Hoseok'u ilk gördüğümde okul forması içindeydi, ama beyaz gömleği toprak lekesinden görünmeyecek kadar kirliydi.
Hoseok eve işe kabul edildikten sonra geldi. İlk başlarda Tae'ye yardım ediyordu. Okuldan mezun olduktan sonra artık vakti tamamen boş olduğu için bu günkü işine geldi.
Onu ilk gördüğümde vurulmuş gibi hissetmiştim. O ise yaklaşık bir yıl boyunca beni tanımıyordu, hatta görmemişti bile.
Bayan Lambert Hoseok'dan son sınıftan yeni mezun olduğu için evdeki lise eğitiminin ilk yılında olan bana derslerde yardımcı olmasını istedi.
İşte o zaman Hoseok beni fark etti.
Arada sırada beraber ders çalışsak da o çok meraklıydı, Taehyung ile hep bahçede çalıştığı için evin içini keşfetmek istiyordu. Sürekli dersin yarısında evde yeni yerlere gitmek için beni ayartıyordu. Ona karşı hipnotize olduğum için bu pek zor değildi.
Evin temizlikci kızı olduğum için onun aksine ben her yeri bilirdim, bildiğimi sanardım diyelim.
Ta ki Hobitopia'yı keşfedene kadar.
Orası cidden beni büyülemişti, manzarası, oksijeni, ılık ılık esen rüzgarı.. Hoseok'u.
"Burası bundan böyle bizim mekanımız olmalı."demişti Hoseok.
Bende kafa sallamakla yetinmiştim.
Daha sonra orası bizim için bir cazibe merkezi haline geldi, Hoseok dans etmekte çok iyidi. Bütün enejisini dans ederek eritir, ama her zaman dans etmeye enerjisi olurdu.
Önceleri sadece onu beğendiğimi düşünürdüm, sadece gözüme hoş geldiğini. Ama bir kez çatıda yine dans ederken dengesini kaybetti. Ve çatının kenarından çok uzakta olmasına rağmen yere kapandığında aşağı düşecek diye korkumdan yerimden sıçradım ve neredeyse düşecek kişi ben oldum. İşte o zaman onu sadece güzel bulmadığımı anlamadım, ona bir şey olacak diye o kadar korkmuştum ki rüyalarımda bile onu görüyordum.
Sonunda ona gerçekten kapıldığıma karar verdiğimde lise ikinci sınıfın ikinci yarısıydı. Ondan başka bir şey düşünemiyordum. Aklımda sadece, acaba işten sonra ne yapıyor, en çok kiminle vakit geçirirken zevk alıyor? Benimle vakit geçirirken zevk alıyor mu? soruları dolaşıyordu.
Yine de bana her zaman özelmişim gibi hissetirmeyi başlardı, en sevdiğim anime figürlerini, izlediğim dinlediğim dizilerin fan eşyalarını, saç tokam olmadığında saçımı toplayabileyim diye bir saç tokasını her zaman yanında taşırdı. "Tek mutlu edebileceğim sen varsın." derdi. Aslında şu an bile ailesi hakkında bir şey bilmiyorum.
Liseden mezun olduğunda, iki kişilik bir mezuniyet balosunu sırf benim için düzenlediğinde kalbimin derinlerine kendini gömmüş oldu. O gün çatıya çıkarken "Sana bir sürprizim var."demişti. Merakla ona döndüğümde cevap vermemişti.
Beni merdivene itekleyerek gözlerimi kapatmıştı. Merak duygusunu en kuvvetli hissettiğim anlardan biriydi ellerinin soğukluğunu yüzümde hissetiğim an.
Gözlerimi açtığında etraf balonlar, konfetiler doluydu. Gece manzarası saten bir örtü gibi üzerimizi ötüyor, ılık rüzgar tenimizi okşuyordu. Manzaranın en güzel yanı bana merakla bakan, saçları yeni boyanmış, yüzünde kocaman gülümsemesi ile Hoseok'tu.
Hoseok'a o an aşık oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hobitopia ; 𝐣𝐡𝐬 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fanfictionhobitopia (isim): Sadece Jung Hoseok ile baş başa kaldığımız bir dünya.