*20*

273 20 7
                                    

     Wonho başkanın odasından dışarıya çıktı. Ardından da eun ho çıkmıştı "sana en sevdiğin şeyi ekinden alacağımı söylemiştim shin hoseok" dedi ve yanağından makas alarak oradan uzaklaştı.

    Elinde olsa bu kızı bir kasik suda boğardı wonho. Yumruk yaptığı elini sinirle duvara vurdu. Eli soyulduğu için kan gelmişti. Nefes alamıyormuş gibi hissediyordu. Sanki ciğerlerine birşey baskı uyguluyormus gibiydi. Min ah a ne diyecekti şimdi.. onun yüzünü görmeden ona yaklaşmadan dayanabilecek miydi?

    Onun güzel çiçek kokusunu içine çekemeyecek miydi artık? Yoldan geçen bir taksiyi çevirdi ve adresi vererek eve doğru yol aldı. Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmur damlaları cama vuruyordu. Ağlamak istiyordu hemde ciğerleri sokulene dek ağlamak istiyordu.

    Taksi eve vardığında yavaşça araçtan indi ve eve girmek için yöneldi o sırada kapının önünde oturan min ah ı farketmişti üşümüş olmalıydı hava esiyordu. Hızla onun yanına ulaştı hiçbirşey demeden sadece gözlerinin içine baktı. "Herşey iyi olacak... merak etme biz iyi olacağız" dedi gülümserken min ah.

    "Mesajlasabiliriz, kahve almak için kafeye geldiğinde birbirimizi görürüz, veya canlı sohbet yapariz telefonda.. yeter ki sen üzülme" diyebilmisti. Ama bilmiyordu işte telefonuna el konulduğunu ve uzun bir süre dışarıya çıkamayacağını.. şirkete bir süre hapsoldugunu bilmiyordu.

     Wonho onun elini tuttu ve binanın em tepesine çıkardı. Hala ıslanmamış olan üzerine oturdukları tahtadan bir sedire oturdu ve min ah 'ın da oturması için patpatladi. Geriye doğru yasladı min ah ta onun yanına uzanmıştı. "Yıldızları görüyor musun min ah.. o kadar parlak ve o kadar güzeller ki... her zaman hayatımdaki en güzel şeylerin onlar olduğunu düşünürdüm taa ki seni tanıyana kadar senin pariltin benim gözlerini kamaştırdı min ah... Sen benim yıldızımsın ve seni çok seviyorum "

    Dedi ve yanındaki min ah a sarıldı wonho bir eli ile de saçlarını okşadı. Ağlamak istiyordu ama ağlarsa min ah ta üzülürdü biliyordu. O yüzden ağlamadı kokusunu belki de uzun süreliğine son kez çekti içine. Bir süre öylece kaldılar ve aşağıya indiler. Min ah 'ın tuttuğu elini yavaşça bıraktı wonho " bi süre sonra yine istediğiniz şeyleri yapacağız o güne kadar bekle min ah"dedi.

     Gözyaşlarını artık tutamayacağını biliyordu arkasını döndü ve hızla eve girdi. Hayatta hep en sevdiği şeyleri kaybetmekten nefret etmişti wonho. Ama şimdi sanırım min ah ı kaybediyordu. Eun ho ile haberler çıkmaya başladığında asıl olacakları merak ediyordu. Kafasını yastığa koydu ve gözlerini kapadı. Belki uyuyunca geçerdi ama en iyi o bilirdi ya uyuyunca geçmeyeceğini.

      Min ah iç çekerek odasına doğru yürüdü. Sonra da tae woo nun odasına yöneldi. Kitap okuyordu onu rahatsız etmek istemezdi ama birşeyler sorması gerekiyordu. "Tae woo müsait misin?" Dedi kapının ağzında dikilirken. Tae woo ise geçmesi için işaret etmişti.

     "Birşey sormak istiyorum... Sen birini sevseydin ve sevdiğin kişi herkesin ulaşmak istediği ama ulaşamadığı bir kişi olsaydı ama den ona ulaşsaydın ve insanlar buna karşı olduğu için herkesten saklamak zorunda olsaydınız ve ansızın bir gün ortaya çıksaydı... ne yapardın? Onu korumak için ondan uzaklaşır miydin? " bu kişinin ablası olduğunu anlamıştı tae woo ve yavaşça gülümsedi..

     " onu korumak için ondan uzaklasiyorsan zaten gerçekten seviyorsundur ona zarar gelmesi yerine kendine gelmesini istiyorsan asiksindir.. bu durumda yapman gereken en iyi şey bir kenara çekilip herşeyi zamana bırakmaktır. Aşk uzaktanda yaşanır. Unutma mesafe sevmeye engel değildir abla... Tamam belki acı çekersin bi süre ama emin ol bir gün tekrar birlikte olduğunuzda o acıların hepsini unutursun"  kafasını anladim manasinda salladı min ah.

    Öyle yapacaktı o zaman bir süre sevdiğinde uzak kalacaktı sırf onun için..  telefonunun ekranına baktı hiçbirşey yoktu bomboş öylece baktı ekrana... Sonra bi amda yağmurda ıslandığı gün geldi aklına wonho ona kazagini vermişti çekmemeden çıkardı ve kazaga baktı. Sonra da yavaşça kokladı hala çiçek kokusu vardı üzerinde.

     Özenle tekrar çekmeceye koydu min ah kazağı. Tüm gece haber ile ilgili yorumları okudu. Neredeyse hepsi kızı bulduklarında mahvedeceklerini söylüyorlardı. Insnalar ne ara bu kadar kötülemişti neden aşkın ne olduğunu bi türlü anlamıyorlardı. Idolde olsa o da bir insandı sonuçta onunda bir hayatı olmalıydı.

     Güneş neredeyse doğmak üzereydi saatin ne kadar çabuk geçtiğini anlamamıştı min ah. Kalktı ve kendine bir bardak kahve yaptı. Güneş doğarken gökyüzü pembe ve turuncunun karışımı renklere bürünmüştü. Sabahın erken saatinde bir araç sesi duydu sokakta ve camdan dışarıya baktı min ah.

    Wonhoyu görmüştü sırt çantası ile bir araca biniyordu ceza almıştı demekki. Yoksa bu saatte çıkmazdı evden. Gözaltıları şişmişti demekki pek uyuyamamıştı gece onun için endiseleniyordu min ah.

     Saatler ilerledikçe güneş daha çok ortaya çıkmıştı. Tae woo nun odasına yürüdü ve onu kaldırdı min ah. Sonrada masayı hazırlamak için mutfağa yöneldi. Masayı tamamen hazırladiginda bir bardak aldı. O sırada telefonu titremişti telefonun ekranını açtı. Dün gece olanlardan sonra haber sitesinden bildirim almak için bildirim panelini açmıştı.

    Haberin başlığını gördüğünde elindeki bardak aniden yeri boylamış ve tuzla buz olmuştu. "Monsta x grubunun üyesi wonho bir kız ile çıktığını kabul etti ve şirket tarafından yapılan açıklamaya göre kızın aynı şirkette bir stajyer olduğu ve adının eun ho olduğunu belirtti." ...

Ya ben min ah ve wonho şipliyorum olmaz böyle şey ya 😧 benim ciğerim sokuldu yazarken 😧😧😧😧

LAST PIECE //wonho//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin