*19*

257 16 1
                                    

Wonho hala şaşkınlık ile telefonunun ekranına bakıyordu sayfayı biraz daha aşağıya kaydırdığında fotograflarini görmüştü. Sonra fotoğrafı biraz olsun yaklaştırdı sarildiklarindan, el ele yürümelerine kadar bütün herşeyleri çekilmişti.

Ama fotoğraflarda min ah 'ın yüzü görünmüyordu. Sadece wonhonun yüzü görünüyordu. O kadar gizlenmislerdi ki gorunmelerinin imkanı yoktu. Ya birisi onu dikkatle izledi fotoğrafını çekti ya da yine sasaeng fanlar musallat olmuştu.

Bi anda ekrana bir arama düştü menajer arıyordu. Yavaşça açtı ve korkar bir şekilde kulağına götürdü. "Hemen ne lanet iş yapıyorsan bırakıp şirkete geçiyorsun! Cabuk!!!!" Wonho gözlerini yavaşça yumdu. Bu iyiye işaret değildi hemde hiç iyi şeyler olacağına işaret değildi.

Min ah 'ın yanaklarını avucuna aldı ve alnına bir öpücük kondurdu " bebeğim seni burada bırakmak zorundayım yanınada gelemem ortalık çok karıştı düzgün bir şekilde eve git.. bunu halledeceğim endişelenme" dedi. Min ah ağzını açmasına fırsat kalmadan arkasını döndü ve hızlıca koşmaya başladı.

Min ah korkuyordu ona zarar gelmesinden çok korkuyordu. Konser alanının dışına doğru yürüken kalabalık kız grubunun konuşmasına şahit olmuştu "hangi kız wonho ile çıkmaya cürret eder eğer o kızı bulursam kemiğini etinden ayırırım."
Çantasının iplerini sıktı min ah. Hızla oradan uzaklaşmaya çalıştı.

Min ah bir an önce eve girdiğinde derin nefesler almıştı çünkü birşey olmadan eve girebilmişti. Telefonunda ne mesaj ne de bir arama yoktu. Bilgisayarını açtı ve ana haber sayfasına girdi. Bu haber neredeyse bütün haberlerin gündemine oturmuştu. Bu insanların hiçbir işi yok muydu? Devletin hiçbir sorunu yok muydu gerçekten?

Basını elleri arasına aldı min ah sadece olacaklar düşünüyordu. Üstelik bunu kimin yaptığını... ne olursa olsun bunu kimin yaptığını bulmalıydı.

Wonho hızla şirket binasına doğru ilerliyordu ama kapının önünde çoktan gazeteciler belirmişti son çaresi arka kapıdan içeriye girmekti. Şapkasını gözün e kadar çekti ve son hiz arka kapıya yöneldi. Binanın içine girdiğinde insanların ona bakarak birşeyler fisildadigini görüyordu.

Umursamadan asansöre doğru yürüdü. Min ah ı düşünüyordu sadece kendi korumaları vardı ama min ah öğrenilirse gerçekten iyi şeyler olmazdı. Ona zarar gelirse ne yapardı wonho? Kendisi bile onun saçlarına dokunurken zarar vereceğinden korkuyordu hep.

Basını eğdi ve asansörün yukarıya çıkmasını bekledi. Aklını dolduran tek şey min ah ti.. onun gülüşünü solduran herkesi mahvedebilirdi. Asansör en sonunda yukarıya çıktığında asansörden indi ve uzun koridorda seri adımlarla yürümeye başladı wonho..

Yiyeceği azari düşünüyordu. Belki telefonuna el konurdu, konser yasagive daha nicesi.. kapıyı birkaç kez toplattı ve içeriden ses gelmesini bekledi sonradan da içeriye girdi. Ellerini önünde birleştirdi ve odanın ortasına kadar yürüdü. Menajeri koltukta oturuyordu başkan ise tam karşısındaki masa da sinir ile dort köşe olmuştu.

Elini yumruk yaptı ve masaya vurdu "evet wonho bi açıklama yapman gerek sanırım" ne demesi gerektiğini nasıl başlaması gerektiğini bilmiyordu. "Ben... ne diyeceğimi bilmiyorum" adam sinirle ayağa kalktı. "Nasıl sevgili yaparsın.. sevgili yasaginizin hala kalkmadığını biliyor olman gerekirdi üstelik... ustelik 2 yıl içinde bu kadar yükselebilen en iyi gruplardan birisiniz yıllarca çalışıp yukarıya cikabilirsniz ama düşmeniz sadece saniyeler alır." Evet yasakları olduğunu biliyordu ama gönlüne de dur diyemiyordu.

Gonuldu işte ne yapsaydı bir ipe bağlayıp gitmesini mi engelleseydi çoktan kaptırmıştı kalbini birine ne çareydi. Aşk gerçekten öyle birşeydi ki insanın gözlerini bağlıyordu. Kalbin bir ıksii için çarpıyordu. Sadece acılarını paylaşabildiği, aynı mutlulukları yaşamak istediği birisi ile çıkmak istemişti. Bazen gerçekten bu işi yaptığı için pişman oluyordu.

Birkac saniyeliğine sadece hayal etti. Bir şirkette çalıştığını elinde çantası ile eve geldiğini ve min ahin onu karşıladığını... kravatını bolaltarak sevdiği kadına sarıldığını hayal etti. Ama sadece bir hayaldi işte hayatı gerçeklerle doluyken bir hayali yaşayamazdı. "Sadece sevdim efendim" dikebilmişti titreyen sesi ile wonho.

"Sevgi yalandır gelir geçer wonho fanlarını düşün aldigin parayı düşün aileni düşün. Bu günlere nasıl geldiğini unuttun Mu? No mercy zamanında ne zorluklar çektiğimi unuttun Mu?" Gözleri dolmuştu wonhonun ama ağlamamak için sıktı kendini o kadar çok sıkmıştı ki ciğeri patlayacak gibi hissediyordu.

Sevgi bir yalandan ibaret olamazdı. Sevgi belki de bu dünyadaki en güzel sözlerden birisiydi. Min ah''ın sevgisi onun için tatmadığı bir baba sevgisi gibiydi. Özlem duyduğu ve her zaman aradığı... ondan nasıl vazgeçebilirdi ki? Bunu bir salise bile düşünmemişti. Gülüşü geldi birden aklıma onun içler ısıtan gülümsemesi geldi.

"Eğer devam edersen o kız zarar görür wonho sen ünlüsün o ise normal bir kız.. çekeceği acıları bir düşün derim." Parmakları ile oynuyordu wonho. Bu işin sonunun nerede biteceğini merak ediyordu. "Kız ile fotoğraflar çoktan yayınlanmış bunu yalanlayamayız ama kizin yuzu gorunmuyor bu işimize yarayabilir." Demişti. Başkan çalan telefonunu açtı ve konuştu "geldi mi?... tamam girsin içeri"

Kimden bahsettiğini bilmiyordu kapı yavaşça aralandı ve içeriye eun ho girdi. " Bi süre sevgili taklidi yapacaksınız... zararin neresinden dönersek kardır" dedi baskan. Wonho kızarmış gözlerini başkana dikmişti o sırada eun ho ise zafer gülüşü atıyordu etrafa..

Beğendiğiniz veya beğenmediğiniz yerleri yoruma eklemeyi unutmayın... seviliyorsunuz hatalarım varsa üzgünüm 👋👋😙😙

LAST PIECE //wonho//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin