Savaş kendini kapıyı sertçe kapattı ve tek kelime etmeden patikadan yürümeye başladı. Durdum ve daha ne kadar gidebileceğini bekledim. Ama o durmadı. "Savaş!" diye bağırdım. Sallamadı. Tekrar bağırdım. Yine umursamadı. "Böylece çekip gidince herşey düzelecek mi sanıyorsun ha! Savaş sen değil miydin lay lay lom olsun diye Yağmur'u parmağında çeviren! Onun Can'dan bi aralar hoşlanması neden bu kadar ağırına gitti ki! En azından kız biriyle birlikteyken onun duygularıyla oynamıyor bence birazda bu taraftan düşün!" diye bağırdım en son. Arkasını döndü bu sefer. Gözlüklerinin arkasındaki kıpkırmızı gözlerle bana baktı. Sinirden yumruğu mu iyice sıktım. Savaş da "Noldu Ayaz? Niye bu kadar zoruna gitti çekip gitmem! Farkında değil misin aramızda hep bi kaçan, mutsuz olan benim! Hiçbir zaman sizin gibi olamadım, hep kaçtım tamam mı? Ben bi kere Yağmur'un bana Mira'nın sana baktığı gibi baktığını hatırlamıyorum!Sen mutluysan başkalarına karışmaktan vazgeç artık!" diye bağırdı. "Cidden mi! Ben hep mutluyum öyle mi? Hayatım boyunca Mira kadar birini sevmedim ve sevemeyeceğim! Bi daha asla o anıları yaşayamayacağım! Ve benim hayatımda değer verdiğim tek kadın istismara uğramış olabilir! Ben bu acıyla nasıl yaşayabilirim ya! İçimden bir parça gitti sanki biri gelmiş kalbimi söküp atmış gibi! Benim narin dokunurken bile korktuğum sevgilimin başına neler gelmiş! Sen sen bununla yaşayabilir misin?!" gözlerimden yaşlar boşalıyordu. Hayatımda ilk defa kendimi bu kadar çaresiz hissettim. Yaşlar durmadan akıyordu. Savaş yanıma geldi ve bana sarılmaya çalışdı. Onu direk elimle ittim. Ben o Kerem denen herifi öldürmeden rahat edemezdim! "Savaş. Bak kardeşim. Bu durumdayken senden bişey istemem doğru olmaz ama, ben o Kerem denen herifi öldürmeden rahat edemem be! Kardeşim benimle gelir misin?" Savaşa baktım. Başını salladı. Sonra arkadan bi araba sesi duydum. Arkamı döndüğümde Mira yerde yatıyordu. Ne?! Mi-mira'ya ne oldu! Hemen yanına gidip onu kucağıma aldım. Savaşa da "Ambulansı arasana LAN!!" diye bağırdım. Yağmur'a "Kim çarptı gördün mü?" diye sordum. Başını salladı hayır der gibi. Ben korkudan kafayı yicektim. Eskiden bana gülen yüzünde hiçbir duygu yoktu şuan. Elimi yüzünde gezdirdim. O güzel yemyeşil gözleri bana bakmıyordu şuan. Bir az sonra da Can ile Melisa geldi ikisininde gözleri doluydu ve ifadeleri çok sertti. Melisa Mira'yı görünce hemen "Noldu?" diye sordu. Cevap veremedim. Sonra ambulans seslerini duyduk. Hemen ambulansa aldılar bende yanına bindim. Sonra telefonuma bir mesaj geldi. Mesajda "Kerem işini halletmesen iyi olucak malum sevgilin hiç iyi görünmüyor Ayaz! -X" yazıyordu. Telefonu hemen kapattım. Sonra Mira'nın elini tuttum. Yüzü çok solgun duruyordu. Elini tutup ağladım. Tutamadım kendimi. Hastaneye ulaşınca hemen indik. Mira'yı bi odaya aldılar. Girmek istedim ama sokmadı gerizekalılar! Son bir kez Mira'nın solgun suratına bakıp ona hoşçakal dedim. Ondan özür de dileyememiştim. Hayır dilemeyecektim. Bal gibi dileyeceksin olum! Yo. Yine hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım duvara yaslanıp. Sonra bizimkiler geldi yanıma. Gerçi hal bizimkiler olduğunu sanmıyorum. Ne oluyordu bize böyle sahi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16
Teen FictionBu iki arkadaş grubu içinizden. En yakınınızdan. Bunu okurken içinizde sıcaklığı hissedeceksiniz. İnanın! Mira, Melisa, Merve ve Yağmur; o klasik, sımsıcak, samimi kız gruplarından. Ayaz, Can, Berke ve Savaş da o mızır, eğlenceli ve çılgın tayfada...