmasana, yanlış anlıyorum. Ponçik kalbim kırılıyor."

"Senin o ponçik kalbinde porselen sanki her boka kırılıyor."

"Aman sende çekinme kır."

"Tanrı hayat arkadaşına sabır versin ben ki yıllar boyunca seni çekip sinir krizleri geçirdim o bir ömür sana katlanacak."

"Ne yani evlendiğimiz de birbirimizden uzaklaşacak mıyız? Artık beni görmeyecek misin? Aramayacak mısın? Neden benden bu kadar çok mu nefret ettin? Ben seni sevdiğim için bu kadar çok konuşuyorum ve rahatım. Beni kimin yanında bu kadar çok konuşurken gördün ki? Ya Chanyeol beni bırakacak mısın? Beni unutup o önlerinde duran iki tane balonları mı tercih edeceksin?"

"Baek? "Aniden arkasını döndüğü öne attığım adım yüzünden dengemi kaybetmiştim. "Yaa!" geriye doğru düşerken belimde hissettiğim elle korkudan sıktığım gözlerimi açtım. Bana yakın olan yüze şaşkınca bakıyordum. Chanyeol yan dudağı kıvrıldığında gözlerimi kırpıştırdım. "Şu şaşı gözlerini düzelt ahmak kafa." Chanyeol uyardığında gözlerimi kapatıp bir kaç saniye sonra geri açmıştım.

"Çok konuşuyorsun. Nefes alıp ver olur mu arada?" başımı sallayıp yakın olan yüze bakmaya devam ettim. Bu yakınlık benim ponçik kalbime zararlıydı. Kalp cihazı taksalar kalbime, ritmleri şaşırır bozulma sinyalleri verirdi. Chanyeol elini belimden çekip uzaklaştığında hala mal gibi ona bakıyordum. "Hadi yürü."

"Peki." Elimi tekrar tutmuştu. Yürümeye devam ederken demin saydıklarıma teker teker cevap veriyordu. "Eğer bir gün evlenirsek senden uzaklaşmam ama eskisi gibi  sık takılamayız. Çünkü eşlerimizle zaman geçirmemiz lazım. Seninle bütün bağlarımı koparmam .Ne kadar da senden şikayet etsem bir yarım sensin. Ve insanlar yarısından vazgeçemezler. Durmadan tartıştığımızda bu endişeden vazgeç. Senden nefret emiyorum ki zaten edemem de. Bundan sonra eder miyim, imkansız. Ne kadar da şikayet etsem de seni gürültülü oluşlarını seviyorum. En önemlisi benim yanımdayken tek böyle olmana bayılıyorum Baekhyun." demişti. Sonra başını arkaya çevirip göz kırpıştı. Tanrım!!! Ne duruyorsun öyle alsana canımı şimdi!


"Geldik." Dağın başına çıktığımda gülümseyerek etrafa bakıyordum. Hep hızlı nefes alıp veriyordum hemde güzelliği izlemekten vazgeçmiyordum. "Chan burası harika."

"Söylemiştim. Yorgunluğun gitti değil mi?"

"Yok hala çok yorgunum." 

"Byun Baekhyun'dan normal davranış bekleyemezdim zaten." diyerek yere oturdu.

"Baekhyun farkı." gülümseyerek oturdum. "Şimdi sen burayı güzel kızları tavlamak için kullanıyorsundur. Kaç kız getirdin."

"Bir." dediğinde gülümseme solmuştu. Yok diyeceğini sanıyordum. Hayatına birini mi almıştı. "O da annem." dediğinde içimdeki rahatlama hissini siz anlatamazdım.

"O burayı bana öğretti aslında. Babam onu buraya çok getirirmiş. Annem orman gibi yerlere bayılır. Biliyorsun manzara resimleri çizmeye aşık."

"Evet."

"O yüzden. Beni buraya ilk getirdiğinde 14 yaşındaydım. Eve dönmek istememiştim. O kadar huzur vericiydi ki, sanki bir canlı değildin. Esen rüzgara bırakıyorsun kendini her hissettikçe kendinden geçiyordun. Saatlerce uzanıp sadece o rüzgarı hissetmek istedim. Ama annem 3 saat sonra buradan götürmüştü beni. Ve her gün babama buraya getirmesi için yalvardım."

"Sen hep sabahları ortadan kayboluyordun babanla. Buraya mı geliyordun?"

"Evet. Burası ailemle benim sırrım. Kimsenin bilmesini istemedim hiç bir zaman."

"Ama artık aile sırrından çıktı. Ben öğrendim."  Tek kaşını kaldırıp bana bakmıştı. "Hala bir aile sırrı Baekhyun. Sende benim ailem sayılırsın."

Ailesinden hariç burayı öğrendiğim için mutlu olmuşken söylediği şeyle donup kalmıştım. Eğer kardeşim gibi derse bu uçurumdan kendimi atardım. "Sende benim ailemsin."

Gülümsememe karşılık vererek yere uzanmıştı.  "Eğer dinlemek istiyorsan gözlerini kapatıp rüzgarın ağaçtan çıkardığı sesleri dinle."

Bende yanına uzanarak gözlerimi kapatmıştım ama manzaranın huzurundan daha güzel bir huzurum vardı benim. Bir dakika geçmeden gözlerimi açıp başımı Chanyeol olan  tarafa çevirdim. "Fazla huzurlu."

"Öyle." Chanyeol gözlerin i açmadan mırıldanmıştı. Bütün hatlarını ezbere biliyordum...

Hey Byun Baekhyun ! Durgunlaştın seni sürtük.

Yalnız aklıma gelmişken Chanyeol'a burada sevişmek harika olurdu. "Chanyeol?"

"Hm?"

"Burada sevişmek güzel olur ha..." Ona bakarak söylediğimde gözlerini açıp ben olarak tarafa bakmıştı. 

Göz göze geldiğimizde gözlerimi kaçırmış gökyüzüne bakmıştım. "Baek." adımdan sonra kahkaha sesi geldiğinde şakına ona baktım. "Sen cidden aklın fikrin sevişmekte.

"Sanki senin aklından geçmiyor."

"Ama her yerde geçmiyor."

"Ya ben düşüncelerim de piçim sen gerçekte piçsin. Lütfen ama kaç kişiyle yattın diye sor. Sor. Sorsana!" Chanyeol uzandığı yerden doğrulup bağdaş kurmuştu. aynısını bende yapmıştım "Peki kaç kişiyle yattın."

"Kimseyle."

"Neden? Beklediğin biri mi var?"

"Evet." 

"Anladım."

"Peki sen? Sen kaç kişiyle yattın?"

"Saymayı sevmem."

"O kadar çok mu?" Şaşkınca söylediğimde tepkime gülmüştü. Benim içimde volkanlar patlıyor sen ise gülüyorsun. Ben seni severken bedenim sana ait olsun diye kimseye dokunmazken sen git ucuz sürtüklerle yat.

Moralimin içine edilmiş bir şekilde karşımdaki gür ormanı izlemeye başladım. Ben deli gibi Chanyeol'u isterken sahip olamamak beni deli ediyordu.

Bu gün attığım fotoğrafın altındaki yorum gerçekleşecekti bu gidişle. Ona kavuşamamaktan intihar edecektim.

Hey KENDİNE GEL BYUN!" az dudağımı ısırıp sinirle ofladım. "Chan?"

"Ne?"

"Sevişmek nasıl bir şey?"

"Seviş öğren."

"Öğretsene."

"Ne?"


-CielNoir

My Tumblr WorldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin