Nefesini Tut Ve Odaklan

1.1K 636 96
                                    

Banitti Bekire dönerek, ''İlerde seni bekleyen yeşil bir araba var ve daha ileride onu bekleyen koca bir ekip var, Mısıra hoş geldin.'' Diyerek selamladı ve siyah minibüse doğru yürüdü. Adamın arkasından bağıran Bekir ''Sen neden gelmiyorsun'' diye sordu. Beyzbol şapkalı adam arkasını döndü ve cevapladı.

''Maria varken bana ne gerek var''

''Maria mı?''

Yeşil arabaya doğru yürüdüler, filmli camlar aracın içinin görünmesini engelliyordu. Atilla ve Marcus aralarında konuşuyordu.

''Maria kız ismi değilmiydi?''

''Evek kız ismi olduğuna eminim.''

Bekir elindeki çantayı koymak için aracın bagajına avuç içi ile birkaç kez vurdu. Aracın içinde neye uğradığını şaşıran Maria irkildi ve doğruca dışarı fırladı.

''Hoşgeldiniz beyler.''

''Sen Maria sın değil mi?''

Bekir kıza karşı çok değişik hissetmiş, gözlerini üzerinden alamamıştı.

''Evet adım Maria, ben bagajı açayım.''

Kız arabaya hızla bindi ve bagajı açtı, eşyaları bagaja koyarken Atilla Bekir e ''Kıza çok bakma kaptan kız benim.'' Diye seslendi, gülümseyerek arabaya binen Bekirin ardından Marcus ve Atilla da bindiler ve aracın yorgun marş sesi ile motor çalıştı.

''Maria seyahat e hoş geldiniz.''

Ön koltukta oturan Bekir nezaketen gülerken Diğer iki arkadaşı bu şakayı gerçekten beğenmişti. Aracın yaşlı motoru gürültüyle çalışırken egzozundan siyah dumanlar bırakıyordu. Maria araç aheste aheste ilerlerken elini radyoya doğru uzattı ve radyoyu açtı. Radyodaki eski bir şarkı çalmaya başladı ve bu şarkıyı duyan Maria sesi daha çok açtı. 'Everly Brothers – Bye Bye Love' Bekir in kendine şaşkın gözlerle baktığını gören Maria cevap verme hissi duydu ve ''Babamın en sevdiği şarkıydı.'' Diyerek şarkısını böldü. Bekir ise

''Ne tesadüf, benim babam da çok severdi''

Diye ekledi. Maria şarkının sesini tekrar açtı.

''Bye bye love, bye bye happıness.

Hello loneliness, ı thınk ı'm ın gonna cry.''

Araç kumlu yolda ilerlerken yerdeki tozları havalandırıyor ve arkasında bir toz bulutu bırakıyordu. Bekir in içinde daha önceki operasyonlarında olmayan bir his dolaşıyordu, Maria ya karşı bir yakınlık hissetmişti ancak adını koyamıyordu. İlk defa gördüğü bir insanı sanki tanıyormuş gibi bir his ile baş başa kalmıştı. Onu kendine benzetmişti.

Atilla ve Marcus müziğe göre sallanıyordu, Bekir ise nereye gittiklerini merak ediyordu.

''Nereye gidiyoruz.''

''Mısır üssüne.''

''Amon hakkında ne biliyorsun?''

''Neredeyse her şeyi biliyorum.''

Söylerken Bekir e dönüp gülen gözlerle bakmış ve hafifçe gamzesini çıkarmıştı. Bekir içinden 'Seni tanıyorum, kimsin sen?' diye sorduysa da dudaklarından dökülen sözcükler sadece

''Buna sevindim''

İle kısıtlı kalmıştı. Atilla ise gözlerini Maria dan alamıyordu. Tozlu yolları aştılar ve üç katlı ancak oldukça geniş bir binaya geldiler. Koca Çölün ortasında sadece bu bina vardı. Atilla, Maria ya dönerek sordu.

''Üssünüz burası mı? Bizimkine göre biraz eski ve geri kalmış gibi.''

''Burası eski bir silah fabrikası, görünüşe aldanmayın, güvenlidir. Kimse bu kumdan cehennemi aşıp burada bizi bulamaz.''

Lagos (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin