[7]

1.2K 135 74
                                    

Hoseok 'un yanında yıldızlar bile parlaklığını yitiriyordu.

O gökyüzüne bakıyor olsa bile benim gözlerim ondan başkasını görmüyordu.

"Herkes kutup yıldızını sever."dedi.

Bakışlarımı onun üzerinden gökyüzüne çevirdim,"Peki ya sen? Farklı mı düşünüyorsun?"dedim.

"Herkesin sevdiği şeyleri sevmem diyerek kendimi farklı kılmayacağım şimdi."dedi,"Herkes gibi kutup yıldızı benim de ilgimi çekiyor. Ama her zaman favori o olmak zorunda değil ki? Sönük, az parlayan yıldızların suçu, bize daha da uzakta olması mı? Bu onu daha ulaşılmaz, daha eşsiz ve ya farklı kılmaz mı?"dedi.

O konuşurken hayranlıkla onu izledim, Hoseok gerçek miydi?

"Peki o sönük yıldızların ne olduğu hakkında bir fikrin var mı? İsimleri mesela?"dedim.

Kafasını öne eğip düşündü,"Sanırım haklısın, yok."dedi.

"Yani.. biliyorum, herkesin sevdiği bir şey biraz ortalık eşyası gibi kalıyor. Ama ulaşılamazı istemek de biraz emek istiyor."dedim.

Güldü,"Haklısın."dedi bana bakarak. Yattığımız şiltede doğruldu, o doğrulunca bende peşinden doğruldum.

"Youra.."dedi.

Burnumu kırıştırdım,"Ha Neul ondan nefret etti."dedim.

"Sen de pek bayılmışa benzemiyorsun."dedi.

"Tuvalet temizleme hevesini bu kadar dile getirene okadar her şey güzeldi aslında."dedim.

Elindeki paketi açarken güldü, bana baharatlı bir cips uzattı.

"Bilmiyorum, ilginç biri."dedi. Daha sonra cipslerden yemeye başladı.

Bende uzattığı cipsi yuttuktan sonra,"Nereden buldun ki onu?"dedim.

Yutkunduktan sonra,"Ben bulmadım, Bayan Lambert bu evde işe girmek için çok hevesli olduğunu söyledi, seninde anlayabileceğin gibi öyleymiş. Görüşmeye ben gittim. Aslında güzel bir CV'si var."dedi.

"CV mi?"dedim.

Güldü, "Kendin için öz geçmiş yazsan ne yazardın?"dedi.

"League of Legends oynamayı biliyorum?"dedim.

Gülerek kafasını salladı,"Hayır, Hana cidden.."dedi.
"Yani işe girerken kullanabileceğin şeyler."dedi.

Biraz düşündüm,"Aynı  anda hem sağ hem sol elimle cam silebilirim!"dedim.

Bu coşkulu halime gülümsemesini sürdürerek cevap verdi,"Ciddi misin sen ya?"dedi.

"Evet.."dedim omuzlarımı indirerek.

"Pekala, sora sora ilerleyeyim."dedi. Bağdaş kurdu bacaklarını açmadan kalçasının üzerinde kayarak yan tarafımdan  karşıma geçti.

"Kaç  dil biliyorsun mesela?"dedi.

"Uh.. öğle arasında Ha Neul ve ben Hint dizisi izliyoruz, sanırım oradan viraz Hintçe öğrendim."dedim.

Kafasını salladı, Suratında hala eğlenen bir ifade vardı.

"Akıcı olarak konuşabildiğin, ana dilinden başka bir dil yok mu?"dedi.

"Yok sanırım.."dedim.

"Peki.."dedi."Ne mezunusun?"dedi.

"Lise."dedim.

Kaşlarını çattı, "Sen liseden sonra devam etmedin mi?"dedi.

"Evet, sabki bilmiyorsun. Bir de arkadaşız dersin... Bana karşı çok ilgisizsin."dedim.

Hoseok düşünceli bir ifadeye büründü,"Kaç yaşından beri buradaydın sen? Ben geldiğimde de burada çalışıyordun."dedi.

"On iki."dedim.

"Vay canına, bu uzun bir süre, kaç doğumlusun ki sen?"dedi.

"1996, bunu iki kez daha söyledim sana!"dedim.

Güldü,"Tamam ya, neden kızıyorsun hemen!"dedi.

Güldüm,"Beni dikkate almadığını düşündüm."dedim.

"Saçmalama Hana-ah."dedi.

Gülerek omzuna vurdum,"Hana-ah mı?"dedim.

"Evet ,uyumlu olmadı mı? Amerikalıların Hannah ismine benzedi."dedi gülerek.

"Sen beğendiysen sorun yok Hoseok-ah."dedim bende gülek.

Yüzünde gülümsemesiyle bana baktığında o an zaman durdu.

Çevremdeki sesler anlamını yitirdi, yanımızdaki fenerin ışığı birden sonsuz bir ışık kaynağı gibi etrafı aydınlattı, o an Hoseok'dan başka her hangi bir canlı benim için yok olmuştu.

Bu müthiş an daha ne kadar mükkemelleşebilir siz de merak ediyor olmalısınız, cevap basit, Hoseok beni öptü.

Ah, daha sonra ne mi oldu? Beklenilen gibi ben de ona karşılık verdikten kısa bir süre sonra hızla benden ayrıldı, benden uzaklaşarak aceleyle doğruldu.

"Hana, ben özür dilerim, Aish! Böyle olmaması gerekiyordu."dedi.

"Hoseok ben-"derken ceketini kaptığı gibi çıkışa yöneldi,"Özür dilerim Hana, kalbini kırmak istemem. Yarın konuşalım."dedikten sonra gitti.

Uzunca bir süre ne olduğunu idrak edemedim.

Gerçekten bunlar yaşanmış mıydı?

Bunlar hiç yaşanmamış sayalım falan mı diyecekti? Eğer öyle diyecekse yaşanmamış sayamazdım. Onun o göz alıcı dudaklarının benimkilerin üzerine kapanmasını nasıl unutabilirdim?

Kalbim hızla atıyordu ama henüz sebebini açıklayamamıştım.

Hoseok'a kızdığım için mi böyleydi? Yoksa hayalini kurduğum şeyin hayallerimden bile güzel olması sebebiyle mi? Bunu kısa bulduğu için de böyle atıyor olabilirdi.

Her ne olduysa Hobitopia bundan etkilenecekti.

noldu burada biri açıklasın karıştı ortalık,

klasik olmasın diye elimden geleni yapacağım.

sanrang~

Hobitopia ; 𝐣𝐡𝐬 [ᴇɴᴅᴇᴅ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin