*36*

181 14 3
                                    

       Kulakları tırmalayan bir silah patlama sesi duyuldugunfa herkes şaşkınca birbirine bakıyordu wonho min ah a sarılmıştı. Ama sorun suydu ki ne min ah ne de wonho yararlanmamıştı. Min ah wonhonun vurulduğunu düşünerek şok geciriyordu ellerini wonhonun sırtında gezdirdi ve önüne getirdi ama ne bir kan ne de başka birşey vardı.

      Etraflarına baktıklarında wonhonun babasının yaralandığını bacağından vurulduğunu görmüşlerdi. Ama bu nasıl olurdu "tanrım..." dedi min ah sonra da kapı tarafına doğru döndü. Oradaydı... yaşadığı ikinci şok üzerine kendine uzun süre gelemeyeceğini biliyordu.. oradaki kişi babasıydı. Hayal miydi bu? Gerçeğe yakın bir hayal...

    Elinde silah tutuyordu babası değişim duruyordu farklı giyinmişti ve onu elinde ilk defa silah tutarken görmüştü. Dahası babası yaşıyordu. Boğazı düğüm düğüm oldu nefes alamıyordu dizleri titriyordu gözleri acı ile yanmaya başlamıştı. Adam yavaş adımlarla min ah a doğru yaklaştı onun tanıdığı babası sıradan bir memurdu...

     Arkadaki adam acı ile yerde kivranirken bağırdı "Lanet olasicalar" ve tekrar silahı onlara doğrulttu ama ikinci birseye fırsat vermeden babası adamın elinden vurmuştu. Ne zamandan beri bu kadar iyi nişan alabiliyordu. Nerede öğrenmişti bunları? Sonra ise siren sesleri doldurdu boş depoyu ama min ah kendini bir saniye dahi ayakta tutamayacağını biliyordu. Wonhonun kollarına bayıldı.

      Gözlerini açtığında bembeyaz renk olan bir odadaydı. Ağzında oksijen maskesi ve kolunda serum vardı. Yavaşça doğruldu hastanede olduğunu anlamıştı. "Herşey bir ruta miydi?"Dedi etrafına bakınmaya devam ederken. Sonra ise içeriye bir hemşire girmişti ama kızın kolundaki serumu özenle çıkardığını görünce sasrimisti. "Efendim bir süre daha yatakta kalin" onu dinlemek gibi bir niyeti yoktu.

     Kapı ikinci kez açıldığında içeriye wonho ve annesi girmişti yavaş adimalrla yürüyerek wonhoya ulaştı ve gücünün yettiği kadar sarıldı kokusunu doya doya çekti içine.. onsuz yaşamak ölüm gibi gelmişti. Wonho yavaşça yaklaştı ve alnına, dudaklarına, burnuna minik öpücükler kondurdu. Ve bir kez daha açıldı kapı... Hayal değildi içeriye babası girmişti bu sefer gözyaşlarını tutamadı min ah..

     Yavaşça yürüyerek ona doğru yaklaştı ve soğuk ellerini yüzüne götürdü. Babasının yüzünü yavaşça okşadı o gerçekti. Gözlerinden yaşlar yerleri boyluyordu. "Tanrıya şükürler olsun... artık babamın ninnilerini dinleyebileceğim... " dedi kardeşinden son bir yas daha döküldükten sonra gickirmaya başladığında..

     Babası narin ve ince kızını kendine doğru çekti ve sarıldı. Yillarin özlemi vardı içinde ayrı kaldığı her bi güne lanet etti. Sonra da kızın kulağına her zamanki gibi bir ninni söyledi. "Herşeyi anlat bana hadi bir kafeye gidelim" adam olumsuz anlamda başını salladı "eve gidelim daha iyilesmedin " güldü min ah onun için endişelenen bir babası vardı "lütfen ben turp gibiyim" dedi gülerken..

     Bir kafeye oturdular gunlerim yorgunluğu hatta yılları  yorgunluğu vardı üzerlerinde.. "Herşeyi bilmek istiyorum para dolu belgelerden neden gittiğine dair herşeyi" adam sustu ve önündeki kahveye baktı sonra da ağzını açtı konuşmak için..

     "Belki bunları bilmen ağır gelebilir ben senin bildiği gibi memur olarak çalışmıyorum min ah ben FBI gibi bir birlikte calisiyorum annen ile orada tanışmıştık bi gün bu birliğin başkanı öleceği zaman büyük bir miras bırakacağını ve bunu sirketin devamı için kullanacağını söyledi ama emanet edeceği 2 kişi vardı ben ve wonhonun babası..  wonhonun babası hırslı ve kinli birisiydi bu yüzden parayı bana vermeyi tercih etti.. yıllarca düzgünce sakladım parayı ama o yine pesimize düştü. Sorun ben değildim ailemdi.. bunu durdurabilecegimi düşündüm ve ölü taklidi yaptim belgeler ile oynayarak kendimi ölü olarak gösterdim." Soluklandı ve kahveden bir yudum aldı.

    "Ama bitmemişti sana verdiğim bilekligi öğrenmişti. Almak için seni arıyordu ve seni bulmasının başı annenden geçiyordu. Bu yüzden görev komutu aldı seni bırakmak zorunda kaldı yoksa daha o zamanlardan ölmüş olacaktin. Daha sonra kardeşime yöneldi kardeşini de bıraktı annen ve sizden uzaklaştı. Yıllar geçti aradan seni bulduğunu öğrendiğimizde annen devreye girdi o adamla sevgili oldu herşey seni korumak içindi.. o gün eve geldiğinde sizi kaçırıp kurtaracaktı ama sen reddettin hakliydin da güvenemiyordun... ve wonho o herşeyi bildiği halde canı pahasına seni korumak için kendini bu ateşe atti.. Onu da koruyacağım o da benim bir evlâdım.. annesi ile tehdit edildi. Sen ile annesi arasında kaldı.. "

    Sustu ve wonhoya baktı min ah ellerini sıkıca tuttu "ıyi ki yanımdasın" dedi ve başını omzuna yasladi. Wonho ise sıkıca tuttu elini "ben sana kaderimizin önceden bağlandığını söylemiştim"dedi gulerken.  Sonra min ah aniden kafasını tekrar kaldırdı "peki o adama ve kihyuna ne oldu?" Diye sordu meraklı bir şekilde min ah.

     Babası gülümseyerek baktı kızına "bütün herşey bitti hapse atılacak kihyunda öyle... ve unutma canım mektupta yazdığı gibi hayatın tamamen değişecek... artık mutlu olacağız ve bu mutlulukta wonho ile annesi de olacak" güldü ve sevdiğinin gözlerinin içine baktı min ah bu gerçekten son muydu?

    Merhaba arkadaşlar bi olay daha atlattık şükürler olsun valla çok gerildim dndnns neysem diğer bölümlerde görüşürüz finale yaklaşıyoruz 💖

LAST PIECE //wonho//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin