*4*

644 37 6
                                    

     Wonho banyodan çıktı ve havluyu beline bağladı aynanın karşısında sanart eseri gibi duran vücuduna bakarak bir islik çaldı. Saçlarını yavaşça kuruladı ve üzerine kıyafetlerini giydi.  Yağmur yağıyordu çamaşırlar tamamen aklından çıkmıştı eline bir fincan aldı ve kahve yaptı.

    Camın önüne oturup yağmuru seyretmeyi her zaman çok severdi. Yine aynısını yaptı oturdu ve ayaklarını bedenine çekerek kahvesinden yudum aldı. Yere tane tane yavaş yavaş inen bazen hızlanan yağmur damlalarına hayret ile bakındı.

  Bir ara karşı evin kapısında oturan kişiyi gördü. O kızdı ve yağmurda oturuyorudu bacaklarını kendine çekmişti bütün bedeni sırılsıklam olmuştu. Üşüyor gibiydi üzeride inceydi zaten bu yağmurda ne diye dışarıda otururdu ki.. wonho yerinden kalktı ve eline şemsiye alarak oraya doğru yürümeye başladı.

   Şemsiyeyi kızın kafasının uzerine tuttuğunda kız kafasını kaldırmış ve gözlerini wonhonun gozleri ile birleştirmişti. Tıpkı kızın ortasında ormanda kaybolmuş bir ceylan gibiydi titriyordu. Ikisi de birbirne sadece bakıyordu yağmur sesinden başka bir ses yoktu. Sessizliği bozan wonho oldu.

    "Neden yağmurda oturuyorsun hasta olacaksın?" Tam cevap vereceği sırada kız hapşırdı "kapı rüzgardan kapandı kardeşimi bekliyorum." Kizin bedeninden yeri boyluyordu yağmur damlaları. "Kalk" dedi ve yavaşça kızın koluna girdi wonho. Onu kendine daha çok çekti ve şemsiyenin altında kalmasını sağladı. Kapıdan gireceği sırada köşede duran çamaşırlara ilişti gözü. O mu toplamıştı hepsini?

    Kızı kapıdan içeriye soktu ve kapıyı kapadı biraz düşündü. "Sirilsiklamsin ... benim kıyafetlerimden vereceğim" kız bundan emin değildi ve tereddüt ediyordu. Şu an tanımadığı bir erkeğin evinde onunla beraber tek başınaydı ve o ise ona kıyafet vereceğini söylüyordu. Bu daha da şüphe uyandiriciydi.

    Min ah titriyordu o kadar üşümüştü ki. Wonho karşısında dişlerinin bile titremwkten takirdadigini duyuyordu kızın. " banyoya gir bedenin isinsin çok usumussun" banyo mu? Bu oğlanın aklından neler geçiyordu böyle. Min ah bir adım geriledi tanımadığı birisi ona banyoya girmesini söylüyordu. Aklından bir ton kötü sahne geçmeye başladı. "Sapık falan değilim aklından kötü bir sey geçirme sadece 20 dakika veriyorum 20 dakika odamda kalacağım ve 20 dakika içinde banyodan çıkmazsan odamdan çıkarım ve sonrasından sorumlu değilim"

   Wonho odasına yürüdü bol ve kalın olan bir kazak çıkardı. Ardından da kiza baktı ince belliydi esofmani veya pantalonu ona olmazdı. Kendi kendine söyleniyordu "biliyorum minhyuk beni öldürecek ama özür dilerim minhyuk " kıza minhyuk'un pantolonundan verdi ve banyoya ilerlemesini söyledi.

   Min ah kapıyı iyice kilitledi ve kilitlediginden emin oldukta  sonra sıcak düşün altına girdi sadece 20 dakikası vardı ama o 15 dakika içinde sıcak suda durması yetmisti. Wonhonun odası banyonun yanındaydı ve wonho kızın hafif inlemelerini duyar gibi oldu. Omzu yanıyor olmalı diye düşündü.

    Banyonun ve odanın kapısı aynı anda açılmıştı. Iksii de aynı anda odadan çıktı wonho kıza bakıyordu "tam zamanında" dedi ve güldü kızın üzerindeki kıyafetlere vakti bol görünüyordu. Bu onu sirin göstermişti. Wonho bir adım daha kıza yaklaştığında burnunu çiçek kokusu doldurdu "çiçek kokusunu çok severim " kız kendinden uzun olan çocuğa kafasını kaldırdı ve güldü "Cidden mı? Bende çok severim üzerinde çiçekli olduğu için o şampuanı kullandım hatta" kız bilmeden wonhoya ait olan seyi kullanmıştı.

    Birazda olsa kendine hayret ediyordu wonho genelde insanlarla eşyalarını paylasmazdi. Ama ona paylaşmak istemişti gülüşü farklıydı o kızın. Beraber amerikan mutfak olam odaya indiler. Oturma odası ve mutfak birleşikti. Soğumuş kahvesini lavaboya döktü wonho ve yenisini yaptı kendine. Tek kendine değil kıza da yapmıştı. Karşısına oturdu ve kahvesinden bir yudum aldı.

   Kız utanmisti "teşekkür ederim sen olmasan orada donardim" yine aynı şey olmuştu gülümsüyordu. Bu kızın en güzel özelliği yüzünden eksik olmayan gulumsemeydi. "Borcumu ödemiş oldum. Omzunu yaktigim icin kötü hissediyordum en azından birazda olsa bu yük üzerinden kalktı." Sonrası derin bir sessizlik. Iksii de sadece kahvelerini içiyor konuşmuyorlardı.

    "Bu arada" dedi wonho  "adın nedir?" Bir yudum daha aldı kahvesinden "min ah benim adım min ah ya senin?" Kizin onu taşımadığından şüphesi vardı. Sonuçta mükemmel bir idoldu peşinden onca kız koşuyordu. " hoseok ama bana herkes wonho der " gülümsedi. Yine sessizlik ortam fazla tuhaftı.  Hatta ikisi de şu an aynı kazakları giydiklerini farketmeyecek kadar tuhaftı ortam. Wonho bir an o tarafa baktı "aynı kazakları giyiyoruz verirken hiç farketmemistim."

    Bunu genelde çiftler yapardı. Aynı kazakları giyerlerdi veya bunun dışında aynı şapka aynı saat ve benzeri şeyler yapanlar vardı. Wonho size devam etti "birini annem diğerini üyeler verdi. O yüzden iki tane oldu" düşünceli bir şekilde wonhoya baktı min ah "kardeşin ile tek başına mı yaşıyorsun?" Belki de sorduğu sorunun ne kadar yanlış olduğunu bilmeden sormuştu bu soruyu wonho. Onun kurulacağını bile düşünmemişti amacı da onu kırmak değildi zaten..

    Meraklı gözlerle kıza bakıyordu kızın yüzünün düştüğünü farkeder gibi oldu "aslında tek yaşıyordum kardeşim sonradan bana katıldı.." wonho patavatsız bir şekilde konuşmaya devam etti. "Neden önceden ayrı yasıyordunuz?" Min ah gülümsemeye çalıştı "şey.. annem... kardeşimi terk etti... sokağa atti... Onun için " wonhonun jetonu yeni düşmüştü ve hemen konuyu değiştirmeye çalıştı.

    "Çok mu ağlarsın?" Anlamaz gozlerle ona baktı min ah " çok guluyorsun" bu çocuk şair olmalıydı dedi içinden.. ve tekrar gülümsedi "belki " dedi gizemli kalacak bir şekilde.. kapı sesi ve ardından da kihyunun sesi duyulana kadar ....

Bu bölümde böyle bitti ❣❣

LAST PIECE //wonho//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin