Keşif

4.8K 780 153
                                    

Kadın bardağa kahvesini koydu, beyaz mermerler ile kaplı mutfağı kahve kokusu kaplamıştı. Kahvesini alıp büyük odaya doğru ilerledi topuklu ayakkabısı ahşap zeminde rahatsız edici tıkırtılar çıkarıyordu. Kahvesini masaya koydu elleriyle kıvırcık sarı saçlarını karıştırdı. Ev küçük bir adanın neredeyse yarısından fazlasını kaplıyordu. Odanın bir duvarı tamamen camdı. İspanyol kadın camın önünde durmuş yağmuru ve dalgaların şiddetle kayalara çarparak köpürmesini izliyordu. Kahvesini aldı üzerinde süzülen dumana baktı, bir yudum içti ve kupayı iki elinin arasında tutarak ellerini ısıttı. Merdivenden ayak sesleri geliyordu. 30 yaşlarında, saçlarını yana atmış esmer bir erkek merdivenden inerken seslendi;

"Nadine! Neredesin?"
"Buradayım aşağıya gel."

Adam siyah pantolon giymişti, siyah gömleğini düğmeleyerek merdivenden indi. Kadının yanına geldi, biraz etrafa bakındıktan sonra sordu.

"Burada ne yapıyorsun ?"
"Kahve içiyorum."
"Bu ev çok güzel, hayal ettiğimden bile güzel."
"İyi uyudunmu?"
"Herzamankinden daha iyi uyudum, ama merak ettiğim birşey var. Siz İspanyada kahve ikram etmiyormusunuz?"

Nadine gülümsedi ve adama kahve getirmek için mutfağa gitti. Adam Kızıl Göz örgütünü yönetmek için Mısır'dan gelmişti ve Nadine'in evine misafir olmuştu. İsmini kimse bilmiyor ama herkes ona Amon diye sesleniyordu. Uzun saçlarının altında, ense kısmında eski mısır tanrısı Amon - Ra dövmesi vardı. Belli ki bu lakabı seviyordu. Biraz sonra elinde koca bir kupayla Nadine geldi. Kahveyi gülerek bir garson gibi uzattı.

"Buyrun efendim."
"Teşekkür ederim. Buradan tüm Nijerya görünüyor. Mazarada çok güzel."
"Evet, plan bana ait."
"Baksana Nadine bol paçaya neden ispanyol paça deniyor?"
"İlk giyenler matador' lar oldukları için. Neden sordun ki."

Adam gülümsemeye devam etti, kahvesinden bir yudum aldı ve sırtını yasladı.

"İspanyol paça sevmem Nadine, yağmurlu günlerde giyildiğinde ıslanır ve çamurlu yağmur suyunu diz seviyesine kadar çeker rahatsız hissettirici pantolon. "
"Böyle düşünmene üzüldüm Amon ancak tartışacak daha önemli konular var. "
"Bu yağmurlu günde Türkler tarafından rahatsız edilmek istemem. Onlarda insanın üzerine yapışır. Sence Türkler helikopteri gönderirmi?"
"Bekleyip göreceğiz ama eğer gönderirlerse bizim için çok kârlı olur. Bizim gibi büyük hedefleri olan bir örgütün helikopteri olmalı değilmi?"

Yağmur şiddetini arttırıyordu bu sırada Kaptan Bekir ve Ömer bölgeyi keşfetmek için sabahın erken saatlerinde kaldıkları yerden ayrılmış ve yağmurluklar ile sokaklarda dolaşmaya başlamışlardı. Evler genelde tek veya iki katlı bakımsız bir görünüşe sahip, mahalleler dağınık ve salaş görünüyordu. Caddeler koca bir köyü andırıyordu. Ortalıkta hiç bitmeyen bir kargaşa ve koşturmaca vardı. Herkes rengarenk giyinmiş bir tarafa koşturuyordu. Yağmurdan ıslanmış bir köpek başını öne eğerek iki bina arasındaki dar koridora girdi ve çöpün altına sığındı. Ömer ayakkabısına baktı ve önünde yürüyen Bekire seslendi;

"Keşke kalın giyseydik be kaptan. Ayaklarım su içinde kaldı."

Bekir dönüp Ömerin ayağına baktığı sırada yerde bir işaret gördü hiç yürüyüşünü bozmadan Ömer'e seslendi;

"Sağdaki dükkana girmemiz lazım!"
"Kıyamadın bana ayakkabı alacaksın demi, Kemal paşa boşuna kaptan yapmamış seni."

Lagos (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin