Saat sabah yedi. Kemal paşa çoktan hazırlanmış arabasına binmişti. Arabayı kendi sürüyordu, tüm yardımcılarına operasyon öncesi bir gün izin vermişti. Ofise yaklaşırken yanına aldığı büyük yeşil elmasını ısırdı. Boş otoparka girdi ve nizami bir şekilde arabasını park etti. Elmasını yerken kapıyı kapadı ve kitlemeden hızlı adımlarla yeşillikler ve doğa içindeki merkez binaya doğru yürüdü. Otomatik kapı açıldı ardından şirfeli kapıya ulaştı ve şifreyi girdikten sonra büyük kapıyla karşılaştı. Islık çalarak başını ayarlanmış bölmeye koydu ve makinanın gözlerini okuyabilmesi için birkaç saniye baktı. Ani bir küt sesiyle ağır kapı sağa kaydı ve içeri girdi. Çok büyük bir salondu burası tavanı ve ön cephesi şeffaftı. Cam dışındaki her yer gri detaylı siyah renkli mermerler ile kaplıydı salonun sonuna doğru yürürken yürüdüğü yola ışık düşüyordu. Arabasına baktı ve camı açık unuttuğunu fark etti. Bunu şimdilik görmezden gelebilirdi, keyfi oldukça yerindeydi. Elmasını yerken seri adımlar ile büyük salonu geçti, ayak sesleri ıslık seslerine karışıyor ve tüm binada yankılanıyordu. Salonun sonundaki monitöre avcunun içiyle bastırdı, tüm salonda ince bir keman sesi yankılandı. Birkaç notadan oluşan bu kısa müzik birkaç saniye içinde sona erdi. Kemal paşa büyük camın önüne geldi, elini cebine koydu ve arabasına baktı. Arabası yavaş yavaş silikleşiyor, camın rengi siyaha dönüşüyordu. Odayı bir karanlık kapladı ve sona eren keman sesinin ardından kalın bir kadın sesi duyudu.
"Ana üsse hoş geldiniz, iki yeni mesajınız var"
Neredeyse Tüm salonu kaplayan devasa cam koca bir ekrana dönüştü ve ışık saçmaya başladı. Elmasından bir ısırık daha aldı ve seslendi.
"Göster."
Koca ekranı Bekir ve Ömerin fotoğrafı kaplamıştı, ortalarında boş boş bakan altından kolyeli bir horoz duruyor ve üzerine sarı renkli yağmurluk giymiş askerler, horozla sanki bir dünya yıldızıymış gibi fotoğraf çekiniyordu. Hemde yağmurun altında. Kahkahalarına engel olamadı. Gördüğü manzara karşısında şaşkına uğramıştı ve anlam verememişti bir yandan gülmeye devam ederken kendisiyle konuşan sisteme seslendi.
"Geç"
Bir başka fotoğraf karşısına çıktı aynı yerde başka bir açıdan çekilmişti. Yerdeki işareti fark etti heyacanla iki adım arkasındaki masaya yöneldi ve elindeki yarım elmayı bıraktı. Hala gülümsüyordu.
"Başka varmı?"
"Toplam 12 görsel bulunmakta"
"Hepsini göster."Bilgisayar tüm fotoğrafları yan yana ve alt alta dizdi.
"Sağdan üçüncüyü aç"
Bilgisayarın açtığı fotoğrafta işaret net şekilde görünüyordu. Ancak Kemal paşa işareti hatırlayamadı.
"Yaklaş"
Bilgisayar resmi yaklaştırıp işareti hizaladı. Paşa karanlık salonda dev ekranın yansıması düşen siyah mermer üzerinde bir sağa bir sola gidiyordu. İşareti hatırlayamamıştı. İki uçlu bir pusula içinde dört tane gözü olan garip bir kaplan figürü vardı. "Bunu ben nerede gördüm" diye içinden geçirdi. Düşündü ancak anımsayamadı. Bilgisayara sormayı akıl etti.
"Bu fotoğrafı analiz et!"
"Analiz tamamlandı."
"İşareti bul."Sistem kızıl göz teröristlerinin çektiği videonun bir karesini açarak ekranın bir yarısına koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lagos (Tamamlandı)
ActionNijerya' da 10 Türk subayı kaçırılıyor ve fidye isteniyor. Siz olsanız ne yapardınız? onlara fidye mi gönderirdiniz yoksa dünyanın en tehlikeli askeri birliğini mi? 'Lagos aksiyon türüne yeni bir soluk katmak için geliyor.