*9*

503 34 3
                                    

Min ah karşısında oturan ve kahve içen wonhoyu iyice izledi. Birkaç gün önce tanıştığı kadının wonhonun annesi olduğunu kesinlikle bilmiyordu. Ortam tuhaftı kahveden içilen yudumlar dışında bir ses yoktu.

Ikisi de aynı anda birbirine bakıp konuştu "o benim annem" wonho şaşırıp min ah'a baktı. Kardeşi olmadığını biliyordu ama bu tuhaftı "aslında ben manevi kızıyım yani tesadüf eseri tanıştık öz kızı değilim" gülümsedi wonho. Ne kadar da çok tesadüf buluyordu onları.

Devam etti wonho "üzerini yaktım, komşum çıktın, klibimizde oynadın, şimdi ise annemi annen olarak görüyorsun ve bütün sevgini veriyorsun..tuhaf" dedi gülümserken. Aynı şekilde karşılık vermişti min ah. Lanet olsun şu gülüşü de olmasa diye içinden kendine sövdü wonho.

"Insanlara anlatmayı çok sevmem ama ... o gün annen ile dertleşmek gerçekten iyi geldi... beni anlayan birisi... bana ilk defa gülümseyen birisi... anne gibi.. yaşamadığım bir sevgiyi tarif edemiyorum ama... o sıcaklığı damarlarıma kadar hissettim." Doğru bilmişti wonho gerçektende çok gülen bir insan çok acı çekerdi. Kendinden biliyordu çok zor zamanlarında hep gülerdi insanlara bir şey anlatmak istemezdi.

Çok acı çekmiş biri gibi görünüyordu. Ama yine de yüzündeki o gülümseme hiç kaybolmuyordu. Belki de onu tanımak kaderinde vardı. Belli ki o anne sevgisi yaşamamıştı kendisi de baba sevgisinden mahrum kalmıştı. Onları birbirlerine çeken bir şeyler vardı.

Kendilerininde bilmedikleri şeyler. Bahçeye çıktılar ve güzeliği seyretmeye koyuldular. Sessizliği bozan wonho olmuştu. "Ben çiçekleri çok severim annemde öyle o yüzden bu kadar çiçeği var ... çiçek kokusu beni her zaman çeker." Yüzlerine vuran güneş içlerini ısıtıyordu. Çiçeklere bakarken gülümsüyordu min ah. Wonho da bakıyordu ama çiçeklere değil. Yüzüne güneş vuran kızın ortama verdiği sıcaklığa bakıyordu.

Sanki bir panel gibiydi güneşten enerjiyi alıyor ve etrafına yansıtıyordu. Onunla olduğu zaman kendini daha enerjik hissediyordu wonho. "Ya senin hikayen nedir?" Wonhoya baktı min ah. Gerçekten yakışıklı diye düşündü içinden. "Annem beni bıraktı ve gitti... babam zaten ölmüştü... bir süre teyzemin yanında yaşadım kazandığım bütün paraları elimden alıyordu. Köle gibiydim adeta.. sokaklarda yaşadım... part time işler ile hayatımı geri kazandım.. herşey bitti diye düşündüğüm zaman annem kardeşimi de terketti.. o daha küçüktü bunların üzerinden kalkmak için çok küçüktü..." yüzü acı ile gerilmişti min ahin. Wonho bunu farkedebiliyordu.

Sanki o günleri hatırlamak istemezmiş gibiydi. "Modern hayata alışmak istemedim.. babam ile hep pejmürde şarkılar dinlerdik hepte severdik..ne zaman dinlesem babam aklıma gelir..." yavaşça kızın kafasını kendine doğru çekti ve kızın kafasının omzunun üstünde olmasını sağladı.

Bu yaptığı ne kadar doğruydu bilmiyordu belki ani bir tepki verebilirdi kız. Umrunda mıydı? Elbette değildi şu an gerçekten buna ihtiyacı olduğunu hissetmişti. Bekledi, bekledi ama tepki gelmedi. Belli ki halinden memnundu.

Yavaşça saçını okşamaya başladı wonho. Yine bir rüzgar esmişti ılık ama bir o kadarda güzel bir rüzgar. Bu ana güzellik katıyordu. Bir süre hareketsiz öylece kaldılar. Wonho omzunda uyuduğunu bilmiyordu min ah 'ın. Ona baktı güzeldi cidden güzeldi.

Bu zamana kadar bir çok güzel kız görmüştü ama kalbi bu kadar güzel bir kızı ilk kez görüyordu. Yavaşça kafasını kaldırdı min ah. Oturduğu yerden kalktı ve üzerini düzeltti. " sanırım annene bakmalıyız..hastaydı..." elini uzattı ve wonhonun da kalkmasını sağladı.

Sıcaktı elleri hemde çok sıcak güzel bir sicaklikti bu. Bir tutsa ömür boyu soğuğu unutur gibi hissetti. Elini yavaşça alnına koydu min ah ateşi düşmüştü ve güzelce uyuyordu. Mutfağa yöneldi ona lapa ve bir tabak çorba yapmak istiyordu. "Yardım edebilirim" dedi wonho

Baktı min ah gülümsedi "yardımınızı istiyorum beyefendi" bunun üzerine sesli gülmüştü wonho. Ikisi de kollarını sıyırmış bir elden yemek yapıyorlardı. Evli çiftler gibi.. "Annem hastalandığında yemeği hep ben yapardım..o yüzden yemek yapmakla aram iyidir... beni alacak kişi çok şanslı hem seksi hem yakışıklı hem yemek yapan bir koca olacağım" yürüyen ego diye düşündü min ah. Gülerken gözleri kısiliyordu.

"Evet eveet gerçekten şanslı.." göz ucu ile min aha baktı wonho. Işini özenle yapıyordu yaptığı ise sevgisini koyması da cabasıydı. Ikisi de hırs ile çalışırken birbirlerini tamamen unutmuşlardı. Ikisi de aniden arkaya döndü aralarında mm'ler kalmıştı gözleri büyümüştü. Min ah aniden geriye adım attı tam düşeceği sırada wonho belinden kavrayıp onu tutmuştu.

Birbirlerinin gözlerinin içine şaşkınca bakıyorlardı...

Tatile gidiyorum sekercimler kendinize iyi bakın yazabilirsem bölüm yazmaya çalışacağım 😍😍

LAST PIECE //wonho//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin