Casino

25 1 0
                                    

Joey'den:
Bardan bir içki aldım ve Marklar'ın yanına oturdum. Oyun başladı. Saatlerce oynadık. Pes etmek yok. Paramız bittiğinde tişörtümü çıkartıp onu verdim.
X: Hepsi bu kadar mı?
M: Şey evet neden?
X: Güvenlik! Atın bu beş para etmez şeyleri dışarı.
J: Ya sen kimsin bizi dışarı attırıyorsun?
Ve kendimi gözümde hissettiğim bir darbeyle kapının dışında buldum. Kafam yerimde değilken söylediklerime dikkat etmeliyim. Bardaki kızlar:
X-Y: Sağolun çok eğlendik. Yarın akşam yine aynı saatte, diyip bir öpücük attı. Mark ayakta durmakta güçlük çeksede:
M: Yarın yine geleceğiz değil mi?
J: Soru mu sordun?
B: Kim soru sordu?
M: Hayır ya neden?
J: Ahahahahaha. Hadi otele dönelim!
Hep beraber yürümeye başladık.
B: Biz otele nereden gideceğiz?
M: Ahahha uçarak tabiki.
J: Durun kanatları getiriyim.
Sude'den:
Kızlarla beraber o kadar çok alışveriş yaptık ki sadece 50$ kaldı. Ve evet otele doğru yürüyoruz.
C: Kızlar Casinolar'ın önünden yürüyoruz dikkatli olalım başımı derde sokmak istemiyorum. Sonra Blake sayamayacağım kadar laf söyleyecek.
I: hahaa aynen.
S : Mesela şuradaki Casino'nun önündeki üstü olamayan erkeklerden uzak durmalıyız. Niyetleri iyiye benzemiyor. Dönmemiz gereken yerin tam orada kaldırımın köşesinde oturuyorlardı. Sanırım hayal görüyordum. Yok canım ne alakası var. Delirdim mi ben? Yok artık.
S: Yok artık!
C: Ooo😡
I: Iıı...
S: Kızlar, Mark, Blake,Joey. Iıı hepsi şey.
C: Gerizekalılar bunların tişörtleri nerede?
S: Siz ne yapıyorsunuz burada?
C: Siz salak mısınız?
I: Çıldırıcağım şimdi!
İ: Bende...
Zaten biz kızlarla erkeklere bir sürü kıyafet almıştık, ama onlara çok sinirli olduğumuz için onları erkeklere vermek istemiyorduk ama aynı zamanda vermek zorundaydık, sokakta üstsüz dolaşamazlardı sonuçta. Daha sonra kıyafetleri onların üzerine hızlıca fırlattık.
M-J-B: Aaa, ooo, sakin olun!
S: Gerizekalı, giy şunu.
M: Aaa pudingim sen burda mısın? ( gözleri kapalı bir şekilde)
J: Aaa, Ilgın aaa aşkım burda mı?(Eli ayağı ayrı oynar bir şekilde)
I: Ben senin aşkın falan değilim.
B: Prenseeessss, aaaa nerdee dedi ayağa kalktı ve yere kapaklanması bir oldu.
Celine ayağını Blake'in kafasına koydu ve onun kafasını hafifçe ittirdi.
B: Ooo uzay yolculuğuna mı çıkıyorum?
C: Blake! Siz ne b*k yediniz?!
B: Hayatımmm:) Sakin ol prensesimmm:) sadece casinoya gittik:)
M: Veee biraz eğlendik:)
J: Kızlarla :)
C-I-S: NEE?! KIZLAR MI?!
J: Sakinn olunn:) arkadaşça:)
I: Biz size gitmeyeceksiniz demedik mi?!
S: Hadi tamam gittiniz,sarhoş da oldunuz ona da tamam, ama tişörtlerinize kadar soyulmak da ne?!!
M: Ayy sakin olunn:) sonuçta güzel sevgililerimiz bize micheal kors'dan çok güzel tişörtler almışş:)
S: Off pişman oldum sana ne aldıysam!
C-I: Bende!
C: Yürü! Kalk Blake otele gidiyoruz!
I: Sizde aynı şekilde kalkın hadi! Yoksa çok kötü olacak!  Dedi. Erkekleri zorlukla da olsa otele götürmeyi başardık. Hepimiz kendi odalarımıza gittik. Ben ve Mark kalmıştık. Ona gerçekten çok sinirliyim, yaptığım kahvede boğmak istiyorum onu! Kovaya duştan soğuk su doldurdum ve resepsiyondan da bir kova buz getirmesini istedim. Buzları soğuk suyun içine attım. Mark'a içmesi için kahvesini verdim.
M: Ay sağol pudingim:)
S: Kes sesini! İç şunu! Bana yavru köpek gibi baksa bile ona gerçekten çok sinirliyim. Kahvesini bitirmeden buzlu suyu başından aşağıya boşalttım:) hahah şok geçiridi gerizekalı:D
M: Oha! Napıyorsun Sude?!
S: Ayılabildiniz mi sonunda?!
M: Tamam ayıldım da daha sıcak ve kuru bir yöntem bulamadın mı?
S: Hayır bulamadım! Kurulan ve yat! Konuşmak istemiyorum senle!
M: Su-
S: Hayır Mark! Şuanda olmaz! Kurulan ve yat! Dedim ve bende uzandım ve bu saçmalıkları unutmaya çalıştım.
Celine&Blake
Celine'den:
Blake'le odaya gittik, bütün yol boyunca bana tutunduğu için onu bıraktığımda yere yapıştı:D ne kadar gülmek istesem de gülmedim.
B: Ahh! Celinee!
C: Ne var?!
B: Canım acıdı!
C: Conom ocodo! Sen bekle daha çok canın yanacak!
B: Iııı:/   Sanırım az da olsa ayılmıştı. Şuan da ona asla kahve yapmazdım ama bir an önce ayılmasını istiyorum ki ona daha rahat bağırabiliyim!
C: Al iç şunu.
B: Celinee:) çok gerginsinn;) rahatla birazz:)
C: Şu yüzündeki daimi sevimsiz sırıtmayı kesmessen ağzının oratsına vuracağım!
B: Prenseees:( sen bana kızamazsın ki:)
C: Aaaa tabi:) Biz izin vermediğimiz halde casinoya gidin, şapşal şekilde sarhoş olana kadar için, üstüne BAŞKA KIZLARLA  eğlenin ve haa birde tişörtlerinize kadar soyulun:) haha:D tabiki kızmayacağım:)
B: Canım sevgilim benim:)
C: Dalga geçiyorum! Öyle bir kızacağım ki asla unutamayacaksın! Dedim ve yanımda duran şişe suyu Blake'in suratına boşalttım.
B: Ayılmıştım ben ama ya!
C: Olsun;)
B: Off Celine... Seninle çok işim var.... Dedi ve iç çekti.Sen daha dur Blake Gray benim aklımdakilerden haberin bile yok o zaman uğraşırsın benimle 😈
C: Hadi yat artık!
Bana üzgün üzgün bakarak yatağa uzandı.
B: Sen?
C: Ne ben?
B: Sen yatmayacak mısın?
C: Yatacağım?
B: Ee gelsene o zaman.
C: Aa o konu,ben seninle yatmayacağım;)
B: Nee?! Celine abartmıyor musun?
C: Cidden bunu tartışacak mıyız? Konuyu kapattığıma minnettar olmalısın! Kes sesini ve uyu!
B: O zaman ben koltukta yatayım bari:(
Blake'e "kes sesini artık" der gibi baktım ve sanırım anladı ki ışığı söndürüp yattı. Bende koltuğa kıvrılıp gözlerimi kapattım.
Ilgın&Joey
Ilgın'dan:
Joey gerizekalısını gerçekten boğmak istiyorum!
J: Ooo ağır ol güzellik aklımdakileri tahmin edebiliyorum:)
I: Joey kaşınma! Git bir duş al ve insan gibi gel o zaman sana daha rahat bağırabilirim!
J: Aa-
I: JOEY!
J: Tamam tamam gidiyorum:) dedi ve bir kaç dakika sonra döndü.
J: Ay rahatladım:) bu arada canım sevgilim sen bana ne güzel şeyler almışsın öyle;)
I: Konuyu değiştirme çünkü gerçekten çok sinirliyim!
J: :(
I: Neden size yapmayın dediğimiz halde bu durumdasınız?!
J: Bilmiyorumm! Gelişiverdi bir anda.
I: Gelişiverdi:) öyle mii? Peki tamam hadi iyi geceler sana.
J: Fazla iyi bir değişimdi hoşuma gitmedi:/
I: .........
J: Demek sessizlik savaşı. Yalnız sen konuşmadan duramazsın:)
I: ..........
J: Sanırım durabilirsin:/
I:..........
J: Off! Yarın illa ki konuşacağız. İyi geceler.
I: ...........
Telefonumla oyalanırken Celine aradı. Joey'nin uyuduğundan iyice emin olunca telefonu açtım.
I: Efendim?
C: Sudeyi de aradım,aklımda süper bir plan var havuz başına gel:)
I: Ooo hemen geliyorum:)
Aşağıya kızların yanına indim:)
I: Ee nedir bakalım yeni plan?:)
C: Yarın yine alışverişe gideceğiz:)
S: Ee sonra ne alacağız ordan?
C: Bunlar bizim kısa ve ona benzer tarzı kıyafetler giymemizi istemiyorlar değil mi?😈
I: Ben anladım 😈
S: Ben niye anlamadım?:(
Celine'le birbirimize bıkmışçasına baktık ve;
C-I: Nedeen Sude?😫
S: Iı şey:/
C: Tamam olabildiğince açık anlatacağım. Yarın akşam gece yarısı bara gideceğiz sırf onlara inat olsun diye ama asla sarhoş olmayacağız sadece onları kızdırmak için ama onlarla karşılaşınca sarhoşmuşuz  gibi davranacağız:)
S: Kıyafetlerde...:)
C:Akşam için;)
S: Celine sen dahisin:)!
C: Şey canım yok... Ay evet dahiyim sağolun sağolun:)
Hepimiz odalarımıza dağıldık. Odaya girdiğimde Joey:
J: Şey nereye gittin?
I:.....
J: Hala mı peki tamam!, dedi ve arkasını döndü. Aynı şekilde bende ona. Sabah uyandığımda Joey'in beni seyrettiğini farkettim. Hiç uğraşma dercesine gözlerimi devirdim ve bir dakika ben yerdeydim! Nasıl oluyorda akşam uyuduğum yerimde uyanamıyorum? Off belim. Joey yukardan hala beni izliyordu. Yerden hızlıca kalktım. Belimin ağrısından duramıyorum. Ama farkettirmek yok. Konuşmak da yok.
J: Sen iyi misin?
I:.....
J: Bari buna cevap ver.
I:...........
J: Off Ilgın yeter! Bak ayıldım artık konuşabiliriz.
I: .......
J: Ilgın! Tamam uğraşmayacağım,konuşma! Hahah şuanda Joey'nin kudurduğunu hissedebiliyorum:D ohh çok iyi hissediyorum şuan:)
Blake'den:
Gece Celine'e kıyamayıp onu yatağa koymuştum ve biliyorum daha da kızacak olsa bile bende yanına yatmıştım. Aa birde ona sarılıyorum şuan. Ama bir fikrim var:) Artık bana ne kadar kızdıysa onu yanıma koyduğumdan beri hiç bana sarılmadı:( Heh uyanıyor:)
C: Blake! Dedi ve bende sanki yeni uyanıyormuş gibi;
B: Aaa! Ne oluyor? Celine? Sen hani yanımda yatmayacaktın?:)
C: Bende sana onu soracaktım,ben senin yanında yatmayacaktım?
B: Ne ara geldin? Farketmedim;) Celine'in 'farketmedim' kelimesini duyduktan sonra belinde olan elimi sertçe itti.
C: Blake bak, sana seninle yatmayacağım diyorum sen çocukça oyunlar yapıyorsun.
B: Ne oyunu seni ben koymadım?
C: Yapma! Seni, beni buraya taşıyacak ve aramızı yumuşatmak için benim yanıma geri yatıp sana sarılmamı bekleyip sabahda bunları sanki ben yapmışım gibi gösterecek şeyler yapıcağını bildiğim kadar tanıyorum.
B: Oha? Neyse tamam ama of Celine! Ben seninle küs kalmak istemiyorum. Ben sevgilimi özledim:(
C: Bende seninle küs kalmak istemiyorum ama yaptığın daha doğrusu yaptığınız şey kolayca affedebileceğimiz bir şey değil o yüzden biraz daha özleyeceksin. Dedi ,göz kırptı ve tuvalete giyinmeye girdi. Ama hayır bugün beni affedecek! Celine tuvaletten çıkınca beklemediği bir anda onun beline sarılıp duvara yasladım ve olabildiğince yaklaştım.
B: Celine...hadi ama :) dedim fısıldayarak.
C: Blake...lütfen yapma. İşimi zorlaştırıyorsun! Dedi benimle aynı tonda:) sanırım yumuşuyor:) ben ona daha da yaklaştım ve kafasını çevirdi,yanağını öpmüştüm.
C: Sana yapma dedim değil mi? Kaçmaya çalıştı ama kaçamadı ahah:D
B: Hiçbir yere gidemezsin;)
C: Öyle mi? Dedi ve beni gıdıklamaya başladı,istemsiz onu bıraktım.
C: Beni zorlama Blake. Dedi ve odadan çıktı. Bu sefer cidden sinirlenmişti. Üzücü olan şu gerçekten haklılar!
Mark'dan:
Uyandığımda yumuşacık bir şeye sarılıyordum. Sudedir diye daha sıkı sarıldım sonra kalktığımda... Nee?! Tanrım! Sude! Aramıza yastık duvar mı yapmış? Off yastığa mı sarıldım ben bütün gece?:( Hazır Sude uyuyorken yastıkları kaldırayım. Yastığı tuttuğum anda;
S: Yastığa...sakın...dokunma!(gözü kapalı bir şekilde heceleyerek)
M: Cidden mi? Offlayıp geri yattım bu sırada da Sude kalktı. Benim şansım nedir böyle? Sude tuvaletten giyinmiş bir şekilde geri çıktı. Oha ne ara giyindi?
S: Ben kahvaltıya iniyorum.
M: Dur beni de bek- bekle diyecekken çıktı bile tanrım off!
Joey'den:
Mark ben ve Blake aynı anda telaşla odalarımızdan çıktık.
M-J-B: Durum çok kötüü!
B: Ne yapacağız?!
J: Bilmiyorum ama işin kötü yanı şu... onlar haklı!
M: Evet! Off! Gerçekten büyük s*çtık!
B: Cameron ne yapıyor acaba dünden beri?
J: Gerçekten? Arıyorum.
Ca: Alo?
J: Dostum? İlknurla nasıl?
Ca: Aa o konu mu biz barıştık:)
J: N-ne? N-nasıl bu kadar ça-
Ca: Şey diyeceğim,İlknur'la aramın iyice düzelmesi için turdan erken ayrıldık. İlknurla tatile gideceğiz Dallas'a.
J: Ve bunu şimdi mi söylüyorsun? Dostum ben seni aramasam bizi arama gereği bile duymayacaksın!
Ca: Joey! Ilgın'la olan tartışmanın hırsını benden çıkarma!
J: Dostum sen delirmişsin! İyi git bundan sonrada İlknur'la yaşa! Dedim ve telefonu sinirli bir şekilde kapattım. Mark ve Blake'in "ne oldu?" Der gibi bakışlarını görünce her şeyi anlattım.
B: Oha! Nasıl bu kadar çabuk barışabiliyorlar? Ve Cameron neden ruhlar aleminde yaşıyor?!
J: Bilmiyorum ama bundan sonra bizimle kalmasını istemiyorum! Katılıyor musunuz?
M-B: Evet!
M: Madem bizi bu kadar umursamıyor İlknurla gitsin yaşasın!
B: Aynen neyse hadi kızların yanına kahvaltıya inelim.
Kızların yanına indik ve yanlarına oturduk. Her ne kadar bizimle konuşmak istemseler de onlara İlknur ve Cameron'ı anlattık.
C-I-S: Nee?! Erken mi gidiyorlar? Dallas'a mı? Ve en önemlisi... Barışmışlar mıı?!
B-J-M: Evet.
C: Dönünce İlknur'la bu konuyu konuşmalıyız,illa ki açıklaması vardır?
I-S: Bencede.
B: Biz Cameron'a dedik ki...
C: Ne dediniz?
J: Git İlknurla yaşa.
C:Ne? Ama bu demek oluyor ki...
M:Evet,hem Cameron'u evden kovduk hem de siz de artık İlknurla yaşamıyorsunuz.
Kızların birden daha da suratı asıldı.
B: Bakın... biliyorum bizle konuşmak istemiyorsunuz ama şuan da biz arkadaşça konuşuyoruz.
J: Evet yani şu anda bizi sevgiliniz değil de arkadaşınız gibi düşünün. Çünkü bizim size...
M: Sizin de bizim arkadaşlığımıza ihtiyacınız var. Celine Blake'e,Ilgın bana ve Sude de Mark'a sarıldı.
C: Teşekkür ederiz... şu anda sevgiliden çok buna ihtiyacımız vardı:( bunun üzerine Blake'de Celine'e daha sıkı sarıldı. Sanırım Sude'de baya üzülmüştü ki gözleri doldu.
M: Hey... üzülme aş... kankim. Eğer o size haber vermeyecek kadar bir değer veriyorsa bunu onunla konuşursunuz:)
Bende Ilgın'a sıkı sıkı sarılarak;
J: Evet bizde Cameron'la öyle yapacağız değil mi çocuklar?
M-B: Evet:)
Celine'den:
Bir anda kendime gelip ayağa kalktım.
C: Sağolun KANKİLER ama bizim Fashion Mall'a gitmemiz gerekiyor,değil mi kızlar?;)
I: Aa evet görüşürüz.
M: Dün de gitmemiş miydiniz oraya?
S: Evet,bugün de gidiyoruz. Görüşürüz.
Erkeklerin yanından ayrılıp;
C: İnanamıyorum! Bizi hipnotize ettiler resmen!
I: Evet bunu nasıl yuttuk?
S: Neyi?
Ilgın'la birbirimize bakıp Sude'den daha hızlı bir şekilde yürüdük. Arkada kalınca;
S: Aaa! Anladım tamam:)
2 saat sonra
Sude'den;
S: Kızlarr, artık bir ara mı versek ayaklarım çok kötü ağrıyor ve kollarım koptu.
I: Aaa, bende çok susadım.
C: O zaman bir starbucks yapma vakti geldi.
Her zaman ki gibi starbucksa gittik ve en sevdiğimiz içecek olan cool lime dan sipariş ettik. Tabiki en büyük boy:)
S: Kızlar,acaba İlknur'u arasak mı? Bence bize bir açıklama borçlu.
I:Sudecim, canım arkadaşım, eğer o bize bi açıklama yapmak isteseydi yapardı.
C: Hala inanmıyorum bize Dallas'a gittiğini haber vermediğini. Ama belki sebebi vardır. Yine kuruntu yapmayalım
S-I: Aynen.
Bunu dedikten sonra starbucksın karşısında üç tane gölge gördüm. Acaba bunlar kimlerdi bizi takip mi etmişlerdi. Çünkü starbucksa gelmeden öncede bizi takip eden 3 kişi görmüştüm. Neyse diyip kızlarla konuşmaya devam ettim. Tekrardan o gölgeleri gördüğüm yere baktım. Orada değillerdi. Ne oluyordu? Yoksa yine ben mi endişeliydim. Kızlar yüzümdeki endişeyi fark edip;
C-I: Sude iyi misin, starbucksa geldiğimizden beri çok endişeli görünüyorsun?
S: Kızlar sanırım bizi birileri takip ediyor.
C-I: Sude ve endişeleri...
S: Ya bilmiyorum ama kötü bir his var içimde.
I: Sude sence Fashion Mall'da bizi kim takip edebilir?
S: Ya birileri bizi takip ediyor eminim. Bu birileri kimse kesinlikle ünlü olmalı.
C: Bizim erkekler mi acaba?
S: Sanmıyorum. Erkeklerin boyları eşitti. Yani bizim erkeklerde Blake en uzun olduğuna göre.
C: Korkmaya başlıyorum.
I: Bence Sude hayal görüyor.
S: ---
S: Kızlar aklıma çok kötü bir şey geldi.
C: Aynı şeyi mi düşünüyoruz acaba.
I: Büyük ihtimalle.
S: Ne düşünüyoruz?
C: Bilmiyorum.
I: Bence Sude hayal görüyor. Boşverin. Hadi artık dönelim. Yoksa beni taşırsınız.
C: Ilgıncım taksiyle döneceğiz.
I: He.
Taksiye bindik ve otele geri döndük.
Ilgın'dan:
Odaya girdiğimde bana meraklı gözlerle bakan bir Joey vardı.
J: Tek bir sorum olacak. O kadar kıyafeti nereye koyacaksın. Gelirken kendi bavulunu bile zor kapattın.
Aralarındaki en büyük poşeti göstererek içindeki devasa bavulu çıkarttım.
J: Hımm. Peki bu bavulu kim taşıyacak?
I: Sadece bir soru hakkın vardı Matthew Birlem.
J: Bana şu ismi kullanma.
I: Oo neden Matthew, dedim ve yatağın öbür tarafına geçtim.
J: Seni yakalayamacağımı mı sanıyorsun.
I: Bu odanın içinde koşabileceğini mi sanıyorsun? Ayrıca ben sana hala kızgının Joseph Matthew Birlem!
J: Bana b-
I: Şu anda konuşma hakkın yok.
Öyle mi dedi ve yanıma atladı.
J: Şey acaba bu akşam beraber yemeğe çıksak mı hani dizilerde falan olur ya yemeğe çıkarlar sonra sevgili olurlar.
Sakin bir ses tonuyla:
I: Joey biz zaten sevgiliyiz.
J: Ama ben senle hiç doğru dürüst zaman geçiremiyorum ki, dedi ve omuz silkti.
I: Kaç yaşındasın acaba?
J: Bilmem sen söyle ve ayrıca soruma cevap alamadım.
I: Iıı biz kızlarla beraber "kız kıza" dışarı çıkıcaktık bugün.
J: Peki benim iznim var mı?
Tatlı bir ses tonuyla:
I: Aşkım, acaba bugün kızlarla dışarda yemek yiyebilir miyim?
Bana şöyle tatlı tatlı bakmasana. Çıldırıcağım . Dayanamadım ve birden oturduğum yerden kalkıp, boynuna atladım.
J: Bu sefer ilk atağı ben yapmadım?
I: Susar mısın?
J: Ahahhaha taaaamam. Bu anı kayıtlara geçirelim.;)
I: Yinede gerçekten yaptığınız şey çok kötüydü:(
J: Biliyorum özür dilerim:( dedi ve ikimiz de birbirimize gülümsedik. Joeyle barışsam bile sözümden çıkınca bir bedeli olduğunu bilmeli bu yüzden üzüle üzüle de olsa o bara gideceğiz! Çünkü büyük bir şey yaptılar,ben onu affetsem bile yani dersini almalı evet ben hazırlanmaya başlıyım en iyisi. Aldığımız kısa ve parıltı elbisemi giydim,altına siyah kalın topuklu ayakkabılarımı giydim. Ağır bir makyaj yapıp saçımı kendi haline bıraktım.
Celine'den:
Off acaba yanlış mı düşündüm ben? Çok mu ileri gittim böyle bir plan düşünmekle off Celine! Resmen başka bir Celine oluyorsun sinirlenince:( Ama sonuçta dersini almalı öyle değil mi kafayı yedim iyice hazırlanıyım en iyisi. Siyah simli kabarık etekli elbisemi giydim altına siyah mat stilettolarımı giyip oldukça ağır bir makyaj yaptım ve saçımı düzleştirdim. Blake Gray...seni cidden çok seviyorum ve bunu yapmaktan nefret etsem de yapmam gerek:/
B: Celinneeee:O Ç-Çok hatta fazla ohaa:) fazla güzel olmuşsun:)
Hayır Blake lütfen yapma:( Off nasıl kıyarım ben buna?! Off şeytani Celine! Senden nefret ediyorum!
C: Teşekkür ederim:/
B: Ne oldu?
C:H-hiç:)(buruk ve sahte bir gülümsemeyle)
B: Sen iyi değilsin:/ ben sevgilimi tanırım:( ne oldu?
Ay ağliycam şimdi:( Of Celine! Ne yapacağım ben şimdi? Bu kadar tatlı olmak zorunda mısın ya?
C: Blake...:(
B: Efendim? Dedi ve endişeli bir şekilde elimi tuttu:( Ne yaptım ben ya.
C: Blake...b-ben çok özür dilerim:(
B: Neden ne oldu?
C: H-hiç sadece içimden geldi.
B: Tamam da özür dilemek nasıl içinden gelebilir? Bir şey mi oluyor Celine? Hem bir de sen bu şekilde nereye gidiyorsun?
Heh işte sana fırsat hadi Celine kullan bunu!
C: İşte... bende bunun için özür diledim.
B: Ne?
C: Kızlarla yemeğe gideceğiz. Yani pardon gidebilir miyim?
B: Tabiki gidebilirsin ama neden kız kıza bir yemek için bu kadar süslendin?
C: Canım böyle süslü falan güzel olmak istedi:)
B: Sen zaten her zaman güzelsin:) dedi ve bana doğru yürümeye başladı. Karşıma geldiğinde saçımı kulağımın arkasına alıp;
B: Celine... bu kapıdan seninle küs şekilde çıkmanı istemiyorum:(
C: B-bende:( o sırada telefonum çaldı,Ilgın! Tanrım hayatımı kurtardın:)
C: Şuna bakıp hemen geliyorum:) söz küs çıkmayacağım;)
I: Celine?
C: Ilgın! Ben yapamayacağım galiba! O kadar pişman oluyorum ki!
I: Fikir senden çıktı?!
C: Benim her fikir verdiğimde kafam yerinde mi? Sinirle söyledim! Nerden bileyim bunun bu kadar tatlı şeyler yapacağını?;(
I: Off Joey'de öyle:( yapmasak mı?
C: Bence gerçekten düzgün bir akşam yemeğine gidelim kız kıza:) yalan yok:) bar da yok intikam da yok:) ne dersin?
I: Ohh! Cidden içim rahatladı:) ben Sudeyle konuşurum:)
C: Tamam:) bye bye:) telefonu kapattım. Artık rahatlıkla Blake'le barışabilirim.
C: Geldimm:)
B: Nerde kalmıştık acaba?:)
C: Sanırım saçımla oynuyordun:) dedim ve ona bir adım yaklaştım:)
B: Hımm:) sanki hatırlıyor gibiyim devam et bakalım;) dedi ve oda bana bir adım attı.
C: Bence sen kendin hatırlayabilirsin;) ben minik bir adım daha yaklaştım,fazlasıyla yakındık:)
B: Bu artık küs değiliz anlamına mı geliyor?:) dedi ve belime sarıldı.
C: Sanırım evet:) dedim bende kollarımı boynuna doladım:) biliyorum şuan klasik yeni evli çiftlerin balayı sahnesini canlandırıyoruz ama illa ki bir ilişki de klişeler olur:) ayrıca bizim ilişkimiz dünyanın en komik,en garip ama aynı zamanda da en romantik ve tatlı ilişkisi:) Blake bana daha da yaklaştı... off çok utanıyorum:) artık sevgiliyiz sonuçta ne olacaksa olsun. Daha da yaklaştı...

Sonsuz MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin