hoseok
Ha Neul bana öfkeyle bakarken kafam karma karışıktı. Aslında ne istediğimi biliyordum. Ama ne düşünmem gerektiğiyle ilgli bir fikrim yoktu.
"Hana tüm gece ağladı."dedi Ha Neul. "Tüm Gece!"
Ayakkabılarıma bakmaya devam ettim. Bunları bende biliyordum. Elbette biliyordum. Ama onu üzmekten o kadar korkuyordum ki. Benden nefret etmesinden..
Onu bir o kadar da merak ediyordum. Mesela şu an Jungkook'la eğleniyor muydu? Film komik miydi? Eğlenmek için birbirlerine küçük mısırlar fırlatıp gülüyorlar mıydı? Bunları bilmek istiyordum.
"Korktum Ha Neul. Neden anlamıyorsun?"dedim.
"Neyden korktun seni salak?!"diye haykırdı Ha Neul. Sert konuşmasından sinirlendiği belliydi. Aynı zamanda Jimin, Taehyung ve Namjoon'un birlikte maça gitmiş olamaları da bir etkendi bu yüksek sesin ortaya çıkmasında.
Ha Neul nefesini dışarı verip kafasını kaldırdı. Suratıma dik dik bakarak önemli bir şey söylemeye hazırlanıyor gibiydi.
"Hızlıca söyleyeceğim, bunu benden bir daha asla duyamayacaksın."dedi. Ne dediğine anlam vermeye çalışıyordum.
Birden, kelimelerin arasında nefes bile almadan, "Hana senden deliler gibi hoşlanıyor." Dediğinda mutfak sandalyesinden düşüverdim.
°
hana
Jungkook peşimde dolanmasa iyi biriydi.
Müzik zevki, film zevki, akamedik bilgisiye cidden bir kız arkadaşı olmaması inanılır gibi değildi.
"Cidden kız arkadaşın yok mu?"dedim. "Cidden olan cidden?"
Güldü. Patateslerinin birini alıp sağa koydu. Sonra ötekini derken aslında düşündüğünü, bunu refleksif yaptığını anladım.
"Hoşlandığım bir kız var. Ama daha çok yeni, yani daha ondan hoşlandığımdan emin bile değilim. Ve daha benim farkımda bile değil."dedi.
Güldüm, "Fark etmesi kısa sürmeyecektir."dedim. Ona taktik veren kişinin ben olması acı vericiydi. Hoseokla aramda geçenler beni aşk uzmanı değil aşk fiyaskosu yapıyordu. Sevdiğini açılmalısın diye nasihat veririken sevdiğime açılamıyordum.
"Bilmiyorum noona, umarım dediğin gibi olur."dedi.
Her zaman iyiyi düşünmeye çalışması Jungkook'un sevdiğim özelliklerindendi.
"Peki sen ne yapacaksın?"dediğinde pipetle oynamayı kestim.
"Neyi ne yapacağım?"dedim.
Gözlerini üzerime dikti, ah hayır. Her şeyi anladım gözleriydi bunlar.
"Noona,"diyerek iç çekti. "Hoseok hyungdan hoşlandığını biliyorum."dedi.
Omuzlarımı indirip pes ettim.
"Bu bir şeyi değiştirmiyor."dedim. Şimdiden Hoseok'dan hoşlandığımı bilen insan sayısı çoğalmıştı, bu hiç iyi değildi. Jungkook'un beni ispiyonlayacağından değil ama ne kadar çok bilinirse bu bilginin ona ulaşması kolaylaşacaktı.
"Bence o da senden hoşlanıyor."dedi. Ona gözlerimi kısarak bu konular hakkında hiç bir haltı bilmiyorsun bakışımı fırlattım.
"Bana öyle bakma noona, Namjoon hyung da böyle düşünüyor."dedi.
"Ne demek Nammjoon hyung da böyle düşünüyor? Siz bizim dedikodumuzu mu yapıyorsunuz?"dedim.
Güldü, "Bizim bir çatı katımız yok ama biz de sohbet ediyoruz."dediğinde Jungkook'tan korkmaya başlamıştım.
Herşeyi biliyordu bu çocuk, herşeyi.
Peki ya o zaman Hoseok'un duyguları hakkında söyledikleri gerçek olabilir miydi? O da benden hoşlanıyor muydu? Ama bana birinden hoşlandığında bunu saklayamayacağımı söylemişti bir kere, buna nasıl inanabilirdim ki?
Hoseok hayatımın en karışık yanıydı bu sıralar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hobitopia ; 𝐣𝐡𝐬 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fanfictionhobitopia (isim): Sadece Jung Hoseok ile baş başa kaldığımız bir dünya.