Havuz Partisi

14 1 0
                                    

Joey'den:
Celine'le aynı anda birbirimize bakıp şok olduk:/ kapıyı kapatıp perdeyi çektik ve sırtımızı kapıya yasladık. Hala şokdaydık.
C:S-sende-
J: Evet! Gördüm aaa!:/
C: İnanamıyorum oha:D
J: Bende:D
Yukardan pansuman eşyalarını aldık ve Celine ile Blake'in yanına döndük.
B: Size ne oldu?
I: Evet iyi misiniz?:/
J-C: Iıııı-
B: Neler oluyor?
J: Biz bir şey gördük:/
I: Ne?
C:Sude ve Mark...
B-I: Neee?!
C-J: Öpüşüyorlardı!
B-I: Aaaaa!
C-J: Evett! Bencede Aaaa!
B: Nasıl ya:D
C: Baya:)
J: Hemde havuzda:)
C: Müzik eşliğinde :D
Ben Ilgın'a Blake de Celine'e baktı:) Kızlarda;
C-I: Iıı...pansuman! Iı evet!
B: Ilgın kaşıma cidden dikiş falan atmayacaksın değil mi?
I: Tabiki hayır? sen salak mısın?
B: :/
I: Daha önce de kaş pansumanı yaptım sadece.
J: Kime?!
I:Sudeye!
J: Aaa:)
Ilgın Blake'in kaşına bir şeyler yaparken Celine bir bana bir pansuman eşyalarına bakıyordu:)
J: Iıı pansuman yapmayı biliyor musun Celine?
C: Şeyy... sanırım. Makyaj gibi bir şey olmalı?
J: Yandım!
C: Hayır ya dur yapabilirim! Deneyeceğim!
J: Dudağım patlak ve sen benim üzerimde deneme mi yapacaksın?!
C: Joey! Çok konuşuyorsun! Sus ve sabit kal! Dedi kafamı çevirdi.
J: Aahh! Yanıyor!
C: Joey!
J: Afedersin:(
B: Ahahah:D
C: Sus Blake! Sana da pansuman yaparım yoksa!
B: Özür dilerim bir tanem:(
I: Celine? Sevgilimi mutanta döndürmüyorsun değil mi?
C: Hayırr! Aa! Rahat bırakın beni konsantre olayım!
Ben tam konuşacakken;
C: Dudağın patlak,benim pansuman yapmam gerekiyor ve sen sürekli konuşuyorsun!
Sözüm yarıda kesildi. Birkaç dakika sonra ikiside pansuman yapmayı bitirdi.
C: İyi misin?
J: Aslında... Evet:) Üstüne gittik ama sanırım yapabiliyor;)
C: Teşekkürler?!
B: Sağolun kızlar:)
Birkaç dakika sonra Mark ve Sude ıslak bir şekilde yanımıza geldiler.
M: Aa siz geldiniz mi?
C: Sude? Senin neden yüzün kırmızı:) dedi Celine beni dürterek:)
S: Yok bir şey ya. Önemli değil.
J: Nasıll? Önemli değil?
M: Siz ikiniz ne biliyorsunuz?
C-J: Sizi gördük ahhahaha:D
S:Iııı-- Sude git gide bordoya dönüyordu:) ve içeri gitti.
M: Celine! Joey! Ne var yani?:) Alt tarafı...
C: Alt tarafı nee?:)
M: Celinee! Çocuk musun? Biliyorsun işte!
C: Mmmmm,bilmiyorum hayır?
M: Celi-
C: Tamam tamam sakin ol:) dedi ve kolunu Mark'a attı,boyu yetmediği için parmak ucunda yürüyordu:)
B-I-J: Ahahah:D
C: Bak Markçım öpüştünüz! Bunu rahatça söyleyebilmelisin;)
M: Sen çok fenasın gerçekten:) Pis manyak seni:) dedi ve Celine'in saçlarını karıştırıp gitti.
C: Ya saçım fönlüydü!
B: Sen artık gel bakalım saat geç oldu kudurdun yine.
C: Yaa benim uykum yok ama Blake!
B: Celine saat 03.45 !
C: :/ iyi geceler herkese:(
I-J: İyi geceler:)
Celine ve Blake yukarı gitti Ilgınla yalnız kalmıştık.
J: Randevumuz da yalan oldu:(
I: Evet:( gideriz tekrar:)
J: Çok endişelendim o sokakta size bir şey olacak diye!
I:Bende size! Neyse bu konuyu kapatalım:) Dudağın nasıl?:/
Bu sorudan fırsat bulup:)
J: Çok kötü ya çok acıyor:(
I: Ne? Ama iyiydin az önce:(
J: Şuan çok kötü:(
I: Aay:/ ne yapayım senin için?
J: Öpsen geçer:/
I: Aa tamam:) bir dakika ne?! Haa bilerek yaptın! Pis oyuncu!:) dedi ve koluma hafifçe vurdu:) bizde yukarı odama çıktık.
Blake'den:
Celinele odaya çıktığımız anda sanki üstüne uyku çökmüş gibi yatağa bıraktı kendini:)
B: Celinee! Kalk bir tanem pijamalarını giy,makyajını çıkart:)
C: Kaldırsana.(suratı yatağa gömülü şekilde) Celine'i kaldırdım,bavuldan pijamalarını ve makyaj çantasını aldım ve onunla birlikte hepsini tuvalete bıraktım.
5 dakika sonra...
B: Celine? Giyindin mi?
C:------
B: Off! Celine! Kapıyı açtığımda. Celine makyajını çıkarmış ve pijamalarını giymişti ama duvara yaslanıp uyuya kalmış:) onu kucağıma alıp yatağa bıraktım. Uykusu kaçmasın diye aşağıda yatacaktım,yanağından öptüm tam kalkarken elimi tuttu ve;
C: Gitme.( gözü kapalı şekilde)
Hoşuma gitmişti yanına yattım. Bana sarıldı ve her zamanki gibi kafasını boynuma gömdü. Bende ona sarılıp saçlarını kokladım:)
C: Kaşın nasıl?
B: İyiyim aşkım merak etme:)
C: Tamam:) dedi ve gözlerini kapattı,bende kafamı onunkine yasladım ve gözlerimi kapattım.
Sude'den:
Off uyuyamıyorum. Hala heyecanlıyım. Neden heyecanlıyım? Bilmiyorum. Celine ve Blake Blake'in odasında,Ilgın ve Joey Joey'nin odasında, bizde Mark'ın odasındaydık. Mark'a dönüp;
M-S: Ben uyuyamıyorum:/
İkimiz de güldük:)
M: Şeyi düşünme-
S:Iıı aslında sanki uykum geldi gibi:) iyi geceler.
M: İllaki bu konuyu konuşacağız. Yarın sabah kaçamayacaksın;) dedi ve bana sarılıp gözlerini kapattı. Bunu yaptığıma cidden inanamıyorum:) Konuyu açmak istemememin garip yanı da bir anda gelen cesaretimle Mark'ı benim öpmem.
Sabah...
Uyandığımda Mark'ı saçlarımın uçlarıyla oynarken buldum.
S: Günaydın.
M: Oo uyuyan güzel günaydın öğlen oldu neredeyse.
S:Ne!?
M: Herkes kahvaltısını etti ben dışında.  
S: Benim sevgilim beni mi beklemiş?
M: Hımm. Olabilir. Bence dışarıda kahvaltı edebiliriz, dedi aramızdaki mesafeyi biraz kapatarak. Açıkçası bunu yine tekrarlamak istemiyorum.
S: Bilmem. Biz kızlarla bugün-
O kelimeyi söylemek istemiyorum.
M: Siz kızlarla bugün?
S: Şeye girecektik.
M: Nereye?
S: Off Mark havuza işte!
M: Hee o mesele.
Evin içinde birden çınlama sesleri duyulmaya başladı. Şimdi kalkmazsam dünkü şey tekrarlanacak. Sevgili olabilir.z ama şuanda istemiyorum. Bir kapıya birde Mark'a bakmaya başladım.
M: Şey acaba o dünkü mesele biraz fazla güzel değil miydi?, dedi ve yaklaşmaya başladı. Tam bu sorada hayatımı kurtaran Ilgın ve Joey çifti ellerinde tencere ve tava takımıyla içeri daldılar.
S: Günaydın!
I: Ay bugün herkes çok uyuşuk. Celine ve Blake salonda klimanın karşısında oturuyorlar siz burda az kalsın ö-
Joey Mark'a göz kırparak Ilgın'ın sözünü kesti çünkü  Ilgın bazen bazı şeyleri hiç düşünmeden söyleyebiliyor.
J: Ölümüne uyuyosunuz. Değil mi?
I: Ahah. Tamam öyle olsun. Bu arada akşam havuz partisi var haberiniz olsun. Bir tek sizin haberiniz yok.
J: Bir şey sorabilir miyim şuan aklıma geldi? Sizin ve bizim evlerimiz sadece çitlerle ayrılıyor ve siz genelde arka bahçedeki mutfakla bağlantılı olan o küçük kırmızı kapıyı hep açık bırakırsınız. Yani eve girebiliriz.
I: Aa. Evet. Hadi gel bakalım.
Ilgın'dan:
Joeyle beraber evlerimizi ayıran çitlerin önüne gittik. Joey rahatça atladı ve yürümeye başladı.
I: Joey ben ne olacağım?
Komik bir şekilde duraksayıp geri döndü.
J: Iı tamam şey, sen azıcık kendini yukarı kaldır seni kucağıma alayım;)
Joey beni kaldırıp kucağına aldı sonunda arka bahçedeydik ama Joey beni yere indirmek yerine gözlerimin içine bakıp gülümsüyordu. Birkaç saniye sonra Celine ve Blake çifti camdan kafalarını çıkartıp bize bağırmaya başladılar.
B: Hey oraya nasıl geçtiniz?
C: Ilgın akşam için bana biraz-
I: Joey kapı!
Koşarak onlardan uzaklaştık. Ahahha. Kapının önüne geldiğimizde Joey kapıyı serçe parmağıyla itip bana baktı.
J: Bayanlar önden.
I: Oo baya havasız kalmış.
Joey ile beraber evin bütün pencerelerini açtık ve bavullarımızı almak için onların evine girdik. Bavullarla beraber dışarı çıkarken:
M: Oo nereye?
J: Konuşacağına yardım etsen?
M: Ha, evet tabi. Bu arada bir şey soracağım. Partiye kimleri çağırdınız.
I: Joey'in isteği üzerine! "Lexi" -
J: Jacob ve Brandon.
C: Hunter'ın kardeşi Brandon mı?!
B: Evet aşkım ama merak etme:) Brandon Hunter gibi değildir;)
C: Umarım. Sonunda KENDİ evimize girebilmiştik! Kızlarla eşyalarımızı odalarımıza yerleştirdik.
S: Kızlar ben parti için malzeme almaya gideceğim.
Evin bütün camları açık olduğu için Blake, Sude'nin dedikleri üzerine bize bağırmaya başladı.
B: Hayır! Sen gitmeyeceksin. Ben ve Celine "beraber" gideceğiz.
C: Iı peki.
B: Hadi o zaman.
Celine'den:
En son yemeğe gittiğimiz akşamdan dolayı Blake'in arabasına binmek istemiyorum. Her ne kadar çok romantik şeyler yaşamamız normal olsa da ben daha pek hazır hissetmiyorum. Bunun üzerine Blake'e:
C: Aşkım benim acaba yürüyerek mi gitsek?
B: Ne!? Bu sıcakta o kadar mesafeyi bana hiçbir kuvvet yürütemez.
Arabaya bindik. Blake bir an duraksadı ve ceplerini karıştırmaya başladı.
B:Telefonum! Telefonum nerde?
C: Iı bilmem. Evde mi unuttun acaba?
B: Hemen bakıp geliyorum.
Bu sırada Joey gelip camı tıklatmaya başladı.
J: Hey, mereba. Nereye?
C: Soru sorma sadece arabaya bin! dedim ve Joey'i arabanın içine çektim.
J: Şey arabaya binerim sorun yok ama ne oldu?:)
C: Blake'le ne zaman bu arabaya binsek ileri seviye romantiklik yaşıyoruz. Yani şey işte anlarsın ya ben-
J: Senn nee?:)
C: Off! Utanıyorum işte daha :/
J: Hahahah:D Joey birden duraksadı ve;
J: Acaba Ilgın'da mı böyle hissediyor?:/
C: Olabilir:/ Ama şöyle düşün ilk kez sevgilimiz oluyor ve şey işte biz utanıyoruz! Of yeter daha bu konuyu açma!
J: Tamam tamam:) sen merak etme:)
Blake geri geldiğinde;
B: Geldimm:)
C: :)
B: Evet şey ııı...nerde kalmıştık?
C: Iı Sen arabayı sürüyordun!:)
B: Hımmm,ben farklı hatırlıyorum sanki;) dedi ve bana yaklaşmaya başladı. O sırada Joey arkadan çıkıp:)
J: Hey! Bende burdayım!
B: Aaaaa! Senin ne işin var burda?!
J: Bende geleyim dedim:)
B: Of! Joey! Dedi.(bir gözü seyirerek) Ahahah:D kıyamam ya:)
J: Nee?
B: Yok bir şey :/
C: Ahahah kıyamam ben sana:) dedim ve yanağından öptüm biraz da olsa neşelenmişti:) Joey'le birbirimize göz kırptık ve Blake sürmeye başladı.
Mark'dan:
Saate baktım. Aman tanrım saat 16.00. Sude'yle beraber havuzun çevresini toplamaya başladık. Sude bir yandan topluyor bir yandan da havuza garip garip bakıyordu. Dayanamayıp Sude'ye:
M: Yeter artık garip bir şey yapmışız gibi şu havuza bakıp durma! Şimdi benle beraber havuza da girmezsin sen!
S: Ya Mark. Ben sadece hala olayın şokunu yaşıyorum.
M: Diğerlerinde de mi böyle olucaksın.
S: Diğerleri?
Gözlerimi devirip sessizce içeri gittim ve mutfağa oturdum ve Blake'in yarım kalan çubuk kraker paketini yemeye başladım.
Ilgın yukardan bağırarak yanıma geldi.
I: Joey nerde?
M: Şey telefon diye bir şey var!
I: Aaa doğru.
Ilgın merdivenlerin başındayken duraksadı ve bana döndü.
I: Noldu sana?
M: Hiiiç.
I: Hım. Öyle olsun.
Biraz sonra Joey'ler geldi.
I: Joey! Telefonunu almamışsın giderken merak ettim.
J: Geldim ama birinin bana yardım etmesi lazıım!
I: Geliyorum. Joeyle beraber havuz başına gittik ve tek başına oturan bir Sudeyle karşılaştık.
J: Sude?
S: İyiyim ben.
I: Tamam bu konuyu yarın konuşuruz şimdi sevgilinin yanına git çünkü paket paket çubuk kraker yiyiyor ve onlar bize akşama lazım.
J: Artık şu flamingoları şişirmeye başlayabilir miyiz Ilgın? Hava beni sinirlendiriyor ve bunaltıyor sonra daha da sinirleniyorum. Kısır döngü gibi çok tuhaf. Neyse! Sen şu yeşil karpuzu şişirmeye başla bende flamingoyu şişireceğim. Fazla büyük ve iki taneler.
I: Ahahahahahahha tamam.
2 saat sonra...
Ilgın'dan:
Lanet olsun ki şişirmek için kullanılan aletlerden biri şu an ortada yok.
J: Ben o flamingoyu ağzımla mı şişireceğim?!
I: Tamam ben içeri bakıp geliyorum.
İçeri girdim.
B: Bitti mi?
I: Maalesef hayır.
B: Bende arıyım belki bulurum sen git.
Blake'in dediği üzerine havuz kenarına geri döndüm.
I: Joey geldi-. Joey? Nerdesin?
Flamingo havuzun üzerindeydi. Sanrım rüzgardan uçmuş. Gidip kaldırdım.
I: Aaaa! Joey! İyi misin? Hayır iyi değilsin!
J: Nefesim...
I: Şey tamam bekle.
Şişirdiğim karpuzu havuza attım ve belli bir mesafeye kadar Joey'i kenara doğru çektim sonra kollarından tutup çıkarttım.
J: O-o flam-
I: Sussana! Nefesini boşa harcıyor!
J: Sanırım-
I: Sus!
J: Asıl sen sus bir şey demeye çalışıyorum şurda.
I: Dur ben gidip haber veriyim diğerlerine.
Tam gidicekken yattığı yerden kolumdan tutup kendine doğru çekti. Saçma ve ıslak bir şekilde:
J: Sanırım suni teneffüs gerekicek.
I: Şu anda ne kadar sırası bilmiyorum.
Bu sırada Blake ve Celine çifti kurtarıcım olarak gelirler.
C: Iıı.
I: Celine! Blake!
J: Hayır!
I: Birileri sonunda kendine gelmiş.
B: Burda neler olduğunu sorabilir miyim?
J: Şu-ş-şu gördüğün flamingonun içinde benim aylık nefesin bulunuyor. Adını da Joey koydum.
I: Onu şişiricem diye bayılcak gibi olmuş ve hala bana suni teneffüsden bahsediyorsun!
C: Ahahahah:D
B: Dostum ahah:D
J: Tamam be! ya gerçekten boğulsaydım bana kim suni teneffüs yapacaktı?
Celine ve Blake bir adım geri attılar. Ben önde kalmıştım.
J: Bende öyle düşünmüştüm;)
C: Artık şu flamingoyu biri şişirebilir mi?!
J: Hiç kusura bakmayın! Benden bu kadar! Biraz da Celine Blake çifti şişirsin lütfen!
Celine ve Blake aynı anda birbirlerine baktılar,Joey'de beni alıp içeri gitti.
J: Noldu bakayım size?
S: Bir şey olmadı!
M:Nasıl olmadı! Öpüştük! ve bu garip bir şeymiş gibi havuza bakıp duruyor!
Mark'ın kulağına eğilip;
I: Belki o anı hatırlamak istediği için bakıyordur;) diye fısıldayıp göz kırptım. Bu dediğimin üzerine Sude'ye baktı.
S: Ne oldu?:)
M: Üzgünüm:)
S: Tamam sorun değil:)
İkiside birbirine sarıldılar yerim:) Bunun üzerine Joey'de bana sarıldı:) Salak ya:) Bende ona sarıldım ve hazırlanmak üzere bizim eve gittim.
Blake'den:
Joey dev pembe bir flamingoyu şişirme görevini tamamen bize bırakmıştı.
C: Nasıl şişireceğiz bunu?
B: Iıı biz mi? Sen demek istedin sanırım?
Hahahah:D Celine'i böyle şoka sokmayı çok seviyorum:)
C: Ne? Ben de nasıl şişireyim kendimden 10 kat büyük şeyi?
B: Hahahha gel bakayım buraya:) dedim ve Celine'i kendime çektim.
B: Şaka yaptım bir tanem:) Ben şişireceğim sende bana yardım edeceksin;)
C: :) Da? Ben sana nasıl yardım edeceğim?
Celine'i yanağından kocaman öptüm:)
B:İşte böyle :) Bana enerji vereceksin:)
Oda benim yanağımdan öptü;
C: Peki böyle?:)
B: Tabiki böyle de olur :)
1,5 saat sonra...
Celine'den:
Blake 1,5 saattir o şeyi şişirmekle uğraşıyor ama eğer bırakmazsa kendi şişip havaya uçacak!
C: Aşkımm:) Avokadomm:) Bıraksan mı acaba?
B: Ne?! Bırakmak mı? Bu şeyi şişireceğim! Tam geri şişireceği sırada, sanırım şuanda cilveli Celine zamanı diye düşündüm:)
C: Blake:) dedim yavaşça yanına yaklaştım, saçlarını okşayarak;
C: Bir tanem,bırak bence artık,he?
B: Aa😍 Kendine gelip;
B: Celine! Dikkatimi dağıtmaya çalışma!
C: Öyle mi?:) Gel bakalım dedim ve elinden tutup ayağa kaldırdım:)
C: Gelmeyeceğine emin misin?:) dedim ve yanağından öpüp içeri gitmeye yöneldim:) Tabiki geldi hemen salak😂 kıyamam :)
C: Yeter artık! Sevgilim şişip Ay'a uçacak diye korktum! Yarısı şişti sayılır. Mark Sude! dedim parmağımla dışarıyı işaret ettim. Ve parti için hazırlanmak üzere bende eve gittim.
Sude'den:
S: Iıı...Mark sen bunu şişirebilir misin?
M: Hah! Tabiki! Ben kaslı bir insanım bebeğim;)
S: Mark,o flamingo senden şişko😂
M: Sude! Yapabilirim!
1 saat sonra...
Hahah:D Mark'ı o şeyle cebelleşirken görmek çok eğlenceli:) Neyseki 3. kişinin sonunda şu lanet flamingo şişmişti!
M: Aaaaa! Nefesimmm!
S: Ben sana dedim:)
M: Sude! Ölüyorum! Suni tenef-
S: Markçım hadi kalk:)
M: Of ya! :( Yanıma yaklaştı;
M: Çok yoruldum bana enerji lazım:)
S: :)
Bana yaklaştı ve dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu:) Umurumda değil! Neden utanıyorum? O benim sevgilim! Çoğu kızın hayali olan Mark Thomas benim sevgilim evet:)Artık utanmayacağım:)
M: Beklediğim gibi garip bir tepki vermedin?:)
S: Çünkü...ben artık utanmıyorum:) Sen benim sevgilimsin:)
M: :)
Markla içeri geçtik,erkeklere bye bye deyip kızların yanına eve geçtim.
Ev-
S: Kızlar! Ben geldimm:)
C: Hoşgeldinn:)
I: :) İkiside hazırlanmıştı, zaten öyle büyük bir hazırlık yapmadık. Suya dayanıklı ruj ve maskara sürdük üçümüzde bir de işte bikini falan normal hazırlandık. Tam evden çıkacağız kızlar beni durdurdu?
S: Ne oldu?
I: Şu Markla akşamki olayını anlat bakalım:)
C: Aynen:)
S: Off kızlar! Şöyle bir şey oldu o bana yaklaştı tamam ama bir anda ben onu öpüverdim:)
C-I: Nee??! Ahahah:D
C: Oyy kıyamam bir tanem benim:)
I: Nasıl bir şeydi garip mi? Çünkü Joey her an bu fırsatı kolluyor.
C: Blake de öyle:/
S: Oldukça garip:/ ama güzel de:) ay bilmiyorum!
C: Tamam gidelim hadi:)
Erkeklere geçtik ve 3 üde;
J-B-M:Ohaa! Çok güzel olmuşsunuz:)
I-C-S: Teşekkürler:) sizde çok tatlı olmuşsunuz;)
I: Celine! Allık da mı sürdün?
C: O benim derim Ilgın!
B: Güzel dedik ya utandı domates prensesi;)
C: Yapmayın ya:)
Br: Blaakee! Joeey!Markk! Özledim sizi dostum:)
B: Brandon!!! Naber dostum?
J: Ooo Brandon!:)
M: Nasılsın dostum?:)
Üçüde sarıldılar çok tatlılar :) Brandon bizim yanımıza geldi;
Br: Bu fıstıklar sizinkiler değil mi?:)
B: Evet:)
Br: Öncelikle abim ve yaptıkları için sizden özür diliyorum :/
C: Aaa:) sorun değil:)
Br: Senden de Blake abim seninkine takmıştı:/
B: Önemli değil dostum;)
Br: Ben Brandon tanıştığımıza sevindim. Dedi ve hepimize teker teker sarıldı:)
C: Bende:) Ben Ce-
Br: Sen Celine:) Nerden biliyorum Blake çok bahsetti:) Özellikle yeşil gözlerinden:) Sende Ilgın;) Joey'de senin o kumral saçlarından çok bahsetti ve sende Sude:) Mark'da senin gülüşünden bahsetti:)
C-I-S: Memnun olduk:)
Daha sonra Jacob geldi onunla da aynı şekilde tanıştık:) ikiside çok tatlıydı ve sonra Lexi geldi:/
L: Selam kızlar:) Ben Lexi;)
C: Selam ben Celine:)
L: Gözlerin ne kadar güzell:)
C: Seninde tırnakların:)
J: Kızlar ve anlaşma şekilleri?
I: Ben Ilgın:)
L: Siz kızlar cidden çok tatlısınız:)
C-I-S: Sendee😍
S: Bende Sude:)
Lexi çok tatlı bir kıza benziyordu:) biz kızlar ayrı konuşmaya başladık erkeklerde ayrı.
L: Ee kızlar:) bu huysuzların kalbini nasıl çaldınız anlatın bakalım:)
C: Aslında garip bir hikaye... Lexi'ye bütün tanışma hikayemizi anlattık.
L: İnanmıyorum! o kadar garip komik ve romantik bir hikaye kii :)
I: Biraz öyle oldu evet:)
L: Çok güzel ya siz en iyi arkadaşsınız onlar en iyi arkadaş birbirinizi bulmuşsunuz:)
C: Sende yok mu bir şeyler?:)
L: Şeyy:)
C-I-S: Anlatt!:)
L: Ama sır söz mü?
C-I-S: Söz!
L: Ben uzun zamandan beri Brandon'dan hoşlanıyorum:) ama bir türlü görüşemedik,konuşamadık falan filan:/
C: LEXİ!
L: Ne oldu?! Celine! Ödüm patladı!
I-S: Benimde!
C: Bugün söylemek için muhteşem bir fırsat! Bir bakalım kesin o da sana karşı boş değil:)
I: Aynen Sudeyi Mark'la nasıl sevgili yaptık:)
S: Seni de yaparız:)
L: Ya siz ne tatlısınız ya:)
C-S-I: Sendeee:)
Erkekler...
Blake'den:
B: Kızlar baya iyi anlaştı sanırım:)
Ja: Evet:) Siz baya tutulmuşsunuz:)
M: O kadar belli mi?:)
Br: Evett!:)
B: İşte bi tane insana böyle tam tutuluyosun oda gidiyor ömür boyu😍
J: Sizde yok mu bir şeyler?:)
Br-Ja: Hayıır!
J: Brandon sende de mi?
Br: Şey bilmem?
B-M: Ooooooooooooooooooooooo! Joey bir şey biliyor!
J: İsterseniz sizde bilin değil mi Brandon?
Br: Uff! Tamam ben uzun süredir...

Sonsuz MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin