Nijerya' da 10 Türk subayı kaçırılıyor ve fidye isteniyor.
Siz olsanız ne yapardınız? onlara fidye mi gönderirdiniz yoksa dünyanın en tehlikeli askeri birliğini mi? 'Lagos aksiyon türüne yeni bir soluk katmak için geliyor.
Bekir ve yanındaki üç arkadaşının Mısır geleceğini haber alan Mısırdaki Türk istihbarat görevlileri onları karşılamak için hava alanına gittiler ve bir beklemeye koyuldular. Kahire de akşamüzeri sıcak ve bunaltıcı hava yavaş yavaş yok olmaya, yerini serin ruzgarlara bırakmaya başlamıştı. Sokakların ve hava alanının dış mekan lambaları birer birer yanıyordu. Geniş omuzlu adamın üzerindeki turuncu renkli bol tişört rüzgarın etkisiyle uçuşuyor ve vücut şekli belli oluyordu. Beklemediği bir şey olmuş gibi bir yüz ifadesi takındı ve elini süratle mavi kot pantolonunun cebine attığı gibi akıllı telefonunu çıkardı. Büyük ekranda duran yazıyı, gözlerini kocaman açarak okudu. Parmağını yana kaydırarak açtı ve heyecanlı bir sesle yükseldi.
'Emredin paşam!'
Arayan Kemal paşaydı. Adamın soğuk tavırları paşa arayınca birden çocuklaşmış ve masum bir hal almıştı..
'Uçak henüz inmedi paşam... Tabiki yardımcı olacağız... " evet silah temin edebilirim. İyi akşamlar Paşam, sizinle çalışmak bir zevk.'
Adam telefonu kapatıp derin bir oh çekti. Arkasına döndüğünde beklediği Özel uçağın çoktan geldiğini ve merdiveninin açılmakta olduğunu görünce aniden sıçrayıp koşmaya başladı. Başında beyaz bir beyzbol şapkası takılı, turuncu tişörtlü adamın kendilerine koştuğunu gören Bekir şaşırdı. Adam merdivenin önünde durdu, başındaki beyaz şapkayı çıkardı ve dört numara, kahverengi, sık saçları gözüktü. Telefonunu cebine koydu ve selamladıktan sonra konuşmaya başladı.
'Hoşgeldiniz Kemal paşa ile konuştum. Gideceğiniz yeri biliyorum, yardımcı olmak için buradayım.
"Sen kimsin?"
"İstihbarat görevlisiyim.'
Bekir adamın süzdü ve içinden 'istihbarat görevlisine kıyafetlerini Hiç benzemiyor.' Diye düşündü. O sırada Yavuz merdivenin ucundaki adama sordu.
'Peki senin ismin ne?'
'Sürekli yer ve kimlik değiştirdiğim için sabit bir ismim yok.'
'e biz sana ne diyeceğiz o zaman?'
'Burada bana 'el banitti derler, öğretmen olduğum için bu ismi taktılar.'
Bekir merdivenlerden inerken usulca inerken elini yanındaki korkuluğa sürterek konuştu.
'Öyleyse götür bizi 'Banitti!'
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
