Turne

19 1 0
                                    

Mark'dan:
Acaba gerçekten başarabilecek miyiz sorun burda? Görelim bakalım...
Blake'den:
J: Evet! İlk çiftimizi masamıza alıyoruz. Celine&Blake. Sahne sizin;)
Celine kelepçeli olan elini benim cebime attı bende o elini tuttum. Düzgün bir şekilde masaya geçtik. Bir elim cebimde olduğu için tek elimle sandalyesini çektim.
B: Bu iş cidden çok zor!
J: Ben çok eğleniyorum:)
B: Bon çok oğlonoyorom! Görürüz seni birazdan!
J: 😒
C: Yeter başlamayın yine!
Joey ve Ilgın yemeklerimizi getirdi.
C: Iıı şimdi burası biraz zor:/
B: Bencede:/
C: Şimdi ben yerken sen yemeyeceksin😂
B: O nasıl oluyor?
J-I: Ahahahahs:D
C: Yani eğer ikimizde aynı anda yersek kelepçe gözükür yani benim lokmam bittiğinde sen yemeğe başlayabilirsin.
B: Iı peki çok mantıksız ama aynı zamanda mantıklı neyse yeter tamam.
Celine'in dediğini yaptık işler iyi gidiyordu derken, ben peçeteye oda suya uzanırken masadaki çoğu şeyi devirdik ve kelepçede gözüktü:(
B-C: Yaaaa!
M: Kaybettiniz sıra bizde;)
Sude'den:
Elimi Mark'ın cebine attım. Beraber masaya oturduk. Her şey normal gidiyordu. Ilgın ve Joey yemekleri getirdiler. Daha doğrusu getiremediler. Çünkü ellerindeki tepsiyi masaya koymalarıyla, tepsinin içindeki her şey devrildi.
J: Opps.
M:?
J: Mark öyle bakma! Sonuçta yemekleri biz getirmeyeceğiz.
S: Başaramayacağız!
Masayı zorda olsa topladık ve Sude ile Mark masaya tekrar oturdu. Şimdilik her şey normal gidiyordu. Fakat hepimiz bir detayı atlıyorduk. Eğer bay Andrews bizimle yemekten sonra bay bay demek için sarılmaya kalkarsa. Çünkü o çok iyi bir adam. Benim elim sürekli Mark'ın cebinde olursa biraz tuhaf olur. Aklımdakileri onlara da anlattım. Hepimiz aynı fikirdeydik. Markla yemeğimiz gayet iyi geçmişti. Tokalaşma kısmını Ilgın ve Joey'e bıraktık.
Joey'den:
J: Hazır mısın?
I: Hayır!
J: Şimdi elini ceketimin cebine koy.
Ilgınla beraber masaya oturduk. Mark ve Sude yemekleri getirdi. Blake bay Andrews gibi davranıyordu. Celine- Celine'i bilmiyorum. O Blake'e bağlı bir şekilde oturuyor.
B: Evet, dedi sanki bıyıkla varmış gibi onları okşayarak.
J: Blake seni ciddiye alamıyorum.
C: İmdat!
B: Blake mi o burda değilki. Ilgıncım şimdi, dedi oturduğu yerden kendini düzelterek:
J: Ooo oha ama yani. Blake! Abartma.
B: Ama en son öyşe konuşuyordu.
J: Evet hatta bize yürüyor sanmıştık.
B: Ahahha evet.
J: Sen iyi Andrews'ı oyna.
B: Tamam. Öhöm öhöm.
10 dakika sonra...
Yemekleri yemeği başardık. Eyvah!
B: Joey gel sarılıyam bir sana.
Ilgın'a göz kırptım. Bay Andrews gibi davranan Blake bana sarıldı. Kelepçeli olan elimizi cebimden çıkarttım. Bay Andwers,a sarıldım ama:
B: Dostum görünüyor.
J: OFF!!
I: Ay yeter sakin ol!
J: Olamıyorum!
S: Bay Andrews'a bütün olanları anlatsak.
J: Sanırım tek çaremiz o.
Hepimiz aynı fikirdeydik.
Ertesi gün...
Celine'den:
Blake'le bizim eve gidiyorduk çünkü bu akşam oldukça önemli bir tanışma yemeğine gideceğiz. O yüzden dolabımdan şık birkaç parça almam lazım. Daha yemeğe gitmemize 5-6 saat var ama ben sonradan strese girmemek için kıyafetimi şimdi seçeceğim. Blake'i aradan çıkarırım akşama rahat hazırlanırız. Gerçi birbirimize bağlıyken nasıl rahat olacaksa!
B: Celine abartı bir şey giyme.
C: Nedenmiş?
B: Kendimi kaybediyorum sonra toparlanamıyorum.
C: Ahahah😂😍 Üzgünüm ama önemli biriyle tanışmaya gidiyoruz bu halimle gitmemi beklemiyorsun herhalde?
B: Niye bu halinde çok güzel😍
C: Ya Blake:)
Dolabımı açtım ve her zamanki gibi uzun bir bakışmadan sonra birkaç parça birleşti kafamda.
Bugün biraz daha sade olmayı planlıyordum. İncecik askıları olan tabiki yine derin bir "V" yaka (ama bu sefer göğüs dekoltesi daha fazla😈) bronz uzun bir balık elbise üzerinde hiçbir detay yok (bacak yırtmacı dışında😏) Kumaşıda mat ama parlayan kumaş yani ipek kumaşı gibi. Boynuma hiçbir şey takmayacaktım bomboş ve sade olacaktı. Ama devasa bronz halka küpe takacaktım. Birde her zamanki gibi yüzüklere abandım. Makyaj çantamada;maskara, tam sütlü kahve renginde mat ve doğal duran bir highlighter koydum. Makyajıda abartmayacaktım ha birde düzleştiricimide aldım tabiki. Ayakkabı olarak Önü açık tek bantlı bilekleri bağcıklı mat ten rengi yüksek topuklu bir ayakkabı seçtim, son olarak çanta ve üzerime atacağım bir şey hımmm. Çok fazla bronz ve ten gittiğimize göre biras farklılık katıp kombini canlandıralım o zaman:) Bronz ve ten rengine çok yakıştırdığım bir renk olan petrol rengi peluş bir el çantası aldım. Çantayla takım olarak aldığım peluşumsu kürkü de sırtıma atmayı düşünüyordum. Birde evet oldu sanırım:) Bunların hepsini alarak Blake'lere geri gittik.
B: İyiki abartı olma dedim.
C: Senin için aşırı sade bir kombin yaptım Blake! Makyaj bile sadece maskara ve ruj süreceğim?! Daha ne yapayım?
B: Hımm ama o elbise ne kadar sade dursada o fazla derin bir dekolte değil mi?😳
Ahahah iyiki yırtmacı görmedi:) oda biraz derindi😂
Blake'e de yine şık bir kombin yaptım ama o geçen sefer giyeceği ceketi tutturduğu için karışmadım ve kendisi bir şeyler yaptı. Neyse zaten her şekilde yakışıklı görünüyor:)
Ilgın'dan:
Joeyle beraber onun odasında deminden beri kıyafet seçmeye çalışıyoruz. Hiç birini beğenmiyor.
J: Şu palmiyeli gömleği giyiyim gitsin işte.
I: Hawaii'ye mi gidiyoruz acaba?
J: Nasıl bir şey giymemi bekliyorsun?
I: Hımm...
J: Zarif?
I: Ne?! Hayır.
J: Cool?
I: Cık.
J: Hımmm... Sexy...
I: Ahahah. Olabilir aslında. Uyumlu olmamızı istiyorum.
J: Sen ne giyeceksin ki?
I: Süpriz olsun. Bize gidince öğrenirsin😏
J: Hımm😏
Joey'e dolabındaki siyah pantalonunu ve siyah gömleğini attım.
J: Bunun neresi Sexy?
I: Bekle.
Joey'i öyle bir hale getirdim ki:
J: Kendimi mafya gibi hissediyorum!
I: Benimle uyumlu olman gerekiyor.
Bizim eve geçtik.
J: Bekle. Madem benimkini sen seçtin bende seninkini seçeceğim.
Aynanın önüne geçip kendine bakmaya başladı.
I:?
J: Benimle uyumlu olman gerekmiyor muyudu?
30 dakika sonra...
I: Nasıl oldum?
J:....
I: Joey?
J:......
I: İyi misin?
J: Hiç olmadığım kadar! Ilgın?, dedi elimi tutarak. Hani ben sana geçen gün-
I: Ne zaman?
J: Sude Mark'ı ayağıyla getirmeden önce "mesafeyi sonra kapatacağız" dedim ya. Bence onu şuanda komple kapatabiliriz.
I: Jo-
Konuşmama izin vermeden beni öptü.
J: 1000. kez de olsa söylemeye devam edeciğim şey?
I: Seni seviyorum.
J: Ev-
Bu sefer ben izin vermedim😏
I: Şey nasıl olduğuma bakmama izin vericek misin?
J: Vermeli miyim? Bana kalırsa hayır.
I: Yaa...
Döndüm ve aynaya baktım. Siyah bir elbise, şık bir çanta ve sivri topuklu. Hımm. Beğendim aslında. Özellikle sırt dekolte taktımı biliyor. Ahahha.
I: Makyaj?
J: Ben mi yapayım?
I: Hayır. Nasıl olsun?
J: Koyu.
Şu kelepçeler yüzünden günlük halime dönmek fazlasıyla zor olmuştu. Kıyafetlerimi ve makyaj çantamı alıp Joeyler'e geri döndük.
Sude'den:
Mark ve bende şimdi bize geçtik. Ben o en sonki kıyafetimden sonra kendimi sadeliğe boğmak istiyorum! Diz üstü düz beyaz hafif pileli bir elbise seçtim. Boğaz detayı vardı. Küpe,kolye yüzük falan takmayacağım. Saçımı da olduğu gibi bırakıp hafif bir şekil veririm. Makyaj olarak da sadece maskara süreceğim birde hafif simli bir lipgloss o kadar. Ayh! Evt. Ten rengi mat stiletto ve aynı renkte el çantası aldım. Hava sıcak olduğu için bu sefer üzerime bir şey alma gereği duymadım. Mark zaten aşırı güzel giyindiği için ona hiç karışmadım.
Blake'den:
Yemeğe gitmemize az kalmıştı. Celine madem bronz ve ten giyindi bende o zaman üzerindeki petrol rengi bir gömlek giydim ve önümü biraz açtım. Geçen akşam yemeğe çıktığımız zaman giydiği küllü gri rengindeki ceketimi giydim. Vay şimdi işte Celine'le uyumlu oldum. ;) Nasıl zor giyindiğimizi anlatmak bile istemiyorum!
Celine'den:
C: Woow! Çok iyi görünüyorsun😍
B: Sağol bebeğim:)
C: Şey yalnız benim elbisem biraz zor giyiliyor:/
B: Şey ben istersen yardım edebilirim ama sen rahatsız olmas-
C: Olmam:) edebilirsin.
B: N-n-ne? Y-yani n-nasıl?😍 S-sen benim yanımda giyineceksin ve ben gözümü kapatmadan yardım edeceğim öyle mi?😍
C: Yani bu artık saçma geliyor ha bikini ha iç çamaşırları aynı şey bıktım artık senden utanmaktan gizlenmekten!
B: Ben seni çok seviyorum ya! Sen benim başıma nerden geldin? Melek misin nesin sen?😍
C: :) Belime sarılıp beni duvara yasladı. Olabildiğince yaklaştı ve öptü,bende koskocaman sarıldım. Üzerimi çıkardım ve elbiseyi giyecekken.
C: Blake bak beni pişman ettirme!
B: Haa affedersin😍
Giymeme yardım etti ve yine aynı surat:)
B: 🤤
C: Ahahah yine mi?:)
B: 🤤
C: Blakee?
B: 🤤
C: Huuhuuu:)
B: 🤤
C: Blake!
B: Aa! Ay daldım yine:) Mükemmelsin:) De-
C: Ne de? Beğenmedin mi?:(
B: Beğendim enfes görünüyorsun, ama aşkım bu göğüs dekoltesi hadi okay ama o yırtmaç ne aklımı almaya mı çalışıyorsun?
C: Belki💋
B: Off! Ya fazla güzelsin sen! Deliricem ben seninle😍
C:😂😂 Sende fazla yakışıklısın ama😍
Saçımı makyajımı yapıp son kalan herşeyi tamamladım.
B: Ayh bayılıcam😍
Bu nasıl bu kadar tatlı ya bende deliricem! Dayanamayıp Blake'in boynuna atlayıp dudaklarından öptüm. Belime sımsıkı sarılıp benş döndürdü,ayrılınca;
B-S: Seni çoooook seviyorum!!!
Joey'den:
Benim giyinmem artık bu kadar zor değildi. Ilgın bir anda üstünü çıkarınca😳
J: Aaaaa! Dur gözümü kapatmadım dedim ve gözlerimi kapattım. Güldü ve ellerimi gözümden indirdi.
I: Gerek yokki:)
J: Nasıl yani?😍
I: :)
Ilgın'ın nazikçe boynundan öptüm. Ve kıyafetini giymesinde yardımcı oldum. Makyajını ve saçını da yaptı.
J: S-sen nasıl bir şeysin be kadın! KADINIM!
I:😂 Ne kadını ben ben kadın değilim daha kızım!
J: KIZIM! bu iyi olmadı o kadar:/
I: Ahahah😂
Güldü ve beni öptü ayy yerim ben bu kızı😍
J: Gözlerimi senden alamıyorum ben. 
I: Mafya gibi olduk ikimizde siyah siyah.
J: Ahahha evet. Başlık: Mafya ve onun mükemmel siyah karısı. Wow. Sevdim bunu
I: Ahhaah. Fakat şu kravatı çıkartsan mı?
J: Dimi. Bencede.
Fırsattan istifade:
J: Ayy çıkmıyor bu!
I: Nasıl çıkmıyor?
Bana yaklaştı. Burnum burnuna değmek üzereydi:
I: İşte bak burayı gevşetiyorsun ve:
Saçlarımın arasında kravatı çekip yavaşça çekip aldı.
I: Bu kadar.
Bana bakıyordu. Giderek hızlanan kalp atışlarımın arasında:
J: Bence şu mesafe olayını bir daha gözden geçirmeliyiz.
I:Nasıl yani?
J: Mesafeyi kapattık ya biz.
Geri çekildi.
I: Evet. Neyden bahsediyorsun?
Çıldırıcam şimdi🤤🤩
J: Biraz daha mı kapatsak?
I: Joey! Bu konuyu konuştuğumuzu ve kapattığımızı sanıyordum! Fırsat kollamak yok demiştim! Sende tamam demiştin!
J: Fırsat kollamak? Fırsat yakalamak olmasın o?
I: Bilmiyorum artık. Seni anlamak gerçekten çok zor.
J: Anlatılmaz yaşanır😎
I:............
J: Şuanda bütün anın içine ettim.
I: Evet. Hadi aşağıya inelim. Mafyagiller olarak.
Aşağıya indik.
Sude'den
Sadeliğime büründüğüm için aşırı mutluydum tam evden çıktık ama bir baktım ki nude rujumu almayı unutmuşum ve hemen Markla eve gittik. Odasına girdik yatağa bıraktık kendimizi hava çok sıcsk olduğu in etrafsa üstsüz dolaşıyordu.
S: Maaarrkkkkk
M: Aaaaa ödüm patladı pudingim.
S: Sen neden halaa.. OHA😍😍😍😍😍
M: Iııı Sude ne oldu.
S:-
M: Pudingim ıııı
S:-
M: Iııı
S: Marrrkkkk çoookk yakışıklısın
M: Yerim ben seni pudingim benim sen daha tatlısın😍😍
S: Iıı ama artık giyinsen😂
M: HHahahh tamam bu arada sen muhteşemsin.
S: Teşekkür ederim geçen gün ki disko topluğumdan sonra böyle sade giyinmek iyi geldi.
M:...
S: Iııı Mark hadi giyin😘
M: Ay tamam bir an senden gözlerimi alamadım😍😍
Mark da beyaz pantalonun giymişti az kalsın gucci terliklerini giyecekti ama ben onu durdurum ve güzel nike airmaxlerini giydi üzerine beyaz bir gömlek ve lacivert bir ceket aldı. Nasıl yakışıklı olmuştu gözlerimi ondan alamıyordum.😍 Giyinme kısmının zorluğu hakkında konuşmak istemiyordum. Sonunda 6 ımızda aşağıya indik.
B: Kim öldü?
I: Ne alaka?
C: Aynen ne alaka?
B: Ilgın ve Joey ve yasta sanırım 😂
C: Off Blake😂 Gayet güzel görünüyorlar.
J: Bencede çok sexyim:)
S-C: Ahahahahahhahah.
I: Iı şey peki.
J: Yine mi kekoluğa yakalandım?
C-I-S: Evet:/
B-M:😂
M: Çıkalım mı?
B: Evet hadi.
J: Blake senin arabanla gidelim çok üşendim sürmeye.
B: Iı peki.
Blake'in arabasına bindik. Blake direksiyon rahat kullanabilin diye Celine kolunu serbest bıraktı ama Blake her hareket yaptığında kolu aşağı yukarı kalkıp yanlara gidiyordu ahahah😂
C: Blakee! Yoruldum!
B: Celine ne yapabilirim?
C: Hızlı sür!
J: Ahahahah sakin sista.
Sonunda varabilmiştik. Hepimiz erkeklerin cebine elimizi koyduk. Bay Andrews bizi çok nazik bir şekilde karşıladı.
A: Vaaayy vaayy:) Sizi gidii. Siz küçüktünüz ya ne ara büyüdünüz de böyle güzel kızlarla birlikte oldunuz:)
J-B-M: :D
A: Memnun oldum hanımlar:)
C-I-S: Bizde çok memnun olduk:)
Iı evet tanışma ve selamlaşma faslını iyi geçmiştik:/ sıra yemekte of!
Celine'den:
Off! Kim açacak şu konuyu acaba derken Joey sanki içimdekileri duymuşçasına bana bakıyordu. Kafamı sallayınca konuşmasına başladı;
J: Şey Bay Andrews siz konuya başlamadan önce size söylememiz gereken bir şey var.
A: Tabii nedir?
Blake sadece benim duyabileceğim şekilde;
B:Celine sakın büyük bir tepki verme ve bana kızma.
C: Ne oldu?
B: Anahtarlar bu ceketin cebindeymiş:/
C: Off Blake! Şaka mısın sen?!
B: Şşşhh! sessiz olsana. dedi ve sonunda bizi çözdü. Joey farketsin diye kollarımı fazlaca kaldırarak saçlarımı geri attım, Blake'de ceketinin kollarını düzeltir gibi yaptı. Ahahah hepsi şok oldu. Bay Andrews başka yöne bakarken Joey'e anahtarı attım.
A: Ee Joey ne söylecektiniz?
J: Şey yani bizim kızları böyle bir etkinliğe dahil ettiğiniz için çok teşekkür etmek istedik:)
Sanki evren bize yardım edercesine Bay Andrewsa telefon geldi.
A: Çok affedersiniz. Hemen dönerim.
Hepimiz sırıttık ve aşırı hızla Mark ve Sude de çözüldü.
C-B-J-I-S-M: Ohh be!
J: Nerden çıktı anahtar?
B: Benim ceketimin cebinden ıı:/
I-J-S-M: Blakee😡!
C: Şhhh! Sessiz olun geliyor!
A: Çok özür diliyorum tekrar:) Ee anlatın bakalım nasıl tanıştınız?:) Ama kızlar sorun olmazsa beylerden dinlemek istiyorum:)
I: Yok tabiki sorun değil:)
B: Şimdi ıı, bizim komşularımız taşınmıştı ve yanımızdaki ev satılıktı...
Bütün hikayeyi anlatır...
B: Vee işte en sonunda hislerimize engel olmaktan vazgeçip sevgili olduk:)
A: Vay be :) Gerçekten çok güzel. Ee evet,hep sizi konuşturduk biraz da kızlar konuşsun bakalım:) Ee Celine Texas hakkında ne düşünüyorsun?:)
C: Yani bizim için böyle şeyler daha çok yeni yani bu fan olayları falan ama güzel bir şeye benziyor ve Texas hakkında çok mutlu oldum. Hayran kitlesinin büyük bir kısmının neden Texas'da olduğunu da tahmin edebiliyorum zaten;)
A: Neden?
C: Blake'in doğduğu yer:) Hepimizin gideceği yerler kendi sevgilimizin ilk doğdukları yer:)
A: Aa bakın buna hiç dikkat etmemişim:) Çok güzel o zaman. Sizede baş başa sevgilinizle tatil olur.
C: Aynen öyle:)
A: Peki Ilgın:) Sen New Orleans hakkında ne düşünüyorsun?
I: Celine'in de dediği gibi nedeninden dolayı çok mutluyum. Aynı zamanda hiç gitmediğim bir yerdi heyecanlıyım açıkçası:)
J: Yalnız gidersek seni şu devasa golf sahasına götüreceğim yoksa eve asla geri dönmem.
M: Joey dostum yine mi? Ahahahah.
I:?
B: Ben de dahil olmak üzere Joeyler'e gittiğimde hep oraya giderdik.
M: Ama o kadar güzel bir yerki!
J: Evet göle düşmüştün!
C-I-S: Ahahhahaah.
I: Umarım bende düşmem.
C: O zamam eve gidince bizim:
C-I-S: Bavul!!
J-M-B: Hayır!!
Bay Andrews saate baktı ve gözlerini pörtletti.
A: Çocuklar saat çok geç olmuş :) Ben gitsem sorun olur mu?
M: Hayır bay Andrews.
J: Yarın saat-
Joey'in sözünü keserek:
A: Ooo... evet.  Sabah 05.00' da benim ofisime gelirseniz çok sevinirim.
Rahatlıkla bay Andrews'a sarılabildik. Artık şu kelepçeden kurtulduk. O gittiğinde biz yemeğe devam etti.
M: Hesabı bize kitledi farkedem var mı?
J: Yine mi?! 😂
I: Nasıl yani?
B: Her seferinde yediği şeyleri bize bırakıyor.
C: Iıııı... artık biz de mi eve gitsek.
S: Evet daha-
J-B-M: Bavul!
S: Ahahah... evet hazırlayacağız.
Sude'den:
Eve döndük. Bugün Marksız uyuyacaktım. Off çok alışmıştım onunla uyumaya yaaa:/
Mor desenli bavulumu ve mavi yeni aldığım bavulumu aldım. 5 gün boyunca orda olucağımız için çok aşırı şık kıyafetler almadım. Ama tabikide birkaç tane var tabi😏  ve evdeki telaş bitmiyordu. Joey, Minik'i yan tarafımızdaki villada oturan yaşlı bir çifte verdi. Minik nedense onları çok seviyor. Genelde bahçede kaybolduğu zaman orda buluyoruz onu.  Yan odada Ilgın'ın oflamaları yankılanıyor.
I: Sude! Sence şu kombin mi daha iyi yoksa bu sırt dekolteli olan mı?
S: Sence?
Celine'de diğer odadan Ilgın'a:
C: Sırt dekolteliyi al.
I: Bencede.
S: Ben hazırım.
I: Ne?! Iııı...
Celine yan taraftan kafasını uzatıp:
C: Hazır mısın?
S: Evet.
I: O zaman Mark'ın yanına gitsene
S: Ooo harika fikir.
Mark'dan:
Birkaç saat sonra bay Andrews'ın ofisinde olacağımız için hazırlanmıştım. Ama Joey ve Blake için aynısını söyleyemem.
J: Diş fırçan kayıp!
B: Joey! Mutfakta. Bulaşık makinesine koymuşsun. Sanırım yıkandı dostum üzgünüm. Çıkartmaya çok üşendim.
J: Gerçekten mi?
M: Yenisini alırsın boşver.
J: Aynen. Tamam benim gidip kivili çoraplarımı almam lazım.
B-M:?
J: Anlatmaya çok üşeniyorum.
B: 😑
J: Mark kapı çaldı sanırım bir bak istersen.
M: Çook üşeniyorum.
J: Cidden mi?
Joey gidip kapıyı açtı. Gelen Sudeymiş.
S: Ben hazırım!
B: Veee... İlk hazır olan çiftimiz Mark&Sude.
S: Aynen brother😂
J: Kiwili çoraplarım nerdee!
S: Şey,ııı onları Ilgın aldı.
J: Ne!?
S: Golf oynarken onları giyicekmiş.
J: Ama onlar benim uğurlu golf çoraplarım!
S: Bunu ona söyle.
Joey söylenerek odasına çıktı.
B: Celine ne durumda?
S: Bilmiyorum bilmek de istemiyorum, bavul hazırlayacağı zaman çok gergin oluyor.
M: Yani oklar seni gösteriyor dostum git bir bak bence;)
Joey yukarıdan bağırarak;
J: ILGIN'I DA BURAYA YOLLA!
B: TAMAM!
Blake'den:
Kızların kapısını çaldım ve kapı açıldığı anda evde Ilgın'ın olduğunu unutup yaklaşınca kapıyı Ilgın'ın açtığını farkettim.
I-B: AAAAAAAA!
I: NAPIYORSUN?!
B: Afedersinnn:/ Celine açar diye ummuştum.
I: Iı peki😳
B: Ha Joey seni çağırıyor bu arada.
I: Tamam. dedi ve çıktı bende kapıyı kapatıp Celine'in yanına gittim. Kapısını açtığımda saçı başı dağılmış ve kıyafet yığınının arasında uyuyakalmış bir Celine buldum:) Ne kadar güzel görünüyordu. Yatağına oturdum. Odasını incelemeye başladım. İkimizin resimleri vardı bu detayları daha önce hiç farketmemiştim. Benim odamda hiç birlikte resmimiz yok ama ya:( Niye koymamışım ki? Neyse dönünce koyarım artık. Odasını incelemeye devam ettim. Tanrım! Ne kadar çok makyaj malzemesi var?!
Iı neyse:/ Aaa! Celine,Ilgın,Sude... üçünün küçükkenki fotoğrafları var:) Bu fotoğrafı elime aldığımda yüzümde istemsiz bir tebessüm oluştu. Geleceği düşündüm... Nasıl olacaktı acaba? Mesela 10 yıl sonra? yada 20? Celine ve ben... hala birlikte olacak mıyız? bunları düşünürken yatağın içinde yavaş yavaş kaybolmaya başladığımı fark ettim ve uykuma direnemeyip gözlerimi kapattım.
Ilgın'dan:
Joey'nin yanına gittim.
I: Efendim Kinder Joey?
J: Il- Ne?:)
I: Bunu daha önce de söylemiştik alış artık.
J: Haa,peki tamam. Ben seni şey için çağırdım ya kivili çoraplarımı ben giymek istiyorum.
I: Hayır olmaz! Kivi benim, ben onları golf oynarken giyeceğim ve sende kızlar olmadığı için bana instalık fotoğraf çekiceksin;)
J: Ilgınn amaaa:(
I: Hayır.
J: Hafta sonları alsam?
I: Ha- ne?😂 Çocuk mu Joey hafta sonu alıyorsun?
J: Ama ya onlar benim uğurlu çoraplarım içinde terimi biriktiriyordum:((
I: Şey:) Aslında geri alabilirsin ya pek ihtiyacım kalmadı:)
J: Cidden mi?:)
I: Hı hı:/
J: Güzel sevgilim benim:) dedi ve beni belimden kavrayıp duvara yasladı ve boynuma küçük bir öpücük kondurdu:)
I: Joeyy:)
J: Alışsan iyi olur güzelim:) 2 hafta yalnızız:)
I: Haa o konu evet:)
J: Ne oldu?:/
I: Yalnız olacağız gerçekten değil mi?
J: Evet tabi, sadece 1-2 gün bizim evde kalırız. Ailemle tanışırsın:)
I: Haa şey direk otelde kalsak?:)
J: En fazla 2 gün ya o kadar mı yalnız kalmak istiyorsun?:)
I: Evett!
J: Hımmm, şimdi bir aklımı çeldin bak:/
I: Evet sen bir düşün derim;) diyip yanağından öptüm ve odadan çıktım. Aşağıya Mark ve Sudenin yanına indim ve kanepeyi kendimi atıp bende televizyon izlemeye başladım.
Blake'den:
Uyandığımda Celine odada yoktu ve enteresan bir şekilde kıyafetleri de yoktu? Celine'i aramaya başladım.
B: Celinee! Ev sessizdi nereye gitti ki? beni uyandırmadan? Bütün evi aradım ama kimse yoktu.
Bizim eve geçtim. Joey ve Mark koltukta oturuyorlardı. Sude nerde? Ilgın? Niye Mark'ın kafasına omzunu koymuş?:/ Iı işler biraz garipleşmeye başladı...
B: Dostum napıyorsun?!
M: Ne oldu?
J: Blake iyi misin dostum?
B: Asıl sen iyi misin Joey?! Mark'ın böyle bir şey yapmasına nasıl izin veriyorsun?!
M: Blake senin kafana bir şey mi düştü? Sevgilim omzuma kafasını koyuyor, sarılmayayım mı?!
B: S-sevgilin mi?!
J: Cidden sen iyi misin?
B: Neler oluyor bana açıklar mısınız?!
C: Blake ne oluyor yine?!
B: Ahh Celine Tanrıya şükür burdasın:) Neler oluyor burada?
C: Nasıl neler oluyor? Off Blake bildiğin bir şeyi bilmiyormuş gibi yapmandan sıkıldım ya!
B: Ne?
S: Aşkım? Ne oldu?
B: Bana mı dedin?
S: Blake sen iyi misin gerçekten? Ne oldu? Bir şey mi yaptım? Ayrıldık mı?!:(
B: Ne ayrılığı? Ne diyorsun Sude?!
S: Yaaa beni sevmiyor musun artık?
B: Ne?!
I: Blake yeter ama! Sıktın artık bitir şu şakayı.
B: Ne şakası?! Ben şaka falan yapmıyorum! Asıl siz hepiniz toplaştınız bana mı şaka yapıyorsunuz?!
S: Sevgilim rahatlaman lazım:) dedi ve beni öptü. Direk ittim.
B: Sen ne yaptığını zannediyorsun ya?! Çıldırdınız mı hepiniz?!
S: Ya niye bana böyle davranıyorsun?:(
B: Celine bir şey yapsana!
C: Blake ne yapmamı bekliyorsun? 5 yıl önceki ben olsaydım yapardım ama şuan seninle bir alakamız yokki?
B: N-ne demek bizim bir alakamız yok?!
J: Dostum! AYRILDIK ANLAMIYOR MUSUN?!
B: Ne zaman?!
M-S-I-J-C: 5 YIL ÖNCE!
B: O-o zaman hepimiz ayrıldıysak? Mark ve Ilgın, Sudeyle de ben birlikteysek? O zaman Celine'de?
J: Hah anladın sonunda.
B: S-sen mi?
J: Evet:) dedi ve keyifle gerilip kolunu Celine'e attı ve yanağından öptü. Neler oluyor ya?! Kafayı yiyeceğim!
C: Ben mutfağa gidiyorum istediğiniz bir şey var mı?
J: Benim var;) dedi ve Celine'i öptü! Aaaaaaa şimdi sinirleniyorum artık!
B: CELİNE ACİL KONUŞAMAMIZ GEREK!
dedim ve bahçeye çıktık.

Sonsuz MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin