*34*

182 15 1
                                    

        Bu paranın babasında ne aradığını ve bu zamana kadar hayatlarını neden fakir olarak geçirdiklerini düşünmeye ve anlamaya çalıştı min ah. Ama yine de bi türlü olmuyordu babası normal bir işçiydi ya da gerçekten öyle miydi?

     Eğer bu parayı o adama verirse kardeşini kurtarabilirdi ama babasının bu parayı bu kadar özenle saklanmasının ve başka birine vermemesinin bir sebebi olmalıydı o sebebi ne olursa olsun bulacaktı. Bu parayı gerçek ortaya çıkana dek saklayacaktı ve bu sırada kardeşini de kurtaracaktı. Kağıtları ve belgeleri tapu senetlerini alarak çantasına koydu.

     Az önce geldiği parka geri dönerek duvardaki yaziyo kapadı elindeki tahta kalemleri ile yettiği kadar duvarın üzerini karaladı. Sonrada salıncakta bulduğu mektubu yok etti. Istedikleri şey bileklik ise onlara verecekti en alasindan. Ama takip edilmediğinden emin olmalıydı. Karanlık bir köşeye geçti ve etrafı kolaçan etti. Kimseyi göremedi veya onu takip eden bir araç..

    Bir anda sessiz bir ortamda telefonu caldi.  "1 hafta değil sadece 1 saat veriyorum ve zamanın daralıyor bilekligi az sonra alacağın konuma getir." Bişey demedi ve telefonu kapattı 2 saniye sonra telefonuna gelen mesaj ile konumu bularak oraya doğru yola çıktı. Çıkmadan önce de belgeleri bulunamayacak bir yere sağladığından emin oldu.

   Telefonunu açıp hwa young i aramak istedi ama yapamazdı telefonları dinleniyor olabilirdi. Meydanın ortasına doğru yürüdü ve telefon kulübesinden hwa young i aradı. Sonra da telefonu kapayarak adrese doğru yol aldı. Neler olacağını bilmiyordu belki gittiği yerden sağ bile çıkamazdı aklına wonho geldi. Keşke onu da son bir kez görseydi. Kokusunu son bir kez içine çekseydi.

    Sabahki kavgadan dolayı özür bile dileyecek durumdaydı şu an min ah ama sadece havayı soludu onunda nefesinin karıştığı bu havayı soludu.  Adrese geldiğinde yıkık dökük bir alanın ortasındaydı. Etraf yarı aydınlık yarı karanlıktı. Beklemeye başladı o sırada biri hızla ellerini arkada bağlayıp ağzını kapattı. Ne kadar cirpinsa da kaslı adamın kollarında bi etkisi olmuyordu.

    Karanlıkta birkaç kişi onlara doğru yürüdü ve aralarındaki konuşmalar doldurdu etrafı "bu o mu?" "Evet efendim""götürün patron bekliyor" min ah ı ittirerek bir odaya götürdüler tahtadan yapılmış ama eskimiş bir kapının önüne geldiklerinde adam kapıyı bir iki kez toplattı içeriden duyulan GIR komutu üzerine kapıyı açıp min ah ı odaya firlattiktan sonra oradan uzaklaştılar.

     Odayı aydınlatan tek ışık masanın üzerinde yanan lambaydi.  Adamın sandalyesi arkaya dönüktü sonra da kıza doğru döndü. Masadaki ışık yüzünü aydınlatmaya yetiyordu.  Wonhonun babasıydı.  Gözlerini şaşkın bir şekilde açarak ona baktı min ah. Bu adamın onunla ne işi olabilirdi ki.. "merhaba min ah şaşırmış olmalısın eh sasiracaksinda" dedi adam yüzüne tuhaf bir şekilde bakarken..

     "Bilelik" dedi ve elini havada salladı min ah cebinden bilekligi çıkardı ve adama doğru uzattı. "Kardeşimi bırak" dedi tamamen eline koymadan. "Ben söz verdiğim şeyi yaparım min ah" dedi adam kendinden emin bir şekildi. Bileklik tamamen onun ellerinde olduğunda gözü parlamıştı. "Yıllardır aradigim şey tanrım şu an parmaklarımın arasında lanet olasıca adamı öldürdük bi de ailesi ile uğraştım." Min ah ikinci kez gözlerini açtı babasını o mu öldürmüştü. Gözleri doldu ve sesi titremeye başladı "Ne?babamı sen mi öldürdün?" Adam gülerek başını evet anlamında salladı. Min ah 'ın dizleri tutmuyordu karşısında ki adam neler diyordu öyle. Hırsla yerinden kalktı ve adama saldırmak için hamle yaptı ama nafile adam onu geri iterek düşmesine sebep oldu.

     O sırada kapı tekrar çalındığında içeriye birisi girmişti. Min ah kim olduğuna bakamayacak kadar matemliydi. "Uzun zaman oldu min ah" bu ses tonunu gayet iyi taniyordu kafasını yavaşça çevirdi ve yamukca sırıtan kihyunu gördü. "Ee min ah dedigim gibi  bu daha bir başlangıç" mesajı atan kişi kihyundu .  Nefes alamadığını hissetti min ah. Ciğerleri acı ile yanıyordu "yardımdım kihyun olmasa seni bulmam daha da zor olurdu saolsun" dedi karşısında duran adam min ah 'ın gözyaşları yeri islatiyordu.

     "Kihyun ona yeni yerine kadar eşlik eder misin?" Dedi adam tekrar konuşurken "memnuniyetle" demişti kihyunda. Kızı kollarından sertce tuttu ve yerinden kaldırdı min ah 'ın canı yanıyordu. Wonho geldi aklına o yumuşak dokunurdu hep canının yanmasına kıyamazdı. Saçlarını bile okşarken yavaşça okşardı bir telini dahi kopartmamak için. Şu an ona ne kadarda ock ihtiyacı vardı.

    Rutubet yapmış bir odaya soktu onu kihyun sonra da arkasından odaya girdi. Yavaş yavaş ona doğru yürümeye başladı. Min ah ise geriye doğru gidiyordu. En sonunda min ah duvara çarptığında kihyun ile duvar arasında kalmıştı "kokunu,tenini,saçlarını özledim min ah" dedi daha da yakınlaşırken min ah kaçmaya çalışsa da yapamıyordu.

     Ellerini kavradı ve daha sert bir şekilde tuttu bedenini onun bedenine yasladı aralarında cm ler kalmıştı. Bunu yapmak isteniyordu min ah kaçmak istiyordu ama elinden birşey gelmiyordu. Kihyun min ah 'ın saçlarına elini koydu ve hafifçe çekti. Min ah bunun üzerine inlemişti. "Böyle inlemeni altimda da göster beni cildirtiyorsun min ah" dedi o sırada cebindeki telsizden bir ses duyuldu. "Kihyun yanıma gel hemen" sinirle duvara vurdu ve arkasını dönerek odadan çıkmaya yöneldi.

"Geri döneceğim ve o zaman daha zevkli olacak " diyerek odadan çıktı....

  Yb geldi ama daha heyecanlıydı bu sankim... bakalım neler olacak... 💖💖

LAST PIECE //wonho//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin