Fırsatlar

12 1 0
                                    

Ilgın'dan:
Ve bu işin içinden nasıl sıyrılacağımız hakkında en ufak bir fikrim yok...
Üçümüzün aynı anda telefonuna bildirim geldi.
C-I-S: Nerve...
I: Bana Times meydanına 4 dakika içinde gitmem söylenmiş? Bu mu görev?
C: Banada en yakın rıhtıma gitmem söylenmiş?
S: E ama banada havaalanına gitmem söylenmiş?
C: Enteresan? Anlayamadım,neyse gidip görelim bakalım:/
S-I: :/
Hepimiz bize söylenen yerlere gitmek üzere yola koyulduk.
Joey'den:
Ilgın'a o kadar sinirlenmiştim ki, bende uzun zamandan sonra tekrar Nerve'e kaydoldum, sanırım Mark'da aynı şekilde. Markla lobide buluştuk.
J: Dostum ben-
M: Evet bende:( garip bir his uzun zamandan sonra yeniden bu oyuna tutsak olmak.
J: Aynen:(
B: Çocuklar:)
M-J: Blakee!:)
Hepimiz birbirimize sarıldık:
M: Dostum nerelerdesin sen ya:) özledik sizi, seni:/
B: Yok sorun değil, bende anlayamıyorum ki artık Celine'le ney olduğumuzu.:/ Bir bakıyorum tam herşey eskisi gibi oluyor sonra Bum! yine kavga ediyoruz.
J: Dışarıdan hiç öyle durmuyor;) dedim pislik bakışımı atarak. Kolumu vurup;
B: Joey!:) Özledim senin saçmalıklarını:)
J: Bende öyle, yanımda aptal konuşan kimse yok! Herkes çok ciddi!
M: Kızlar yüzünden! Dengem altüst oldu!
B: Benimde öyle! Hani tamam kendi kendime diyorum ayrılalım kendime yeni birini bulurum illaki? Yok! Olmuyor! Anlamadım ki yani ne bu!
J: Aşkk😏 Blakee Celinee'ee sırılsıklam aşıkk!
B: Sankıı Joey Ilgın'aaa değill! Gördük kız sana ağda yaparken bile içine düştün!
J: 😳
M: Ahah bu durumda bile güldürüyorsunuz beni:)
B: Sen neye gülüyorsun?! Sude sana bi "Mark" diyor gözünden kalp fışkırıyor!
J: Ahahahah!
M: :/ Iıı.
J: Tamam yani kısacas-
B: B-bu da ne şimdi?!
M: Ne ne?!
B: Bu mal Lucas'dan mesaj gelmiş diyor ki;
Blake,Joey,Mark... Biliyorum iyi ayrılmadık ama gerçekten bunu isteyerek yapmadık çok özür dileriz. Lütfen bizi affedin. Kurtarınca haber verin. Dustin,Lucas,Will...
J: B-bu ne ya?! Bunlar bizimle kafa mı buluyor?! Neyi kurtaracağız?!
B: Bende anlamadım ama içimde hiç iyi bir his yok!
M: Benimde! Dediğimiz anda üçümüze mesaj geldi.
B-J-M: Nerve...
Hepimiz korkarak telefonumuza baktık. Ve gördüğüm mesajla şok oldum!
Kızlar tehlikede! Kurtarmak için 10 dakikanız var!
Ilgın: Times meydanı, kırmızı vinç
Celine: NY rıhtımı,deniz altı
Sude: NY airport, mavi uçak
İyi şanslar! (daha hızlı gitmeniz için kapının önünde 3 motor var) Not: 10 dakika içinde kızları kurtaramazsanız bir daha göremezsiniz...
B-J-M: NEEEEEE?!
J: İşte! İşte yine oldu! Yine birilerinin korkularından faydalanıyorlar!
B: C-c-celine'in deniz fobisi! Off Lanet olsun!
Hepimiz motorlara binip son gaz kızları kurtarmak için yola koyulduk.
Motoru o kadar hızlı sürüyordum ki ben giderken herkes savruluyordu. Telefonumun ekranı açıldı.
W: J-Joey! Ben gerçekten üzgünüm bu bir görev olmasa asla ben kimseye zarar veremem! Üzgünüm! Dedi ve Ilgın'ı gösterdi. Vinçin ucunda bağlı ve onu sağlam tutan şeyde bir sayaç var.
W: Joey! Acele et! Bu sayaç 10 dakikanın sonunda Ilgın'ı bırakacak!
I: J-Joey! LÜTFEN YARDIM ET SANA ÇOK İHTİYACIM VAR!
J: G-GELİYORUM BİRTANEM MERAK ETME!
Times meydanına varmıştım,son gaz koşarak kırmızı vinçi arıyordum!
J: A*k! gidip en yüksek vinçi seçmişler birde!
J: ILGIN GELİYORUM!
Daha 7 dakikam var.
Vinçe tırmanmaya başladım,korkuyordum hemde çok korkuyordum! Sonunda en tepeye geldim ve yavaş ve dengeli bir şekilde vinçin ucuna yürüdüm. Ilgın'ı tuttum.
I: Joey! ağlıyordu. Çok korkmuştu.
J: Burdayım merak etme buradayım seni asla bırakmam ben asla!
Mark ben ve Blake'in 10 yaşımızdan beri cebimizden hiç çıkarmadığımız çakıyı elime eldim ve şu lanet kelepçe gibi şeye vurarak Ilgın'ı ondan kurtardım. Bana sarılacaktı ki;
J: Dur! şuan burası çok tehlikeli önce inelim. Çok yavaş ve dikkatli şekilde yere inmeye başladık,birden elim kaydı;
I: Joey!
J: Tamam sorun yok iyiyim. Ilgın'ın panik yapmaması için olabildiğince sakin kalmaya çalışıyordum ama bende an az onun kadar korkuyordum:/ Sonunda yere inmeyi başardık.
Görev tamamlandı:) 10.000$
J: Birde para yolluyorlar hala! Paranızı s***m sizin!
Ilgın'la sımsıkı sarıldık.
J-I: Seni çok seviyorum... Çook uzun bir süre öyle kaldık ve ayrıldığımızda Ilgın'ın yanağındaki göz yaşlarını sildim, yüzüne yaklaşmaya başladım, çok özledim onu. Dudaklarını yavaşça kendiminkilere bastırdım. Ayrılınca;
I: Özür dilerim.
J: ?
I: Bugüne kadar olan herşey için!
J: Neden ki? Sen bana hayatımda hiç yaşayamadığım bir duyguyu tattırdın;) Teşekkür ederim:) Ilgın...ben seni çook seviyorum.
I: Bende seni çok seviyorum! dedi ve boynuma atladı.
I: Böyle saçma sapan olaylar için birbirimiz üzmek istemiyorum artık.
J: Bende sevgilim bende... Bu arada sevgilim dedim ama...
I: Joey! :) Tabiki diyebilirsin. SEVGİLİM;)
J: OHHH BEEE! sonunda ya!
I: :D
Blake'den:
Son hızla rıhtıma sürmeye başladım, telefonumun ekranı açıldı. Nerve'den bazı izleyicilerin çektikleri. Lucas, Celine'i bayıltmış? Beline zincir bağlayıp,zincirin ucuna tuğla bağlayıp Celine i suya mı attı?!!! Daha da hızlandım,ışıkları umursamıyordum bile kim bilir Celine ne zamandır orada?! Ölmüştür bile ya!! Nasıl bir işkenci bu nasıl bir oyun!!!
Joey'e telefon ettim.
J: Dostum, Ilgın iyi! Sen naptın Celine'i-
B: Rıhtıma gelin ve gelirken yanınızda keskin şeyler getirin.
J:T-tamam.
Rıhtıma geldiğimde Joey ve Ilgında oradaydı.
I: Celine'e ne yapmışlar?!
B: İzle istersen dedim ve getirdikleri aletlerden en keskinlerini aldım.
Ilgın birden ağlamaya başladı.
I: BLAKE KURTAR ONU! Joey sadece şoktaydı hiçbir şey diyemedi. Suya atladım. Ve zinciri kesmeyi deniyordum.
15 saniye...
Daha derine daldım ve tuğlayı kaldırmayı denedim.
Elimdeki aletlerden biri koluma kesti. Ufacık değmesine rağmen baya kesilmişti. Sıyrıktı ama derindi. Tuğlayı kaldırıp diğer kolumla Celine'i tuttum ve sonunda çıkardım. Ama önemli olan şu anda nefes almasıydı.
I: Celine!
J: D-dostum kolun.
B: NEFES ALMIYOR!
Telaş yapmamaya çalışarak;
B: Joey sen kalp masajı yap , Ben suni teneffüs yapacağım.
B: CELİNE SEN BENİ BIRAKABİLİRSİN AMA BEN SENİ DAHA BIRAKMADIM! Joey kalp masajı yaparken bende bir yandan suni teneffüs yapıyordum. Lütfen Celine,lütfen! Yine göz yaşlarım durumu zorlaştırıyordu.
B: Celine uyan! Hadi uyan!
Joeyi itip,göğüsüne daha sert bastırmaya başladım.
B: UYAN! UYAN HADİ UYAAN!!
Bu sefer gerçekten sert şekilde vurmaya başladım.
B: UYAN! CELİNE! UYAAN!
J: Blake!
Tam daha sert vuracakken Celine derin bir nefes aldı. Hemen sarıldım,sımsıkı hemde. Öksürüklerinin arasından;
C: Blake-
B: Burdayım bitanem burdayım. Ağlamama engel olamıyordum. Joey ve Ilgın'da sanırım öyle. Onlarda gelip bize sarıldı.
J: Sistaa korkuttun hepimizi:)
I: Çok hemde!:)
C: Bir daha asla denize girmeyeceğimi söylemiş miydim??
B-I-J: Ahaha:)
I: Iı Joey şurada ne var ya bi bakalım mı?
J: Aa olur gel:)
C: Teşekkür ederim:) Her zamanki gibi beni bırakmadın.
B: Sende öyle,Celine çok korktum gerçekten,seni gerçekten kaybedeceğim diye. Yanağımdaki göz yaşımı sildi, hala öksürüyordu:(
C: Ben özür dilerim, her şey için. Nerve için,ayrıldığımız için...
B: Dileme, Senin varlığın bana yeterli:) Bende özür dilerim. Khloe olayından dolayı.
C: Sorun değil, ben fazla üzerinde durdum. Bir daha böyle bir şey olmasını istemiyorum.
B: Bende öyle. Celine'i yerden kaldırıp kucağıma aldım.
B: Seni bir hastaneye götürelim.
C: Hayırr. Gerek yok.
B: Celine az daha ölüyordun? İti-
yine lafımı kesmişti ama bu sefer benimde istediğim türdendi😏 Yine saçlarımla oynuyordu, artık eskisi gibi olduğumuzu biliyordum. Ayrılınca;
B: Beni susturmuş olabilirsin ama bu hastaneye gittiğimiz gerçeğini değiştirmez.
C: Yaa:( Alnımı alnına değdirip;
B: Prensesimin iyi olmasını istiyorum. dedim ve tabiki itiraz edemedi:). Celine'i hastaneye götürdük.
Dr: Şuan durumu gayet iyi,korkulacak bir şey yok:) Birazdan çıkabilirsiniz:)
J-B-I: Teşekkürler:)
Mark'dan:
Hızım 100 'ü geçmişti telaştan sürekli yanlış yerlere sapıyordum. Tam virajı dönerken ayağımı inşaat demirlerine çarptım ve şuan deli gibi kanıyor. Sanırım yapamayacağım. Sude! Eğer onu kurtaramazsam her şey biter. Aaaa! Havaalanı tam karşımdaydı. Sonunda gelmiştim. Sudeyi nerde arayacağımı tam olarak bilmiyorum. Saate baktım 6 dakikam kalmış. Son gücümle bağırmaya başladım.
M: Sudee! Nerdesin! Yalvarırım ses ver! Lütfen!
Bir dakika geçmişti umudumu kestiğim saniyelerde yakın bir yerden kısık bir ses:
S: Mark. Burdayım. Yardım et.
Sesi takip ediyordum.
M: Sude ses vermeye devam et.
S: Ma-mark.
Tam bu sorada o karanlık uçak pistinden yanımda duran bir uçaktan kuvvetli bir ışık yayıldı. Gözlerim kamaşmıştı. Sanki her yerde mor ve yeil küçük ışık topçuları vardı. Elimle zorda olsa yüzüme gelen ışığı kesmeye çalışıyordum. Birden hemen önümde uçak üstüme gelmeye başladı. Geri geri giderken yeri düştüm. Ölmemeyi umarak gözlerimi sıkıca kapattım çünkü o anda en ufak hareketim Sudeyi kurtarmamı engelleyebilir. Uçağın arkası hala açıktı.
S: Maark! Kendine gel! Marrrrk! Lütfen uyan! Kalk! Yardım eet!
Sude'nin çığlıkları üzerine son gücümle toparladım ve havalanmak için hızlanmaya hazırlanan uçağın arkasından koşmaya başladım. Fakat hala deli gibi kanayan bacağımın ağrısı koşmama engel oluyordu. Daha da hızlı olmalıyım. Motorsikleti niye almadım ben!
Son iki dakika...
Uçağa yaklaşabildiğim kadar yaklaştım ve bacağımı ve kendimi umursamayarak uçağın yer doğru açılan kapısına tutundun. Harika! Uçakla beraber sürükleniyordum. Bacağım daha da kanamaya başladı. Yerde kan izleri bırakıyordum artık. Uçaktaki izleyiciler hiçbir yapmıyorlardı. Yapamıyorlardı. Hızlıca kendimi yukarı çektim.
S: Maark!
M: Tamam seni kurtaracağım.
20 saniye...
Sude'nin ellerini bile çözememiştim henüz. Hayır bu şekilde olmaz. Uçak giderek hızlanıyordu.
S: Ayağın!
Evet kanım uçağın her yerine bulaşıyordu. Sude'ye bile. Sude'yi kucağıma alıp.
M: Sude!
S: Mark!
Veee... Sude'nin ipleri çözmeden uçaktan atladık. Yerde defalarca yuvarlandık. Son bir kez Sude'ye baktım ve sadece sadece ellerini çözebildim. gücüm kalmadığı için gözlerimi kapattım. Artık sadece Sude'nin bana bağırışlarını duyabiliyordum.
M: Joey. Ara.
Ilgın'dan:
Neredeyse akşam olmuştu. Eve yeni gelmiştik. Nerve denen şu illet oyundan da kurtulduk. Kendi oyunumuzu Dustin ve arkadaşlarına devrettik. Joey ve bizim evdeydik. Celine ve Blake de diğer evdelerdi.
J: Beni affettiğine emin misin?
I: Asıl sen beni affettiğine emin misin?
J: Evet. Ama-
I:?
J: Şu garajda ettiğimiz kavgayı unutamıyorum.
I: Bende.
Konuşurken birbirimizle aramızda sadece 1-2 cm vardı. Ve giderek kapanıyordu.
J: Bence birbirimize kızsak bile aramızdaki mesafe sadece bu kadar olsun. Hatta bu mesafeyi kapatabiliriz. Tam bu sırada birisi kapıyı yumruklamaya başladı. Joey şu anda kendini bana o kadar odaklamıştı ki. Beni duymuyordu. Hızlıca ayağa kalktım.
J: Ne oldu?
I: Duymuyor musun?
J: Neyi?
I: Bana şöyle bakmayı kes. Sırası değil şuan.
Kapıya doğru giderken beni kolum çekip döndürdü.
J: Şu mesafeyi kapatalım bir ara.
I: ;)
Koşarak gidip kapıyı açtım ve o görüntüden sonra Joey'in gözleri kocaman açılmıştı.
S: Yardım edin.
I-J: Mark!!
J: Ben içerden ilk yardım çantasını getiriyorum.
I: Dur sen onu kaldır yerden. Ben getiririm.
Koşarak merdivenlerden çıktım ve çantayı kapıp aşağıya indim. Sude ağlıyordu.
J: Sude gede dur.
Joey'in lisede aldığı şu cankurtaran eğitimi nihayet işe yarıyordu. Mark'ın ayağına bakamıyordum. Salonda kan izleri vardı ve Joey'in her yeri kan içindeydi. Yarım saat sonra Joey, Mark'ın yarasına dikil attı.
J: T-Ta-Tamam. Kanamasının sebebi yaranın biraz derin olmasıydı.
Ben Mark'ı ayaklarından, Joey'de sırtından tutup Sude'nin yatağına yatırdık.
Aşağı indimizde Sude hala ağlıyordu. Onunda bilekleri kızarmıştı.
J: En azından hepimiz yaşıyoruz:( Ben gidip bir duş alayım.
I: Dur gitme! Bugün burda kal. Nolur?
Israrım üzerine Joey'e temiz havlu verdim.
J: Tamam ben duşa giriyorum o zaman.
I: Ha evet pardon dalmışım.
J: 😏
Sude'nin yanına gittim, bana olanları anlattı.
I: Barıştınız mı?
S: Konuşamadık bile😭
Aynı şekilde bende ona ve Blake ve Celine'i anlattım.
S: Onlar ne yapıyorlar?
I: Joeyler'in evindeler.
Celine'den:
Blake ile onun odasında televizyon izliyorduk.
B: Celine?
C: Hı.
B: Hayatta olmana sevindim.
C: Hatırlamak bile istemiyorum.
Blake'in göbeğine kafamı koydum.
B: Seni çok seviyorum.
C:.....
B: Tamam şu anda çok klişe oldu.
C: Blake?
B: Hı?
Bir yandan televizyon izliyor bir yandan da beni dinliyordu. Çenesinden nazikçe tutup kendime çevirdim. Dudaklarımız buluştu. Biraz sonra hala yakınken:
B: Sen şu Khloe'yi cidden kıskanmadın dimi?
C: Ne?! Tabiki hayır!
B: Şşşh. Tamam sakin.
C: Blake şu konuyu kapatabilir miyiz artık.!
B: Tamam tamam. Senden çook özür dilerim. O gün burda-
C: Blake.
B: Hani birbirimizi dinleyecektik.
C: .....
B: Ben kendimi kaybettim yapmamam gereken bir şey yapmaya çalıştım.
Daha fazla dayanamadım ve sımsıkı sarıldım ona.
C: Tamam önemli değil:)
B: Şey ama birgün olur değil mi?:)
C: Blake sapıklaştın yine!
B: Yaa Celine bari cevap versen?
C: Sus bak telefon çalıyor.
B:😒
C:Efendim Joey?
J: Celine! Acil buraya gelmelisiniz!
C: Ne oldu?!
J: Sude&Mark iyi değiller.
C: Geliyoruzz!!!
C: Blakee! H-hemen bize gitmemiz lazım!
B: Sorumun cevabı?
C: Sude ve Mark iyi değillermiş!
B: Oha! Koş o zaman!
Blake'le bize ışınlandık adeta.
C: Ne oldu?! Sude? MARKK!! Ne oldu?!
Hepsi bize olanları anlattı.
B: Bence bu böyle olmaz,bir doktora gidelim.
J: Bende dedim ama istemiyor ki!
M: Gerek yok!
C: Mark delirme! Ya sen gidiyorsun yada doktor eve geliyor!
I: Oha çok mantıklı.
M: Ben hiçbir yere gitmiyorum!
Hastane...
M: 😒 Çok gıcıksınız.
S:Biz biraz yalnız kalabilir miyiz?
Sude'nin bu dediği üzerine hepimiz odadan çıktık. Mark şuan iyiydi. Biraz fazla dikiş atılmış olabilir ama iyiydi:/
J: Bir daha lütfen kimse kimseden ayrılmasın!!
B: Bencede! Haa ve birde Mark da iyi olduğuna göre ben sorumun cevabını alabilir miyim Celine?😏
C: Ilgın sende susadın mı? Gel biz su alalım:)
B: Şaka mı bu?
J:😂
I: Ne oldu Celine?
C: Ya bu sapık bana saçma saçma sorular soruyor!
I: Ne gibi?
C: Bugün oturuyoruz,bana dediki o gün bu odada kendimi kaybedip yapmamam gereken bir şey yaptım özür dilerim dedi.
I: Ee tamam bu iyi bir şey ?
C: Sonra dedikii... Bir gün olur ama dimi?
I: Ahahahahaahh:D Sen ne dedin?
C: İşte şuan bir şey dememek için kaçıp duruyorum:/
I: Celinee:) illaki olacak hepimizin olacak ama şuan fazla erken bence.
C: Bencede işte ama ben şimdi bunu desem illa bir gün olur ama erken desem,nasıl ilk sevgililik anlarımızda hepsi dakka başı öpüşmek için fırsat yaratıyorlardı ya şimdi o aynısını yapacak!
I: Ahahahah😂 Doğru aslında. Ee hayır olmaz de o zaman.
C: Bu seferde onu sevmiyormuşum gibi hissedecek, o yüzden cevap vermiyorum en iyisi o bu soruyu sorunca ortadan kaybolmak.
I: Aahha derde bak ya ahahahah😂 Aman Blake söylemez umarım Joey'e yoksa bende aynı dertle baş ediyor olabilirim:/
C: Ahahah :)
Blake'den:
J: Dostum ne sordun da kız kaçıyor?
B: Off! Khloe'yle olan şey bir gün bizim aramızda da olur mu dedim. Cevap vermiyor.
J: Ohaa:) Çok güzel soru bende Ilgın'a mı sorsam? Ahh geliyor :) Sorayım bi:)
J: Ilgınn:)
I: Efendim?:/
J: Şu Khloe'yle olan şey bir gün bizim aramızdada olur mu?
C: Aahhahahahahah😂
I: Aha s*çtık.
B-J: Cevaapp??
C-I: Iııı şey... Aa Sude biz onun yanına gidelim!
B: Ne Sudesi o odada!
C: Olsun!
İkiside yanımızdan uzaklaştı.
J: Buda neydi şimdi?
B: İşte! Anlamadım ki niye böyle oluyor?
J: Blake😏
B: Bu bakışı sevmedim noldu?
J: Acaba biz AŞIRI romantik bir gün yaşadığımızda minicik denesek mi? Tepkileri ne oluyor?
B: Benimkinin tepkisi geçen sefer hiç iyi değildi!
J: Çünkü o anda kavgalıydınız ve sen onu sinirden yaptın?
B: Evet haklısın... Bilmiyorum neredeyse hepimizin ilişkisi 6 ayı geçecek 1 yıla yakın yani:/
J: Aynen :/
Sude'den:
Mark için çok üzgündüm ve o korkunç andan beri ilk kez yalnız konuşacağız.
S: Mark:( Çok ama çok özür dilerim,her şey için ben Nerve kaydolmasaydım bunların hiçbiri olm- Mark birden beni kendine çekti dudaklarımız birleşti.:)
M: Sude,ben seni sende beni çok seviyorsun. Bence hiçbir şeyin önemi yok daha fazla:) Unutalım. O korkunç yaşanan şeylerin hepsini,ayrılmamızı,Khloe'yi, hepsini unutalım.
S: Tamam:)
M: Seni seviyorum pudingim:)
S: Bende seni seviyorum çizgi film gözlüm:)
Mark'ın yanağından öpüp odadan çıktım ve panik halinde olan Celine ve Ilgın vardı.
S: Iıı şey, sormalı mıyım?
C: Bilmem? Neyse ıı, Blake sapıklaştı ardından Joey'de sapıklaştı ve her an Mark da sapıklaşabilir:/
S: Iııı... Nasıl yani?
I: Şimdi şöyle neymiş Khloe'yle yaşadıklarını bizimle de yaşayabilirlermiymiş? Bunu sorup duruyorlar, bizde cevap vermek yerine kaçıyoruz.
S: Daha da ııııııı😳 Ay ben şuan istemiyorum öyle bir şey:/ İleride illaki olur ama...
C: Bizde istemiyoruz işte ama onlara ilerde olur desek şimdiden fırsat kollayacaklar,hayır desekde onları sevmediğimizi düşünecekler.
S: Haklısın evet ama Mark öyle bir şey sormaz ki bana:)
I: Aahah görürüz;)
Hep birlikte Mark'ın odasına girdik. Tekrar 6 ımız bir aradaydık.
M: Sude?
S: Hı?
M: Khloe'yle aramızda geçenler birgün ikimiz içinde olur mu?
S:😳
I-C: Ahhahahahahahahahhahaha😂
S: Aa kızlar şu Mark'ın doktoru değil mi ya gelin soralım ne zaman çıkabilir diye:/
J-B: Yine mi yaa?
Ben odadan çıktım kızlarda çıkacakken Blake ve Joey onları tuttu ama ben aradan sıyrılıp çıktım.
Blake'den:
B: Durum bakalım siz artık hiçbir yere gitmiyorsunuz!
C: Off ne istiyorsunuz ya?!
J: Sanki bilmiyorsun Celine?
I-C: Aaaaaa😳
I: Siz iyice kafayı sıyırdınız aa!
C: Bencede! Ne oluyor anlamıyorum ki?! Hormonlarınız mı fazlalaştı aaa!
B: Sizi seviyoruz işte ne istiyorsunuz?
C: Düzgünce sevseniz olmuyor mu?
J: Siz neden bu kadar karşısınız buna?!
I: Joey! Siz şu anda bu tür şeylere yaşınız gereği fazla meğillisiniz ama biz değiliz!
J-B: :/
M: Bu mu yani? Bu mu bahaneniz?
Celine kolunu kurtarmaya çalıştı ama ben hızlı hareketlerinle ellerini arkada kıstırdım ve duvara yapıştırdım😏 istesede hareket edemezdi.
C: Blake napıyorsun sen ya! İstemiyorum şu anda bırak beni!
B: Sevgilim yapma ama:(
C: Blake dedim!
Uuw gerçekten çok sinirlenmişti. Onu daha fazla kızdırmamak için bıraktım;
B: Celine dur nereye?
C: Senin olmadığın bir yere!
Kapıyı sertçe vurup çıktı.
I: Ya mutlu musunuz ya?! Ne elde ettiniz şimdi?! Sende bırak ya! dedi ve sertçe kolunu çekti.
J: Ne oldu yine mi ayrıldık?
I: Hayır! Ama sizin sapık ve cinsel istekleriniz bittiği ve normale döndüğünüz zaman eskisi gibi olabiliriz! dedi ve oda kapıyı vurup çıktı.
M: Şimdi yalan söylemeyelim haklılar:/ Benimde aklımı çeldiniz.
J: Sen daha yürüyemiyorsun bile!
M: Iııı evet doğru:)
J: Bir şey soracağım. Neden hastane? Ayrıca biliyor musunuz? Haklılar.
B: :(
J: Blake hiç öyle bakma. Cidden haklılar.
Evet bir bakıma haklı olabilirler ama çok da değiller. Sebebini bilmiyorum ama bir yandan haksızlar.
Ertesi sabah...
Mark hastaneden çıkmıştı ama ayağı sarılıydı ve yürürken zorluk çekiyordu. Mark her ayağa kalktığında Sude ona yardım etmeye koşuyordu. ❤️
Joey'den:
Celine ve Ilgın bir köşede (mutfakta) bizden olabildiğince uzak bir yerde kahvaltı için bir şeyler hazırlıyorlardı. Bizde aynı şekilde. Şu dünkü olay yüzünden pişmanlık duyuyorum. Eğer Blake ve Celine'in kavgasında ben öyle bir şey yapsam. Ilgın'ı geçtim ben ona bakamam. Tamam belki bir ara olabilir ama şu sıralar olmayacağı kesin. Buna bir son vermeliyim. Blake'in duyabileceği şekilde ona:
J: Dostum ben daha fazla dayanamıyorum.
B: Bende. Kahvaltıdan sonra-
J: Bence sende önce konuşda tatsızlık çıkmasın.
Blake'in yanından ayrılıp kızların yanına gittim. Fakat arkaları dönük olduğu için beni farketmediler. Tabiki bende merak ettim ne konuştuklarını:
I: Hayır yani anlamıyorum tamam bir gün illaki olucak ama bunun için fırsat kollamamalılar.
C: Aynen. Ama onlara bunu söylesek yanlış anlayacaklar.
Kızların konuşmalarını bölüp:
J: Ilgın?
Ilgın birden elindeki bıçak ile arkasını döndü.
J: Owww. Sakin ol ve yavaşça bıçağı yerine koy.
I: Hayır.
Elindeki bıçağı savurarak konuşmaya devam etti.
I: Ne aynı soruyu tekrar mı soracaksın?
J: Hayır ben-
I: Gidebilirsin!
Aaa! Offf!

Sonsuz MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin