İnanmak

111 14 3
                                    

Birden herkes susmuştu. Bunu damarlarımda akan kan sesini duymaya başladığımda anlamıştım.

Artık iç seslerimi dinlemiyordum. Dinleyemiyordum.

Vurulan kişi...
Kimdi?

Tanıdığım iki günlük süre içerisinde Gece'nin böyle bir şeye cesaret edemeyeceğini anlamıştım zaten.

Ateş eden kişi ya babam ya da Cüneyt denen adam olmalı.

Gece'ye ateş etmeyeceklerini varsayarsak vurulan kişi de ikisinden biri olmalı değil mi?

Umarım vurulan kişi Cüneyt denen adamdır diye düşünürken bir erkek sesi duymaya başladım.

Ama hâlâ alerjinin etkisinde olduğum için ses net değildi. Anlayamıyordum. Ses tonunu anlayamıyordum.

Sonra tiz bir çığlık duydum.
Babam veya Cüneyt denen adamın böyle bir çığlık atamayacağını düşününce sesin Gece'ye ait olduğunu anladım.

Sesleri daha iyi anlamaya başlayınca  Gece'nin "bırak saçımı" diye bağırma çığlık karışımı seslerini daha net duydum.

Babam Gece'ye asla böyle bir şey yapmazdı. Daha tanımıyordu bile..

Aklıma gelen düşünceyle alnımdan bir damla ter düştü.

Gece'nin saçını çeken kişinin babam olması için dua etmeye başlamıştım.

Ama hayır. Cüneyt denen adam olmayan pisliğin sesini duyuyordum.

Bir tokat sesi gelince bağırışlar kesildi. Sonra yerde sürüklenme sesi geldi.

O adam Gece'ye ne yapacaktı?

Şu an bu konuyu düşünmek yerine babama odaklandım.
O ölmüş olamazdı değil mi?

Sadece ufak bir yara olmalıydı..

***
Orada tam olarak ne kadar bekleyip ağladığımı bilmiyorum ama sesini tanımadığım için hemşire olduğunu anladığım bir kadın beni bir odaya almıştı.

Ve yanımda bir kişi daha vardı.

İçeri ayak seslerinden anladığım kadarıyla iki kişi girdi.
Seslerinden kız olduklarını anladım.

Biri "Hocam omzundan vurulmuş. Muhtemelen bir buçuk saat kadar orada o şekilde kaldığı için bayağı kan kaybetmiş. Ona uygun kan bulduk ama kan aldığımız kişinin de kansızlık problemi olduğu için yeterince kan alamadık. Şu anda hâlâ kana ihtiyacı var." dedi.

Yanımda yatan kişinin artık babam olduğuna emindim.
Ayak sesleri uzaklaşıp kapı sesi duyulunca elimi bir el kavradı.

Odada başka biri yoktu. Sesini duyardım. Babam olmalı diye düşünmekten kendimi alamıyordum ama babam vurulmamış mıydı?
Uyumuyor muydu?

Çok geçmeden zorlukla çıktığı belli olan çatlak bir sesle konuşmaya başladı.

Babamın sesiydi ama o kadar yorgun çıkıyordu ki kendimi babamın sesi olduğuna inandıramıyordum.

" kötü-eksik isen hüznünü, azat edebilirsen sevgini, ağlarsan diye elini, eser gibi anlamalısın."

Her kelimesinden sonra güç toplamaya ve bir şeyleri hatırlamaya çalışırmış gibi derin nefes alıyordu.

Son kelimesini söylerken sesi birden kısılmıştı. Sonra da eli yavaşça elimin üzerinden kayıp gitmişti.

Dediklerinden kesinlikle hiçbir şey anlamamıştım.

Sanki kelimeleri tek tek seçmiş ve daha önce bu konuşmanın provasını yapmamıştı. Çünkü cümle hiçbir anlam verilemeyecek kadar devrik ve alakasız kelimelerle doluydu.

Babam... ölmüştü.
Hayır hayır o benim babam. Güçlü babam. Kahramanım. Ona bir şey olmaz. Olamaz.

Yanındaki cihaz aynı şeyleri demiyordu ama. Dümdüz bir biip sesi çıkarıyordu.
Hiçbir şey hissetmiyor, hiçbir şey yaşamıyordu. Yanında bir kişi ölmüştü ve bu onu asla etkilemiyordu. Bağıra bağıra o kişinin öldüğünü söylüyordu. Hoş, kim bilir ne kadar ölüm görmüştü. Alışmıştı belki de.

O bir cihazdı evet. Yaşama belirtisi göstermeyen, canlı olmayan bir nesne..
Ancak 'yaşama belirtisi' denilen şeyi yaşadıklarını iddia eden bir takım nesnenin de çıkardığını unutmamalıyız tabii. Biz kimiz ki? Egoistiz. Kendimiz dışında hiçbir şey yaşamıyor. Bizim dışımızda hiçbir şeyin zihni yok. Bizim de bir kısmımız dışında hiçbir şeyin duygusu yok. Bir varlık bağırıp çığlık atamıyorsa hiçbir şeyi hissetmiyor demektir. Dünya bizim için yaratılmış. Tek sıkıntı ölümlüyüz. Bizim mükemmeliğimizi bozan tek şey. Allah'tan ölümlüyüz. Bir de ölmesek.. egomuz evreni devirir artık.

Konudan çok uzaklaştık. Geri dönelim.

Benim babam ölmedi. Görmedim. Duymadım. Sadece hissettim. Ama buzun cildi yakabileceği gibi bu da evrenin bana bir oyunu olmalı.( hah bak yine.. evrenin işi yok gücü yok bana oyun oynayacak.) İnanmıyorum. Hissetme duyuma inanmıyorum.

BENİM BABAM ÖL-ME-Dİ
Ölemez...

Çooook geciktim biliyorum. Özür dilerim.
Yoğun bir haftaydı. Daha erken yayınlamayı düşünüyordum ama yetişmedi. Bölüm fazla olaylı değildi biliyorum ama kafamı yordum. Elimden geleni yaptım ama sizin beklentinizin altındaysam şimdiden üzgünüm.

Babasının ne demek veya ne mesaj vermek istediği hakkındaki tahminlerinizi bekliyorum.

LÜTFEN YORUM YAPIN😊😊

Sol alt köşedeki ☆ turuncu olursa beni mutlu edebilirsiniz.

Bir sonraki bölüme kadar..
HOŞÇAKALIN💙

ECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin