Flashback/ 22 Haziran

87 4 0
                                    

Müzik videomuz yayınlandığı andan itibaren instagram hesabımıza doluca mesaj geliyordu. Şirketin prova odasında oturmuş ve dördümüz de telefonlarımıza radyoaktif bir maddeymiş gibi bakınıyorduk. Aşırı fazla gelen bildirimler, ailelerimizden ve arkadaşlarımızdan ardı arkası kesilmeyen mesajlar ve aramalar... Resmi olan ilk çıkışımız değildi ama şarkımız gerçekten de fazla mükemmel olmuştu. Ritmi, dördümüzün de birbirine uygun sesleri, kısa da olsa çıktığım nota ve daha az dans etmediğim bölüm. Hepsi o kadar güzeldi ki; müzik videosundaki canlı renkler yaz mevsiminin en güzel duygularını barındırıyordu adeta. Kırmızı, pembe, sarı ve birbirine karışmış renk cümbüşü mükemmel bir uyum içerisindeydi.
Giydiğimiz kıyafetler, müziğin ritmi ve sözleri, dansımız ise diğer şarkılarımıza göre daha güzeldi sanki. Her zamanki soğukkanlılığımız gitmiş yerine sevimli yaratıklar olarak ortaya çıkmıştık. Bir hafta sonra müzik programlarında gösteriye çıkacaktık ama nedensizce içimde aşırı kötü bir his vardı. Hani fazla mutlu olduğun bir olaydan sonra tüm kötü olaylar peş peşe gelerek seni yıkmaya çalışır da kendi başına ayakta durmaya çalışırsın ve en sonunda dizlerinin üstüne çökersin ya... Başımıza nedensizce çok kötü bir şey gelecekmiş gibi hissediyordum. Sanki Xo'nun başına o kadar kötü bir olay gelecekmiş de ilk yıkılan ben olacakmışım gibi hissediyordum.
Ya kalbim atmayı keserse?
Üyelere ne olacaktı?
Onlar ben olmadan nasıl devam edeceklerdi?
Chanyeol'a ne olacaktı?

Ölüm bazen dünyanın en garip olayı olabiliyordu. Eğer bir insan ünlüyse ya da parası varsa ölüm haberi başkalarına para kazandırıyordu, eğer fakir ve tanınmayan biri ise umursanmadan sessizlik içinde ölümün soğuk kollarına ruhunu bırakıyordu. Eğer kalbimden dolayı bir sorun yaşar da gözlerimi bu hayata yumarsam insanlar benim hakkımda konuşacaktı. Dergiler, gazeteler ve televizyonlar benim adımda saçma sapan haberler yapacak; ailemi, arkadaşlarımı sıkıştırarak onların yaralarını daha da derin açacak sorular soracaklardı. Onların gözyaşları milyon tane habere konu olacak ve onlar her ağladığında beni doğru düzgün tanımayan insanlar dalga geçercesine konuşacaklardı.
Exo'ya ne olurdu düşünemiyorum. Büyük ihtimalle Kyungsoo oppa, Chen oppa, Xiu oppa ve Sehun soğukkanlılıklarını korumaya çalışarak bana veda edeceklerdi. Baek oppa ve Kai sessizce köşede ağlayacaklar, Suho oppa ise başımdan ayrılmadan Lay oppa ile Chanyeol'ü sakinleştirmeye çalışırken kendini güçsüz düşürecekti.
Xo ise yok olma eşiğine gelirdi. Lisa unni Xiu oppaya sarılarak hıçkırıklar içinde ağlar, Jennie ve Jisoo unni ise tabutumun başında kendilerini paramparça ederdi.
Peki, Chanyeol?
O... Onu düşünemiyorum. Onun hıçkırıklar içindeki çığlıklarını, ruhunu alması için Tanrı'ya yalvarışlarını ve kendini öldürmek istermişçesine parçalamasını düşünemiyordum.

''Ufaklık.'' Dedi Jisoo unni bacağıma dokunarak. ''Daldın.''
''Sadece düşünüyordum. Üzgünüm.''
''Neyi düşünüyordun bakalım?'' dedi Lisa unni yere uzanarak. Telefonunu kapatıp bir köşeye atmıştı anlaşılan.
''Eğer bana bir şey olursa... Exxo'nun ne durumda olacağını düşündüm.'' Dedim. Üyelerin gülümseyen suratları birden asılmıştı. Onlara bakamadan ellerimle uğraşmaya başladım.
''Sana bir şey olursa – ki buna asla izin vermeyeceğiz – Xo tamamen bitecek. Bizim küçük Mihi'miz olmadan insanların gülümsemesine gerek yok.'' Dedi Jennie unni.
''Hatırlıyor musun? Henüz stajyerken bana şey demiştin. 'Gerçek bir aileye Kore'ye geldiğim an sahip olmadığımı anlamıştım ama bu şirket benim ailem oldu unni. O yüzden bende güçlü olarak ailemi gülümseteceğim.'. Biz de senin için güçlü olarak bizden ayrılmana asla izin vermeyeceğiz ufaklık.'' Dedi Lisa unni.
''Hem kalbinde biz olduğumuz sürece, Chanyeol ve Exo olduğu sürece asla durmayacak. '' dedi Jisoo unni ve sessizce döktüğüm gözyaşlarını fark ederek bana sarıldı. '' Sen bizim için bahşedilmiş en güzel meleksin ufaklık. Exxo'nun en küçüğü ve gözdesisin. Chanyeol'un kalbisin. Bir daha asla bunu düşünme olur mu? Hayranlarımız bizi bekliyor, evde mutfak seni bekliyor. ''
Gözyaşlarım arasında kıkırdayarak ona sarıldım. Lisa ve Jennie unni de yanımıza gelip, bize sarıldılar. Xo olmak zordu, bu adı taşımak zordu ve sorumluluklarımız da zordu. Her birinin nasıl yorulduğunu görebiliyordum ama hiçbiri bundan şikâyet etmiyordu. Merdivenlerden gelen gürültülü ses ile birbirimizden ayrılık yanaklarımdan akmaya devam eden yaşları sildim.

''MİHİ! JENNİE! JİSOO! LİSA!'' diye bağırarak içeri giren Sehun'a bakınmaya başladık. Üzerinde hala pijamaları bulunan, uykusuzluktan bayılacakmış gibi yarı uyur halde giren Kai sessizce selam vererek prova odasının köşesine doğru ilerledi. Suho, Lay ve Xiu oppalar sakince yanımıza oturup ellerindeki poşetleri yere bıraktılar. Kyungsoo oppa elinde kocaman, pembe bir pastayla yavaşça yanımıza ilerlerken Chen oppa da onunla uğraşmaya devam ediyordu. Baekhyun oppa mutlu mutlu Chanyeol'e bir şeyler anlatarak prova odasının kapısını kapattığında burukça gülümsedim. Chanyeol ile göz göze geldikten sonra benim ağladığımı anladığını hissetmiştim. Ayağa kalkıp ona doğru koştum ve kollarımı sıkıca boynuna dolayarak kafamı omzuna gömdüm. Belimden sıkıca kavrayarak bana sarıldı ve birkaç adım arkaya giderek saçlarıma ufak bir buse kondurdu.
''İyi değilsin.'' Dedi fısıldayarak.
''D-dışarı çıkalım azıcık. Lütfen.'' Dedim. Chanyeol beni yere bırakarak prova odasının ortasında film izlermişçesine bizi izleyen Exxo'ya birkaç bir şey söyledi ve ellerimizi birbirine kenetleyerek prova odasından ayrıldık. Şirketten çıkana kadar bizi gören herkes müzik videosu için tebrik etti.
''Chan!'' dedi bir ses. Yavaşça arkamızı döndüğümüzde SooMan sunbeannimin bize baktığını gördük. Sakince ona selam vererek Chanyeol ile ellerimizi birbirinden ayırdık. ''Nereye bakalım çocuklar?''
''Mihi biraz hava almak istedi. Yarım saat içinde döneceğiz.'' Dedi Chanyeol. Sesinde garip bir tını vardı. Sanki aklımdan geçen her şeyi biliyormuş gibiydi.
''Mihi?'' dedi SooMan sunbeannim. Kendime engel olmaya çalışmadan koşup ona sarıldım ve burukça gülümsedim.
''İyiyim. Merak etmeyin efendim.'' Dedim ve bir adım geri çekildim. SooMan sunbeannim yavaşça gülümseyerek yanımızdan ayrıldı.
Chanyeol ile şirketten dışarı çıkar çıkmaz gitmek için bir yer aramaya başladık.
''Şey... Şirketin arkasındaki parka gidelim mi?''
''Neden olmasın? Ama bana neden ağladığını anlatacaksın.''
''Ben sadece... Yine kalbimde bir sorun olursa sana ne olacağını düşündüm.''
''Kalbinde bir sorun olursa benim kalbimde de bir sorun olacak demektir.''
''Öyle deme.'' Ellerimizi birbirinden ayırmadan yavaş adımlarla parka doğru ilerliyorduk. ''Sensiz ben bir hiçim.''
''Bende öyle. Sen olmasaydım hayatımda, koruyacağım pek bir şeyim olmazdı.''
''Sana neden âşık olduğumu hatırlatıyorsun sevgilim.''
''Neden âşıksın bakalım sulu göz?''
''Çünkü sen her şeyi içinde yaşayan, dışarıdan bakıldığında aşırı güçlü bir yodasın. Ama kalbin... O kadar narin ve kırılgan ki; en ufak olayları bile kafana takıyor, sorunun çözümünü bulana kadar düşünüyorsun. Düşünmek ağır geldiği zaman da kendini prova yaparak tatmin etmeye çalışıyorsun. Exxo senin için her şeyden bir tık daha önde. Çünkü onlar senin ailen. Ben... Senin ailenim. İşte seni bu yüzden seviyorum.''
''Ah. Seni öpeceğin!'' dedi ve parkın girişine henüz varmışken çevredeki insanları aldırmadan dudaklarımızı birbirine kenetledi. Belki bu öpüşünde öfke kustu, belki de tüm sevgisini benimle paylaştı.
Ne olursa olsun... Chanyeol benim hayatımdı. Altını çizdiğim kitaplardaki en değerli cümlelerimdi.


Heart Stage ✔ | ChanyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin