[3]

1.6K 164 49
                                    

"Ha Neul ve Jimin arasında ne var?"dedi Hoseok.

Önümdeki pirinç keklerinden bir tanesini ağzıma tıkıştırdım.

"Birbirlerinden hoşlanıyorlar işte."dedim.

"Daha çok nefret ediyor gibiler."dedi gülerek.

"Birlikteyken öyle, ikisi de birbirine bir şey  çaktırmama konusunda keçi gibi inatçı."dedim bende.

Çatıda oturmuş Jimin ve Ha Neul döndüğünde yenecek yemeğe kadar atıştırıyorduk.

"Ben mesela,"dedi bakışlarını bahçedi süs havuzundan bana çevirerek,"Birinden hoşlandığımı asla saklayamazdım."

Derin bir şekilde yutkundum.

"Öyle mi?"dedim.

"Evet."dedi yine bakışlarını çevirerek."Birini sevmek çok güzel bir şey. Yani kendin kadar başka birini daha önemsiyorsun ama ona kendine baktığın kadar bakamıyorsun. İlgilenmekten bahsediyorum yani."dedi.

Sessizce,"Öyle."dedim.

"Bilmiyorum, umarım bir gün biri de beni öyle sever."dedi.

Biri onu öyle seviyordu zaten, ben seviyordum. Onu bundan habersiz bırakmak da içime taş gibi oturmuştu. Ama nasıl  söyleyebilirdim ki? Hoşlandığı kişiyi saklayamayacağını söylemişken benden hoşlanıyor olmasını ummak boş hayalin teki olurdu. Cevabını bildiğim soruları sormaksa.. daha büyük bir hayal kırıklığı olurdu.

"Umarım."dedim.

"Pekala sana bir haberim var."dedi yüzünü yine bana çevirerek.

"Nedir?"dedim bende ayakkabımın bağcığı ile oynarken.

"Torunlar geliyor."dedi.

Derin bir nefes verdim."O zaman bu zaman mı?"dedim.

"Evet, senin için  daha fazla temizlik demek ama.. sonuçta evde farklı insanların olması güzel değil mi?"dedi.

"Seokjin oppa ve Yoongi oppaya lafım yok ama o velet Jungkook yok mu? Peşimizden ayrılmıyor."dedim.

"Doğru ama sonuçta eğlenceli biri. Eminim büyümüştür."dedi.

Kafa salladım."Umarım."dedim.

Yoongi ve Jungkook Bayan Lambert'in kızlarının oğullarıydı, Seokjin ise oğlunun oğluydu. Bayan Lambert eşi Bay Kim öldüğünden beri ise eski ingiliz soy ismi Lambert soy adını kullanıyordu.

Yoongi ve Seokjin'in yaşları yakın olduğu için hep birlikte takılıyorlardı. Jungkooksa.. sadece onlarla olmak istese de ister istemez dışlanıyordu. O yüzden soluğu bizim yanımızda alıyordu. Genelde Taehyung ile birlikte olsa da bu evde onun yaşına en yakın kişi ben olduğum için ne zaman dışarı çıksam peşimde,'Hana noona' diyerek dolanıyordu.

"Bu sefer her zaman peşinde dolaşmayacak, sana söz veriyorum Hana."dedi Hoseok ne düşündüğümü anlayarak." Taehyung'la sabah onu konuşuyorduk, ben onunla ilgilenirim dedi."

"Ona borçluyum yani."dedim.

"Biraz öyle."dedi gülerek.

Bende gülümsedim.

Hoseok, malikenin kapısı açılıp Araba içeriye girdiğinde ayaklandı.

"Namjoon hyung geldi."dedi doğrularak.

Bende toparlanırken,"Ha Neul ve Jimin de geldi yani."dedim.

"Evet herkes aşağıdadır."dedi. Doğrulamam için elini uzattı.

Elini tutsam da suratım kıp kırmızı olmuştu.

Mutfağa indiğimizde Taehyung oradaydı.

"Yardıma ihtiyacın var mı?"dedim masaya otururken Taehyung'a."İşlerim bitti. Sana bahçede yardım edebilirim."

"Bende."dedi Hoseok.

"Aslında.."dedi Taehyung."Bayan Lambert yemekten sonra sizi görmek istediğini söyledi."dedi.

Hoseok parmağını ikimizin arasında hareket ettirerek,"Bizi, birlikte mi?"dedi.

"Evet, bakıcı Amelia söyledi."dedi.

"Yemekten sonra gideriz o zaman."dedim Hoseok'a bakarak, bu daha çok bir soruydu.

"Olur."dedi.

"Seni domuz herif, yumurtaları kıracaksın şimdi!"diye bağıran sesin sahibi Ha Neuldan başkası değildi, Jimin eli kolu poşetlerle dolu bir biçimde bir de yumurtaları kırmadan taşımaya çalışırken Ha Neul tam anlamıyla Jimin'in de dediği gibi cadaloz gibi davranıyordu. Ve bunu sadece ondan hoşlanmadığını kanıtlamak için yapsa da, biz yemiyorduk.

"Bu kadar laf edeceğine yumurtaları sen taşımayı deneyebilirsin?"dedi Hoseok.

"Bir sen akıllısın çünkü. Ben kendime güvenemiyorum."dedi.

"O zaman beni rahat bırak."dedi Jimin dolaptan yemekleri çıkartmaya başlarken,"Bir sürü işim var."

Ha Neul,"İyi be, ben Bayan Lambert'in aşısı için gidiyorum, yemeğe  geri geleceğim."dedi.

Çıkarken Jimin peşinden,"Aman istemez!"diye bağırdı.

Namjoon da ceketini bırakmış bir biçimde mutfağa geldi,"Ne oluyor? Hala mı  didişiyorsunuz?"dedi.

"Evet, ne zaman bıraktılar ki?"dedim bende.

"Doğru, alışverişi zehir ettiler bana, ikisi de aynı markayı beğeniyor ama biri inat olsun diye sürekli farklı markaya yöneliyor, su markası yüzünden bile kavga çıkardılar."dedi masaya otururken.

"Ama hyung!"dedi Jimin tezgahın arkasından,"Benim yemeklere koyacağım su ile içilecek sular çok farklı, hala mineralli su Bayan Lambert'e iyi gelmez diyor. Ben suyu ona almayacaktım ki, bizim için alacaktım."dedi.

Namjoon oflayarak,"Al işte."dedi.

Yerimden kalkıp onun yanına geçtim,"Yardım edeyim mi?"dedim.

"İyi olur Hana, şunları tabakalara koymakla başla."dedi Jimin eliyle tencereleri göstererek.

"Taammamm."dedim.

Yemekler tam tabaklara konduğunda Ha Neul hala gelmemişti, Jimin de o gelmeden oturmak istemiyordu.

Bu halleri Hoseokla bakışıp gülmemize sebep oluyordu.

Hobitopia ; 𝐣𝐡𝐬 [ᴇɴᴅᴇᴅ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin