Gezi 1

171 12 0
                                    

Chanyeol, zorla sırtımdan aldığı, hafif sırt çantasını taşıyordu. Jennie ve Jisoo unni minik battaniyeler ve birkaç minder almışlardı yanlarına ve Lisa unni ise Suho Oppadan aldığı sebze poşetini taşıyordu.
Exo üyelerinin her biri poşet veya küçük minderler taşıyordu; Chen ve D.o oppa etleri ve sosislileri, Kai ve Sehun minderleri ve birer sırt çantasını, Chanyeol; çantam ve ek olarak da içecek poşetlerini, BaekHyun ve Xiumin oppa meyve poşetini ve Suho ile Lay oppa da kömürleri taşıyordu. İki grubun da menajeri mangal takımını getirecekti ve ek olarak da pilav ile birkaç meze getirebilirlerdi.
''Bir daha size paralarımı harcatmam.'' Suho oppanın sesi ile kahkahalar patikayı sararken, Chanyeol'un beline biraz daha sıkı sarılarak kahkahalara eşlik ettim. ''Fakir ettiniz beni!''
''Oppa! Sen fakir olamayacak kadar zenginsin ama!'' Lisa unni tüm kahkahaların arasında bağırarak söylediği şeye tekrar kahkaha atılınca BaekHyun oppa patikanın ortasına geçerek kasada kredi kartını uzatan Suho oppanın taklidini yapmaya başlamıştı. Dizleri hafif kırık, sağ elindeki kredi kartı varmış gibi titreyerek uzatıyordu.
''Gitme! Gitme! Gitme!'' Chanyeol yanımda bağırarak tüm grubu tekrar kahkaha attırırken, bizim için hazırda bekleyen mangal alanına varabilmiştik. Dört tarafı da ağaçlıklarla çevrili, rüzgârın hafif esintisi ile yaprakların çıkarttığı minik hışırtılar kulaklarımızı dolduruyordu. Doğanın temiz oksijeni ciğerlerime dolarken, uzan zaman sonra ilk defa kalbimin bu kadar huzura ulaştığını hissetmiştim. Temiz ve ferahlatıcıydı, Lay oppa sırtındaki gitarı ve elindeki poşetleri yere yavaşça koyarken, Jennie ve Jisoo unnilerim minderleri yerlere dizmişti.
''Ben daha acıkmadım.'' Kai'nin dediği söz ile herkes ona şaşkın bir halde bakınmaya başlamıştı.
''Şaka yapıyor olmalısın!'' dedi D.o oppa iri olan gözlerini birazcık daha irileştirerek.
''Ben o kadar parayı senin yüzünden harcadım, ne demek aç değilim?'' Suho oppanın sesi minik kahkahalara yol açsa da Kai'nin aç olmaması fazlasıyla anormal bir davranıştı.
''Depresyonda mısın? '' dedi Chen oppa minderlerden birine otururken.
''Depresyon ne demek?'' Lay oppanın sorduğu soru ile BaekHyun oppa kolundan tutarak, ağaçların arasına doğru ilerletmişti. Sanırsam Lay oppayı bayıltıp, daha fazla soru sormasını engelleyecekti veya elleri kanlı bir şekilde, uzaklardan bir ölü ile aramızdan koşarak uzaklaşacaktı. Chanyeol sırtındaki çantamı yavaşça yere bırakırken bende iki tane minderde yerimi alıp etrafımdaki kargaşayı izlemeye başladım.
''Meyveleri yıkayalım, bir de sebzeleri. İleride bir dere olması gerek.'' Dedi Jisoo unni yerdeki poşetleri göstererek.
''Ben gitmek istiyorum!'' dedim sakin kalmaya çalışarak.
''Bende geliyorum o zaman.'' Chanyeol'un sesi kulaklarımda yankılanırken içimdeki sevgi tohumları yeşermeye başlamıştı. Onun her dakikamızı bir geçirme isteği ve benim de onun her dediğine karşı çıkamadan kabul etmem; içimdeki tohumları kocaman birer sevgi ağacına dönüştürüyordu.
''Pekâlâ, aşk kuşları, ormanda fazla yiyişmeyin!'' dedi BaekHyun oppa ağaçların arasından normal bir şekilde çıkarken. Lay oppa hemen arkasındaydı ve gayet sağlıklı görünüyordu, yüzündeki gülümsemesi solmamıştı ve elinde birkaç tane mantar vardı.
''Baek bunların yenilebileceğini söyledi...''
D.o oppa Lay oppa ile ilgilenmeye başladığı sırada Chanyeol meyve poşetleri almış ve bana en hafif olan yeşillikleri bırakmıştı. Chanyeol'a itiraz etsem bile, elindeki poşetlerden birini bile vermeyeceğini biliyordum. Bu yüzden sessizliğimi koruyarak, devimi takip etmeye başladım. Patikanın topraklı yollunun kenarlarında rengârenk açan çiçeklere bakındım, her biri farklı şekilde, farklı renkte ve kokudaydı; tertemiz oksijenin içine küçük parçacıklarla saçılmıştı kokuları.
''Böyle bir alanda, ikimize ait bir ev olsa keşke...'' dedi Chanyeol önden yavaş yavaş ilerlemeye devam ederken.
''İkimizin de kafa dinlemek için kaçacağı, huzurlu ve hiçbir işin olmadığı bir ev...''
''Seni istediğim anda öpebileceğim, istediğim anda sarılabileceğim bir kulübe bile olur.''
''Yeter ki birlikte olalım.'' Dedim havada asılı duran cümlesine karşılık. Gülümsediğini hissetmiştim ve bu his huzur vericiydi.
''Hem... Belki şey de yapardık.'' Dedi.
''Ney?''
''Kız ile erkeğin yatakta yaptığı şey!'' dedi. Akan suyun sesi az da olsa duyulmaya başladığı sırada.
''Sen sapıksın Park Chanyeol!''
''Senin sapığınım!''
Gülümsemesine gülümsemeyle karşılık vererek akan suyun yanındaki hafif nemli çimenlerin üstüne oturdum ve derin bir nefes alıp verdim.
Chanyeol suya eğilerek meyveleri ve sebzeleri yavaşça yıkıyordu, akan suyun ve Chanyeol'un kısık seste mırıldandığı BaekHyun oppanın Beautiful şarkısının huzuru tüm ormanı sarmıştı.

Gülümsemen kalbimi eritiyor,
Gözlerimiz buluştuğunda, kalbim hızla çarpmaya başlıyor,
Gülüşümü kalbinin derinlerinde hatırla,
Günde birkaç kez, bunu düşün
Sana söylemek istediğim o sözcükler, çük güzelsin

Nakaratında Chanyeol'un muntazam sesine destek olarak söylemeye başlamıştım. Elindeki meyve ve sebzeleri yıkamayı bitirip yanıma oturduğunda şarkıya aralıksız devam ediyorduk. Gözlerimiz birbirinden ayrılmıyordu, hafif ıslak olan elleri iki elimi de sıkıca kavramıştı ve kalbimin en derininde saklı kalan duyguların her birini açığa çıkartmıştı.
Eğer Chanyeol hayatımda olmasaydı; kalbim atmayı çok önceden bırakacak ve bir daha sevdiğim insanların arasında olmayacaktım. Eğer Chanyeol hayatımda olmasaydı; ailemin yanına geri dönecek ve istediğim meslekten ömür boyu uzakta yaşayacaktım. Eğer Chanyeol hayatımda olmasaydı; yarım olan parçamı asla bulamayacak, bir boşlukta, duygusuzca yaşayacaktım.
Chanyeol benim duygularımı, gerçek benliğimi, hayallerimi ve yaşamımı simgeliyordu.

Seninle tanışmış olduğum için çok şanslıyım,
Bir kez daha karşılaşırsak, sana söylemek istiyorum,
Sana doğru uçmak istiyorum,
Hep yanımda kal, çok güzelsin...

Şarkının bitimi ile Chanyeol dudaklarımın üstüne minik bir busekondurdu. Yanaklarım, yıkanan domateslerle yarışacak kadar çok kızarmayabaşlamıştı.
''Eğer bana kızarsan, seni buraya yatırırım ve ateşli bir şekilde öperim,bayılırsın...'' dedi ellerimi bırakmayan ellerini hafif sıkarak. Ağzımı bileaçamayıp kızarmaya devam ederken Chanyeol ayağa kalkıp beni kucağına aldı.
''Chan... Belin acıyacak!'' dedim aniden havalanmamın garipsemesiyle.
''İnceciksin zaten, bir şey olmaz.'' Dedi ve çevresinde bir tur dönüp gülmeyebaşladı. ''Bana büyü mü yaptırdın? Sana bu kadar âşık olmam normal mi?'' 

''Sen bana büyü yaptırdın bence, ne olursa olsun seni çok seviyorum.'' Dedim kollarımı boynuna doladığım adamın gözlerinin içine bakmaya doyamazken.
''Emekli olduğum an, seni kaçıracağım.'' Dedi kıkırtılarını eksik etmezken, gülümseyerek ona bakınırken.
''Ve bende seninle kaçıp evleneceğim.''
''Mi... Bebeğim bir şey söyleyeceğim ama kızmak yok...'' dedi biraz donuk da olsa neşesini hiçbir zaman eksik etmediği sesiyle.
''Pekala, ne halt karıştırdın yine?'' dedim gözlerinde cenneti gördüğüm adama bakınarak.
''Ben seninle... Bir kadın ile erkeğin yaptığı şeyi yapmak istiyorum.'' Dedi kızaran yanaklarını saklamadan. ''Mihi... Bebeğim ben seni çok arzuluyorum.'' 

Heart Stage ✔ | ChanyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin