44. Bölüm

75.2K 1.5K 34
                                    

Telefonumu tamamen kapatıp tekrar yatağa Döndüm. Dün geceden beri sürekli arıyordu ve bende sürekli meşgule atıyordum. En sonunda dayanamayıp telefonu kapatmıştım ve kendimi yumuşacık yatağa bıraktığım sırada Eylül içeri daldı. ''Günaydın uykucu, kalk hadi'' o kadar neşeliydiki sanki dün gece sabaha kadar uyumayan o değildi. Saat 3.35 gibi yatmıştık ve saat şuan 6.45 ti. Uykusuzluktan ölmek üzereydim sanırım. ''5 dakika'' diyerek kafamı yastğa gömdüm, Eylül üzerimdeki yorganı çekti ''Aslında izin verirdim ama annem şu en sevdiğin omletinden yaptı, sana özel ama yinede omlet yerine uykuyu seçersen...'' dediğinde yataktan fırladım. Kıkırdadı ve odadan çıktı bende hızla hazırlanıp aşağı indim. Eylül omleti bölüyordu. ''Büyük pay benimdir'' diyerek çantamı sandalyenin yanına bıraktım ve sandalyeye oturdum. ''Her seferinde aynı şeyi yapıyorsun, uyuz'' dedi ve omletin yarısını tabağıma koydu. ''Büyük pay?'' dedim yüzüne bakarak ''Unuttuğun geometri projesini yaptığım için kendime ödül veriyorum'' dedi ve diğer yarısını da kendi tabağına aldı. Geometri proje ödevinin bugün teslimi sondu ve ben unutmuştum ''Cidden haketmişsin'' dedim ve güldüm oda güldü. Beni her durumda kurtarma potansiyeline sahipti. Eylül'ün annesi masaya oturdu ''Kızlar yine bana omlet kalmamış'' dedi gülerek. ''Ya Raşan teyze şunun tarifini istiyorum'' ben dedim ama cevap aynı ''Sen beceremezsin'' güldü ve tabağına kahvaltılık bir şeyler aldı. 

Son zil çaldığında çantamı topladım ve sınıftan çıktım. Berke sınıfın kapısındaydı Eylül arkamdan çıktı ve Berke'yi görünce duraksadı. ''Benim yüzümden kavga çıktığı için üzgünüm, aranız bozulsun istemedim'' dedi içten bir şekilde. ''Önemli değil'' dedim ve yürümeye başladım. Ne zamandan beri onunla konuşurken tedirgin oluyordum? Kolumu tutup beni kendine çevirdi. Saçlarım uçuştu ve ürperdim. ''Lara o adama güvenmiyorum, sana zarar vermesinden korkuyorum'' kolumu çektim. ''Hatırlarsan bana zarar vermeye çalışan sendin ve beni kurtaran oydu Berke'' gözlerindeki hüzünü görünce söylediğime pişman oldum ama doğruydu. ''Ve ben seninle eskisi gibi olabileceğimi sanmıyorum, lütfen bana zaman ver'' dedim ve Eylül'ün koluna girip onu okulun kapısına sürükledim. ''Sen doğru olanı yaptın Lara, her ne kadar boktan olsa da bir evliliğin var ve birazda olsa formaliteden çıktı'' haklıydı, yine. Okulun çıkış kapısında Miran'ı görünce duraksadım ''Miran'' dedim tabiki beni duyamazdı. ''İstemiyorum istemiyorum dedin bütün gece ama yine adını sayıklıyorsun'' dedi Eylül gülerek. ''Miran kapıda aptal'' dediğimde kapıya döndü. ''Lara gerçeklerden kaçamazsın, sana değer veriyorki gelmiş bu iyi bir şey'' dedi ve beni sürüklemeye başladı. ''Ayrıca dün gece sana açıklayıcı bir mesajda atmıştı, bunu Arzu'nun yaptığıyla ilgili'' ddi. Evet ama ikna olmamıştım. ''Git ve konuş, keybedicek bir şey yok'' kolumdan çıktı ve git hadi der gibi beni yavaşça itti. Kapıdan çıktığımda Miran arabasına yaslanmış bana bakıyordu. Çok karizmatikti, yanımdan geçen kızların iç çekişlerini duyabiliyordum. Hepsine dönüp o benim! diye bağırmak istesemde bu isteği bastırarak yanına gittim. ''O telefonu kapat diye almadım sana!'' diye sitem etti. Hadi canım! ''Ama ben kapattım'' dedim ve kollarımı göğsümde birleştirdim. Miran'a dikleniyordum, vay be! ''Bin hadi arabaya'' dedi ve kapıyı açtı,bazen centilmen olabiliyordu. Arabaya bindim.

Miran;

Arabada uyuya kalmıştı ve ben onu uyandırmak istemiyordum, sadece uyurken susuyordu çünkü. Arabadan inip onu kucağıma aldım ve içeri soktum. Şöminenin karşısındaki kanepeye yatırdım ve üzerini örttüm. Arabadan bavulları alıp içeri girdim ve odaya bırakıp dışarı çıktım. Arabadaki gazateleri alıp içeri girdim. Onunla baş başa kalıp konuşmak istemiştim bu yüzden onu dağ evine getirmiştim. Şömiyeye odunları yerleştirdim, üzerine yakıcı bir madde döktüm ve gazeteleride yerleştirip yaktım. En azından o uyanana kadar içerisi ısınırdı. O kadar soğuk değildi ama sonuçta dağ evindeydik ve sanırım ben onun hasta olmasını istemiyordum, ona değer verdiğimi düşününce kendime sövdüm. Ben ne zamandan beri bir kıza değer veriyordum? 

4 saat sonra

Gözlerimi açtığımda yüzüme vuran sıcaklığı fark ettim, böyle sıcakta uyumak gerçekten güzeldi. Yavaşça kalkıp etrafa bakındım. ''Neresi burası?'' dedim Miran'a mutfaktan çıkıyordu. ''Dağ evindeyiz'' dedi ve elindeki tabakları küçük masaya yerleştirdi. Bir dağ evimiz eksikti. ''Dışarıdan yemek aldım, gel hadi'' ayağa kalkıp yanından geçtim. Tek istediğim suydu. ''Önce üzerine rahat bir şeyler giy istersen'' dedi. Su içtikten sonra ona döndüm ''Kıyafetlerim nerde?'' dedim. ''Tek oda var zaten'' dedi ve gülümsedi. Hiç şeker değilsin Miran! demek isterdim ama çok şekerdi. Çok sempatikti. Yanından geçip odaya girdim ve rahat bir şeylar aradım ama bulamadım bu yüzden uun siyah etek ve mavi bluz giydim. ''Bu gece buraya yakın bir bara gidiyoruz'' dedi. Çok normalmiş gibi, çünkü biz hep böyle yapardık. Yemekten sonra masayı  topladı. ''Hadi'' dedi sonra. ''Ya bir şey olmamış gibi davranmaya devam mı etmeyi düşünüyorsun?'' dedim en sonunda dayanamayarak. Çok bile dayanmıştım. ''Lara şuan konuşma ve benimle gel'' dedi ve elimi tutup beni evden çıkardı. Arabaya binip bir bara gittik. İçerisi doluydu, dağ yolundan çıkmıştık zaten. Bir masaya oturduk. Gelen garsona gülümsedi ''1 bira 1 de ice tea'' dedi gülümseyerek. ''Ben niye içki içemiyorum?'' dedim. ''Çünkü sen çok saçmalıyorsun'' yok artık! ''Kimin daha çok saçmaladığını gördük Miran'' dedim ve kalkıp garsonun peşinden gittim. ''İce tea iptal, ağır kokteyllerinizden istiyorum'' dedim gülümseyerek. İnattandı bu aslında içkiye meraklı değildim ama inat işte. Bakışlarım köşede duran Arzu'yu bulunca olduğum yerde kaldım. Belimdeki eli hissedince irkildim. ''Gel benimle'' dedi Miran ve Arzu'ya doğru ilerlemeye başladık. Amacı neydi bu adamın? Arzu şaşkınca bie bakıyordu ''Naber Arzu'' dedi Miran sakince Arzu straplez siyah mini bir elbise giymişti cidden çok sexiydi. Kahretsin! ''Sanırım pek iyi değilsin, planın işe yaramadığı için mi?'' dedi gülümseyerek. Doğruydu. Her şey Arzu'nun planıydı. Arzu bana baktı, ölümcül bakışlarını sergiliyordu ''Hangi plan?'' dedi haberi yokmuş gibi ve tekrar Miran'a döndü ''Hani oyuncu tutup kıı kandırıp beni bayıltıp Lara'yı çağırdığın plan'' dedi. Arzu güldü ama yüzünden belliydi bunun doğru olduğu ''Delirmişsin sen'' dedi ve Miran'ın yanından geçti. Miran hızla kolunu yakalayıp onu duvara yapıştırdı ''Ya hemen onun senin planın olduğunu itiraf edersin ya da kemiklerini kırıp eline veririm'' ben bile korkmuştum. Miran elini belimden çekmişti. Hızla elini kavrayıp kendime çektim ''Bunu söylemesine gerek yok, sana inanıyorum sevgilim'' dedim ve onu kendime çekmeye devam ettim. Miran Arzu'yu bırakıp elimi tuttu. ''Tekrarlarsan seni öldürürüm Arzu'' dedi ve beni kendine çekip masaya doğru yürümeye başladı bende yanından yürüyordum. Kolu omzumdaydı ve bu harika bir histi.

Eve gerdiğimizde yer ayağımın altından kayıyordu. Miran elini belime koymuştu ve beni tutuyordu. ''Ben sana içme demiştim'' dedi. ''Banane'' dedim. Miran beni duvara yasladı ve ellerini yanıma koydu. ''Sen şuaralar fazla inatçısın sanki'' dedi. ''Evet'' dedim. Niye dikleniyordum ki şimdi? ''O inat ne kadar sürecek bakalım'' dedi ve dudaklarını dudaklarıma yaklaştırıp öpmeye başladı ellerimi saçlarında gezdirmeye başladım onun elleriyse belimdeydi. Onunla olmak harika hissettiriyordu. Alt dudağımı dişinin arasına aldığında dudaklarımdan boğuk bir inleme çıktı, dudaklarının kıvrıldığını hissetmiştim. Beni kalçalarımdan tutarak kaldırdı ve bacaklarımı beline doladım. Yürümeye başladı, yatak odasına girince beni yavaşça yatağa bıraktı. Çekilip üzerindeki tişörtü  çıkardı ve daha fazla dayanamayarak kendimi uykunun şevkatli kollarına bıraktım.

Death Note (M6)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin